Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu: 'Ekonomik krizi çıkaran ülkeyi 23 yıldır yöneten AKP iktidarıdır, krizin faturasını biz ödemeyeceğiz'

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu: 'Ekonomik krizi çıkaran ülkeyi 23 yıldır yöneten AKP iktidarıdır, krizin faturasını biz ödemeyeceğiz'

28.07.2025 12:01:00
Güncellenme:
ANKA
Takip Et:
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu: 'Ekonomik krizi çıkaran ülkeyi 23 yıldır yöneten AKP iktidarıdır, krizin faturasını biz ödemeyeceğiz'

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, 8. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri öncesinde yaptığı açıklamada, "İstediğimiz tek bir şey var: Adil bir gelir dağılımı. Sayın Cumhurbaşkanı gündeme getiriyor: ‘Türkiye zengin bir ülke’ biz Cumhurbaşkanı'nın söylemine katılıyoruz. Türkiye zengin bir ülke evet ama zengine daha fazla fakire daha az veriliyor. Biz adil olmayan hiçbir gelir dağılımını kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Ekonomik kirizi çıkaran ülkeyi 23 yıldır yöneten, yanlış ekonomi politikalarını kendisine esas alan AKP iktidarıdır. Ekonomik krizi çıkaran biz değilsek faturayı da biz ödemeyeceğiz” ifadesini kullandı.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, memurların 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri öncesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı. Birleşik Kamu İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Ülkemizde her geçen gün derinleşen yoksulluk, güvencesiz çalışma ve adaletsizlik, toplumun en geniş kesimlerini etkilerken, çalışanları köleleştiren, emek ve emekçi karşıtı bu kötü düzene itiraz edenlerin susturulmak istendiği bir dönemde, emeğin yok sayıldığı, sermayenin öne çıkarıldığı bir dönemde yeni bir toplu sözleşme sürece giriyoruz. Kamuda çalışan 4 milyona yaklaşan memur ve 2,5 milyon memur emeklisinin 2026-2027 yıllarında alacakları maaş zamlarının ve özlük haklarının belirleneceği yeni bir süreç başlıyor.

Uzun zamandır yanlış ekonomi politikalarında sürdürülen ısrar; çalışanın geçinemediği, çalışmak isteyenin iş bulamadığı, gelecek umudu kalmayan gençlerimizin yurt dışına gittiği, gıda fiyatlarının günlük olarak arttığı, toplumun sadece bir avuç ayrıcalıklı zümresinin zenginleştiği bir ortam yaratmıştır. Ekonomideki bu karanlık kriz günden güne ağırlaşırken, biz kamu emekçileri, asgari ücretli, emekli kirasını ödeyememe ve zorunlu gıda ihtiyacını dahi alamayacak kadar kritik bir sürecin eşiğine gelmiştir.

Sekizinci dönem toplu sözleşme süreci bugün başlıyor. Geçmiş yıllarda yedi kez yapılan toplu sözleşme ne yazık ki; memur ve memur emeklilerine açlık, yoksulluk ve sefalet getirmiştir Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Türkiye’nin üçüncü büyük konfederasyonu olarak bugün başlayacak sekizinci dönem toplu sözleşme görüşmelerine ilk kez katılacaktır. Kamu çalışanları sendika yasası çıktığından bu yana sözleşme masasında işveren karşısındaki muhatap sendika Birleşik Kamu İş ile ilk kez değişiyor.

"ÜLKEYİ GETİRDİĞİ SON NOKTA; AÇLIK, SEFALET VE YOKSULLUK"

Kurulduğumuz günden bu yana alınterimiz,emeğimizin hakkı ve adalet için verdiğimiz bu mücadele, yalnız bizim değil, tüm halkımızın ortak kaygısının mücadelesidir. 23 yıldır tek başına ülkeyi yöneten bir iktidarın ülkeyi getirdiği son nokta; açlık, sefalet ve yoksulluk olmuştur. İşçisi, köylüsü, emeklisi, asgari ücretlisi ve memurları hep bir ağızdan 'Geçinemiyoruz! Hakkımızı verin!' diyorsa o ülkede çok büyük yönetim sorunu vardır. 23 yıldır sermayeyi koruyan ve önceleyen, emekçiyi dışlayan ve ezen siyasi politikaları uygulamaktan vazgeçmeyen iktidara artık dur deme zamanı gelmiştir. Biz Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak emek ve sınıf mücadelesinden aldığımız güçle, uzun yılardır Toplu Sözleşme masasında enflasyon altında zam verilmesine rağmen, güçlü tepki vermediği için emekçilerin ezilmesine engel olmayan konfederasyonların, 8. Dönemde emekçinin hakkını masada bırakmasına izin vermeyeceğiz. Coğrafyamızda emperyalist ülkelerin Orta Doğu ülkeleri üzerinde savaş oyunlarını sahnelediği bir zamanda ülkemizin birlik beraberlik ve bütünlük içinde herkesin birbirini kucakladığı, kardeşlik hukukunun egemen olduğu bir Türkiye özlemi tüm halkımızın isteğidir. Anayasamızın ve cumhuriyet kazanımlarının her bir Türk vatandaşına eşit hakları tanıdığı bir ortamda, eşitliği bozacak ve halkımızı kardeşlik hukukundan ayrıştıracak hiç bir girişimi Kabul etmeyeceğimizin de bilinmesini istiyoruz.

