Karanlıkta göz kırpmak - Yılmaz Ateş
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Karanlıkta göz kırpmak - Yılmaz Ateş

17.01.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Demokratik laik üniter ulus devlet yapılanmamızdan çıkarı bozulan etnikçi ve hilafetçi çevreler, 100 yılda yakalayamadıkları fırsata, arkalarında sandıkları emperyal güçlerin gazıyla kavuşma gayreti içinde görünüyorlar.

Terör örgütü PKK’nin sınırlarımız içinde varlığını sürdüremez, sınırlarımıza yaklaşamaz duruma düşürüldüğü, beslendikleri, barındıkları Suriye’de yönetimin lehimize döndüğü bir dönemde, Cumhurbaşkanı Erdoğan TBMM’nin yeni çalışma yılını açarken “İç cephemizi güçlendirmezsek İsrail, kutsal topraklar tezini hayata geçirmek için bize saldıracak” sözleri bir anda gündemimizin birinci maddesi oldu. “Ne oluyor” diye herkes irkildi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, iç cepheyi güçlendirmek için Abdullah Öcalan’ı TBMM’de DEM Parti grup kürsüsüne davetine CHP Genel Başkanı Özgür Özel, el yükselterek katıldı, “Ben Kürtlere devlet vaat ediyorum, kendilerini yabancı hissetmeyecekleri bir devlet öneriyorum” dedi.

İmralı ziyaretleri başladı, heyetler gitti, geldi, karşılandı. Siyasi partiler ziyaret edildi. İçeride ne öneriliyor ne konuşuluyor konusunda kamuoyunu bilgilendirme gereksinimi duyulmuyor. “İç cephenin güçlendirilmesi” isim değiştirdi; “Kürt sorunu çözümü” oldu. Sorunun veya sorunların ne olduğu, çözümünün ne olduğunu söyleyen de olmayınca yine isim değişikliğine gidildi, karşımıza “Terörsüz Türkiye” çıktı. Cumhur İttifakı liderleri Erdoğan ve Bahçeli, söylem birliğini sağladılar: “Terör örgütleri PKK ve YPG, ya silah bırakacaklar ya da o silahlarla gömülecekler.” Öcalan, “PKK’ye silah bıraktıracak ehliyet ve birikimde olduğunu” söylerken DEM Parti ise koşulsuz silah bırakmayacağını açıklayan Kandil ile İmralı arasında gidip gelmektedir. Kırk yıldır ülkemizi yakan terör ateşine odun taşıyan, benzin döken kim varsa bir anda en itibarlı kişiler yapıldı. Doğruları, yanlışları kendilerine ait ama irili ufaklı bütün siyasi partiler bir tavır aldı.

CHP’NİN TAVRI

En dikkat çekense Cumhuriyeti, demokratik laik üniter ulus devletini kuran CHP’nin tavırsız oluşudur. Genel başkan Özel, “Şehit ailelerimizin ve gazilerimizi üzmeyen, onların ‘evet’ dediği her çözüme varım” deyip kenara çekildi. Türkiye’nin geleceğini belirleyecek bu sorunda CHP taraf değilse ne zaman, nerede taraf olacak? Şehit aileleri gencecik çocuklarını bireysel kavgalarda, bireysel çıkarları için kaybetmedi. O aslan gibi gazilerimiz ihale kapma kavgalarında, bireysel çıkarları için uzuvlarını kaybedip tekerlekli sandalyeye, koltuk değneklerine mahkûm olmadılar. Bugün koltuklarımızda rahat oturuyor, sıcak yatağımızda huzur içinde uyuyor isek Türkiye bugün bir Irak, Libya, Filistin ve Suriye değilse o şehit ve gazilerimizin akıtılan kanları sayesindedir. O şehit ve gazilerimizi CHP, ne Cumhur İttifakı’nın ne de terör örgütü ve bölücülerin insafına bırakabilir, bırakmalıdır. 

CHP söylenecek sözünü saklamamalı, alması gereken riskleri almalıdır. CHP, tarihi boyunca her türlü teröre ve bölücülüğe karşı çıkmış bedeller ödemiş, demokrasiyi geliştirerek Türkiye’yi çağdaş uygarlığın üstüne çıkarma mücadelesinin bayraktarlığını yapmıştır. Türkiye’nin geleceğine ışık olmuştur. Mustafa Kemal ve arkadaşları ülkemizi işgalden kurtarmaya karar verirken, Cumhuriyeti kurarken, hilafet ve saltanatı kaldırırken, devrimleri, sanayileşme planlarını yaparken, boğazların tam egemenliğini sağlayan Montrö Antlaşması’nın koşullarını yaratırken, Hatay’ı topraklarımıza katarken risk ve sorumluluk aldılar.

RİSK ALMAK

İsmet İnönü emperyal güçlere direnip Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı dışında tutarken, çok partili demokrasiye karar verirken, çalışanlara grevli toplusözleşmeli sendikalaşma hakkı getirirken kendisi ve partisi risk aldı.

Bülent Ecevit, “Toprak işleyenin, su kullananın” deyip safını belirlerken, ABD’nin topraklarımıza uyguladığı afyon ekme yasağını kaldırırken, Kıbrıs’ı ve soydaşlarımızı özgürlüğüne kavuştururken kendisi ve partisi risk aldı.

Deniz Baykal, ülkemizin işgalini ve bölünmesinin yolunu açan 1 Mart tezkeresine “Hayır” derken, Kıbrıs’ta Annan planına karşı çıkarken, 911 kilometrelik Suriye sınırımızın mayınlardan temizleme adı altında İsrail’e 49 yıllığına verilmesine karşı çıkarken kendisi ve partisi risk aldı. 

İKTİDARIN İNSAFI

Aldıkları riskler karşılığında büyük bedeller ödediler ama bu ülkenin ve milletin birliğinin, bütünlüğünün, demokratik laik Cumhuriyetin tarafında, bölücülerin karşısında oldular. CHP, 2010 yılına kadar ülkeyi iktidarın insafına, paradigmasına bıraksaydı, Ege Denizi tamamen Yunanistan egemenliğine geçmiş, Kıbrıs elden gitmiş, Türkiye bölünmüş, kukla devletler kurulmuş, İsrail’i kendi elleriyle Anadolu’daki “kutsal topraklarına” yerleştirmiş olacaktı. Türkiye’nin geleceği bu vizyona sahip bir iktidarın insafına bırakılıp bir kenara çekilinemez.

Osmanlı İmparatorluğu’nu 50 devlete bölen, 22.5 milyon kilometre kareden 785 kilometre karelik alana sıkıştıran emperyalizm şimdi de “Kürt sorunu çözümü” adı altında “Türkiye’yi çözmeye” çalışıyor. Türkiye’nin sorunu, bölücü etnik ve hilafetçi terördür, kötü yönetimdir. Bu sorunların çözümü demokratikleşmedir. CHP’nin yeri de tarihindeki yeridir. Bir an önce durduğu yer konusundaki kuşkuları ortadan kaldırmalıdır. Karanlıkta kırpılan gözden kimse işaret almaz.

YILMAZ ATEŞ
TBMM 22. DÖNEM BAŞKANVEKILI

Yazarın Son Yazıları

Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025