Tarım yoksa ülke yoktur
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Tarım yoksa ülke yoktur

07.03.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

MUHARREM BAYRAKTAR

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye, İsviçre’den saman ithal ediyor” açıklamasına karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Saman değil, hububat kapçığı” diyerek verdiği cevap, Türk tarımının içine düştüğü trajikomik durumu da ortaya koyuyor.

Neymiş? Saman değil, hububat kapçığıymış!

Erdoğan, bu cevabı verirken İzmir Aliağa Limanı’na yaklaşan gemilerden saman balyaları indirilmeye başlanmıştı bile. Erdoğan, Türkiye’nin saman ithal eder hale gelmesinden duyduğu rahatsızlıkla “hububat kapçığına” sığındı diyecek kadar iyimser olmak isterdik ama o samanların ülkemize gelmesinin bizatihi kendisinin uyguladığı tarım politikalarının sonucu olduğu herkesin malumuydu.

Oysa güzelim Anadolu topraklarına ithal samanın girişi yeni değildir ve “ithal saman balyalarının” başımıza balyoz gibi inişinin ayıbı 2013 yılının ocak ayına dayanır. Üstelik samanların ilk dağıtıldığı şehir AKP’nin oy deposu Erzurum’dur.

Ve üstelik bu samanlar -her hatırladığımda bağrıma hançer saplanmış gibi olurum- resmi görevliler tarafından tören düzenlenerek köylüye dağıtılmıştı!  

Erzurum, ülkemizin en münbit topraklarındandı, bu münbit topraklarda yetişen yonca, saman ve çayırlar sadece Erzurum’un değil çevre illerin hayvanclığı için dahi büyük katkı sağlardı. Ama uygulanan yanlış tarım politikaları sonucu 2013 yılında başta Erzurum olmak üzere Türkiye samansız kaldı. Gürcistan’dan, Macaristan’dan saman getirir olduk.

Olaylar trajikomiktir:

Samanların Erzurum’a gelmesi üzerine dönemin Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Abdullah Kutlu, Palandöken Kayak Merkezi’nde bir otelde köylülerle bir araya geldi. Milletin efendisi olması gereken köylü, samana muhtaçtı ve saman dağıtımı için ne hikmetse kayak merkezi seçilmişti!

Müdür Bey burada yaptığı konuşmada göğsünü gere gere konuştu:

“Kimse endişe duymasın, bu hayvanların aç kalmasına bizim gönlümüz razı olmaz. Türkiye’nin her yerinde talepleri karşılayacak tedbirimiz var. Mersin Limanı’na Kıbrıs’tan, Pakistan’dan, İzmir Limanı’na Bulgaristan’dan, Zonguldak ve Hopa Limanı’na ise Ukrayna’dan, Gürcistan’dan talepler toplandı. Sözleşmeler imzalandı. İhtiyaç ne kadarsa sonuna kadar karşılayacağız.”

Çiftçi mağdur

Gerçi yakın bir zamanda Anadolu’da hayvan diye bir şey kalmayacağı için samana da ihtiyaç kalmayacak ve samanları bedava bile verseler alacak kimse bulamayacaklar.

Ülkede küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısı son yılda yarı yarıya azaldı. Üretim maliyetleri alabildiğince arttı. Köylünün en temel girdisi olan mazot, gübre, tohum fiyatları dünya rekoru kırdı. Tarımda, hayvancılıkta destekler ihtiyacı olan değil belli gruplara dağıtıldı. İthal etin ve diğer hayvansal ürünlerin önü açıldı.

Sonuçta mağdur olan çiftçi “samanını dahi üretemez hale gelince” saman ithalatına giriştiler.

Hiç utanmadan “Doğu Anadolu’nun saman deposu olan Erzurum’da skandal bir tören yaparak” köylüye saman dağıtımının müjdesini verdiler.

Ve Erzurumlu vatandaşlar da kendilerini oraya toplayan bürokrolara, siyasetçilere “Bizi neden bu hale düşürdünüz” diye sormaları gerekirken sormadılar. Tam tersine alkışladılar.

Üzücü tablo

Sonuç olarak da bugün yani ilk saman ithalatından 7 yıl sonra yeniden İzmir Aliağa’dan ülkeye giren samanları konuşuyoruz. Erdoğan, bu duruma “hububat kapçığı” diyedursun, olay tarımın vahametinden başka bir şey değildir.

Türkiye, ne Balkan Savaşları’nda ne Milli Mücadele yıllarında “hayvansız, samansız, otsuz kaldı.”

Ama bugün maalesef tablo bu.

Mesele saman meselesi değildir sadece. Saman bir sonuçtur.

Mesele bu ülkenin eski Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun iğdeyi dahi ithal ettiğimizi öğrendiğinde yaşadığı şaşkınlıktır. Bakan Bey, iğdenin dahi ithal edildiği bir ülkede bakanlık yaptığından habersizdir oturduğu koltukta. 

Mesele otuz yıl önce, tarımda kendine yeten nadir ülkelerden olan Türkiye’nin, dağı taşı mercimek, nohut, kuru fasulye, buğday dolu olan bu ülkenin, nohutu da, mercimeği de, kuru fasulyeyi de, buğdayı da ve dahi, arpayı da, pirinci de, ayçiçeğini de, mısırı da, pamuğu da ithal eder hale gelmesidir.

Mesele ülkenin sarmısağı, yeşil soğanı, sivribiberi, inanamayacaksınız ama salatalığı, dolmalık biberi, patlıcanı bile ithal eder hale gelmesidir.

AB’ye girme umuduyla önlerine konulan her belgeyi imzalayanlar, AB emretti diye köyleri boşaltıp, topraklarında üretim yapan çiftçiyi desteksiz bırakıp şehirlere göç etmek zorunda bırakanlar, karşımıza bu acı tabloyu çıkardı.

Tüketen kesim olduk

1980’lerin başında 50 milyon dolar tarım ürünü ithal eden Türkiye, bugün 20 milyar dolar tarım ürünü ithal ediyor. Dünyanın neredeyse 100 ülkesinden tarımsal ürün ithal ediyoruz. 

Son 30 yılda tarım ürünleri ihracatı 2 katına çıkarken ithalat 90 kat artmış. Bu oran Türkiye’de uygulanan “köyleri boşalt, şehirleri doldur” politikası ile bire bir örtüşüyor. Siyasetçiler, tarımsal desteği minimuma indirip, Batı’nın baskısı ile köyleri ekonomik olarak yaşanılır bir çevre olmaktan çıkarıp, nüfusu şehirlere yığdıkça bunun doğal sonucu olarak “tarım ürünü üreten değil, tüketen” kesim olduk.

Türkiye’nin 24.5 milyon hektar büyüklüğünde tarım alanı var ve bu alan her geçen gün azalıyor. Bu alan, AB üyesi Lüksemburg’un yüzölçümünün 95 katı büyüklüğünde, İngiltere’nin ise yüzölçümüne eşit. Danimarka’nın 5.6 katı, Hollanda’nın ve İsviçre’nin 5.9, Moldova’nın 7.2, Belçika’nın ise 8 katı büyüklüğünde. 

Sonuçta da İsviçre’nin 5.9 katı tarım alanına sahip Türkiye, Erdoğan’ın “Hububat kapçığıdır o!” açıklamaları eşliğinde, İsviçre’den saman alıyor.

Gemilerden inen samanlara bakınca benim hissettiğim şudur:

Evet, bu ülkeye giren samandır ama tablo ağlama zamanıdır!

Çünkü tarım yoksa ülke de yoktur.

Yazarın Son Yazıları

Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025