"HUKUK DIŞI VE ANTİDEMOKRATİK UYGULAMALAR, EKONOMİK DENGELERİ DE ALTÜST ETMİŞTİR"

Ülkemizde son dönemde art arda yaşanan hukuk dışı ve antidemokratik uygulamalar, yalnızca bireysel hak ve özgürlükleri değil, ekonomik dengeleri de altüst etmiştir. Parti genel başkanları, seçilmiş siyasetçiler, belediye başkanları, gazeteciler ve üniversite öğrencilerinin hukuk normlarına aykırı tutuklanması; televizyonlara karartma uygulanması ekonomiyi çöküşe sürüklemiştir. Demokrasinin, adaletin masumiyet karinesinin ayaklar altına alınması ve hukuk sistemine güvensizlik ekonomide yaşanan krizin asıl sebebidir.

"MİLYONLARCA İNSANIMIZ AÇ KALMAMA MÜCADELESİ VERMEKTEDİR"

Çalışma Bakanlığı'nı uyarıyoruz: TÜİK’in masa başında ürettiği, gerçeklikle hiçbir ilgisi olmayan aylık ve yıllık sahte enflasyon rakamları üzerinden memur ve memur emeklilerine zam teklifini asla kabul etmeyeceğiz. Açıklanan sahte düşük verilere göre milyonlarca kamu emekçisinin, emeklinin, işçinin, asgari ücretlinin cebinden çalınan alın teri;milyonlarca emekçiyi yoksulluğa, borç batağına ve açlığa sürüklemiştir. Birleşik Kamu-İş’in araştırma sonuçlarına göre: Temmuz 2025 itibarıyla açlık sınırı 27 bin 670 TL, yoksulluk sınırı ise 85 bin TL’yi geçmiştir Memura ocak ayında verilen altı aylık yüzde 6 zam, şubat ayında enflasyonun altında kalmıştır. Açlık sınırının altında kalan asgari ücret ve emekli maaşları nedeniyle milyonlarca insanımız aç kalmama mücadelesi vermektedir.

7 dönemdir sürdürülen toplu sözleşme masasında işveren kazanmış emekçiler kaybetmiştir. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak emekçilerin yok sayıldığı masada oynanan bu oyunu bozmakta kararlıyız. 8. dönem toplu sözleşme görüşmelerinde artık biz varız. Masada; TÜİK'in rakamları değil, halkın sofrası konuşulacak. Sadaka gibi verilen zamlar değil, insanca yaşam talepleri duyulacak. Sessiz kalan sendikal anlayışa karşı, kararlı bir mücadele yükselecek. Yalnız bırakılan tüm kamu emekçilerinin masada sesi olacağız! Bu ülkenin öğretmeni, sağlıkçısı, teknisyeni, mühendisi, güvenlik görevlisi ve memuru; daha fazla yoksulluğa mahkûm edilemez! Grev hakkının tanınmadığı, milyonlarca kamu emekçisinin temsil edilmediği bu yapay sözleşme düzeninin bu haliyle işletilmesine razı olmayacağız.

Peki ne istiyoruz? İstediğimiz tek bir şey var: Adil bir gelir dağılımı. Sayın Cumhurbaşkanı gündeme getiriyor: ‘Türkiye zengin bir ülke’ biz Cumhurbaşkanı'nın söylemine katılıyoruz. Türkiye zengin bir ülke evet ama zengine daha fazla fakire daha az veriliyor. Biz adil olmayan hiçbir gelir dağılımını kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz. Bütün vergi yükünün asgari ücretlinin, memurun sırtına yüklenmesine izin vermeyeceğiz. Bu ekonomik krizi kim çıkardıysa bunun faturasını da onlar ödemelidir. Ekonomik kirizi çıkaran ülkeyi 23 yıldır yöneten, yanlış ekonomi politikalarını kendisine esas alan AKP iktidarıdır. Ekonomik krizi çıkaran biz değilsek faturayı da biz ödemeyeceğiz.

"ADALET, EŞİTLİK VE ONURLU YAŞAM MÜCADELEMİZ SÜRECEK"

Taleplerimiz şunlar:

Grevli toplu sözleşmeli Sendika Yasası istiyoruz. Enflasyon farkları aylık ödenmelidir. Yoksulluk sınırı üzerinde maaş istiyoruz. Ek ödemeler ve seyyanen ödemeler taban aylığa ve emekli maaşına yansıtılmalıdır. Yüzde 15 vergi dilimi sabitlenmeli. Mülakatla değil, liyakatle atama istiyoruz. Ücretli ve sözleşmeli değil kadrolu ve güvenceli atama istiyoruz. Eşit işe eşit ücret istiyoruz. Kamu çalışanlarına ücretsiz kreş hakkı istiyoruz. Tüm memurlara çalıştıkları illerde kira desteği istiyoruz. Birinci dereceye giren tüm memurlara 3600 ek gösterge hakkı verilmelidir. Aile, yılında eş ve çocuk yardımı artırılmalıdır. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak biz buradayız ve emeğin tarafındayız. Emeğiyle geçinen herkes için adalet, eşitlik ve onurlu yaşam mücadelemiz sürecek."