‘Yeni anayasa’ yapılabilir mi? - Bülent Serim
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

‘Yeni anayasa’ yapılabilir mi? - Bülent Serim

28.03.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye Cumhuriyeti’nin değiştirilemez ilkesi “hukuk devleti”nin ayaklar altına alındığı, sürekli anaysadan söz edildiği bir dönemde biz yine ilkelere sadık kalalım ve “yeni anayasanın” nasıl yapılması gerektiği konusunda anayasa hukuku öğretisine bakalım.

Yeni anayasa yapımı söz konusu olduğunda iki iktidar gündeme gelir: Kurucu iktidar ve kurulu (kurulmuş) iktidar. Kurucu iktidar, bir devlet kuran ya da bir devleti yeniden kuran iktidardır; kurulu (kurulmuş) iktidar ise kurucu iktidarın kurduğu devlette, onun koyduğu anayasal kurallara göre kurulan iktidardır. Kurucu iktidar;

  • Sömürgelerin bağımsızlığını kazanmasıyla yeni bir devletin doğması,
  • Devletlerin birleşerek tek bağımsız devlet durumuna gelmesi,
  • Bir devletin bölünüp ortaya birden çok bağımsız devletin çıkması,
  • Kurtuluş savaşı veren bir milletin bağımsız bir devlet kurması,
  • Devrim, hükümete karşı darbe ya da iç savaş sonrası iktidarın ele geçirilmesi durumlarında söz konusudur.

Kurucu iktidar döneminde ortada bir anayasa yoktur ya da yok edilmiştir. Kurucu iktidar bu konuda “mutlak ve sınırsız” bir yetkiye sahiptir. Kuruluş felsefesine ve ideolojisine uygun olarak kuruluş sözleşmesi olan yeni anayasayı yapar ve bunu korumaya alır.

TÜRKİYE VE DÜNYADAN ÖRNEKLER

Seçimle gelen sonraki iktidarlar, kurucu iktidarın yaptığı anayasa çerçevesinde kurulurlar; varlık ve meşruiyet kaynakları bu anayasadır; bu anayasayla bağlıdırlar; ancak bu anayasayla verilen yetkileri kullanabilirler.

Kısacası kurucu iktidarlar yeni anayasayı yaparlar; kurulu iktidarların anayasa konusundaki yetkileri anayasal kurallarla sınırlıdır. Eğer anayasada kurulu iktidara “yeni anayasa yapma” yetkisi verilmişse, yeni anayasa yapabilirler; yok eğer yalnızca “anayasada değişiklik yapma” yetkisi verilmişse, o zaman da anayasada yalnızca değişiklik yapabilirler, yeni anayasa yapamazlar.

Örneğin İsviçre (m.193), Bulgaristan (m.153), Almanya (m.146), İspanya (m.168) ve Finlandiya (m.95) anayasalarında parlamentolarına yeni anayasa yapma yetkisi verilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nde durum farklıdır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra çıkarılan anayasalar (1924, 1961 ve 1982) kurucu iktidarların anayasalarıdır ve her üç anayasada da TBMM’ye yeni anayasa yapma yetkisi verilmemiş; yalnızca, kimi maddeler dışında anayasada değişiklik yapma yetkisi verilmiştir. (1924/m.102, 1961/m.155, 1982/m.175)

KURALLARLA SINIRLI

Kurucu iktidar, kendi yaptığı anayasanın dışında yetki kullanılmaması için de hem “milleti” hem de “kurulu iktidarı” getirdiği kurallarla sınırlandırmıştır. 1982 Anayasası’nın başlangıcı ile 6, 8 ve 11. maddeleri bu tür düzenlemelerle donatılmıştır. Bu maddelere bakarsak yetki sınırı olarak şu kuralları görürüz:

  • Egemenlik kayıtsız koşulsuz millete aittir. Ancak millet egemenliğini “anayasanın koyduğu esaslara göre” kullanabilir. Yani millet iradesi anayasal kurallarla sınırlandırılmıştır.
  • Egemenliği Türk milleti adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluş bu anayasada gösterilen hukuk düzeni dışına çıkamaz.
  • Egemenliği millet adına kullanan yasama, yürütme ve yargı organlarının yetkileri anayasal kurallarla sınırlandırılmıştır.
  • Yürütme yetkisini tek başına kullanan cumhurbaşkanının anayasal kurallarla bağlı olduğu ayrıca belirtilmiştir.
  • Hiçbir kimse ya da organ kaynağını anayasadan almayan devlet yetkisi kullanamaz.
  • Organların egemenliği kullanmak için oluşturduğu idare, kamu kurum ve kuruluşları, görevlerini yaparken her şeyden önce anayasal kurallara bağlıdırlar.
  • Özel ve tüzel kişiler, yani yurttaşlar ve özel kuruluşlar da anayasal kurallara uymak zorundadırlar.

Bunların yanında, cumhurbaşkanının ve milletvekillerinin “anayasaya bağlı kalmaya”, “anayasaya sadakattan ayrılmamaya” yemin ettikleri gözden uzak tutulmamalıdır. (m. 81 ve 103)

YETKİ GASPI

İşte tüm bu kurallar, yeni bir anayasa yapılmasına engeldir. TBMM’nde yeterli çoğunluğa sahip de olsanız yeni anayasa yapamazsınız. Yapılmasının “fonksiyon gaspı/yetki gaspı” yoluyla “anayasayı ihlal” anlamına geleceği açıktır.

Kuşkusuz, ilk dört madde ve bu maddelerde yer verilen ilkelerin içinin boşaltılmasına ilişkin olanlar dışında, anayasanın kalan tüm maddelerinde değişiklik yapılabilir. Yapılmıştır da. Darbe anayasası denilen 1982 Anayasası’nın, kuruluş felsefesine uygun kurallar içeren ulusal-üniter devlet yapısı, laik Cumhuriyet ilkesi, temel hak ve özgürlüklere ilişkin maddeleri dışında hemen tümü değiştirilmiştir. Kalan maddelere darbe anayasası nitelemesi yapılması kandırmacadan ibarettir. Hedefe konulan da bu düzenlemelerin değiştirilmesi olsa gerektir.

Son olarak belirtmek gerekir ki “yeni bir anayasa”dan söz edildiğine göre, acaba “sivil darbe” yoluyla bir “karşıdevrim” sürecine girildi de toplumun haberi mi yok!?

BÜLENT SERİM

ESKİ ANAYASA MAHKEMESİ GENEL SEKRETERİ

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025