Eskişehir’de ABD işbirliğiyle nadir elementlerin çıkarılması iddiasına karşı tepkiler sürüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Eti Maden işletmeleri, Eskişehir Beylikova’daki 800 bin ton rezervlik nadir toprak elementi rezervini pilot tesis olarak işletiyor. 2017’de çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) süreci başlatılan proje, 2021’de onaylandı. Onayın ardından tesis de 2023’te kuruldu. Proje alanı stratejik maden statüsünde olduğu için de dışarıya bilgi çıkışı bulunmuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump 26 Eylül’de Beyaz Saray’da görüşme yapmıştı. Bunun ardından Bloomberg,rezerv alanının geliştirilmesi için görüşmeler yapıldığı aktardı. Ayrıca jet hızıyla Meclis’ten geçirilen talan yasasında nadir toprak elementlerinin özel şirketler aracılığıyla yabancı sermayaye devredilmesi yeniden gündeme geldi.
ETKİLERİ BÜYÜK
Bakanlıkların açıklamalarına göre bölgede 694 milyon tonluk rezerv bulunuyor. Bu da Çin’in 800 milyon tonluk rezervinden sonra ikinci sırada yer alıyor. Öte yandan bu büyüklükte bir projenin toprakta verim kaybı ve asitleşmeye yol açabileceği belirtiliyor. Bunun yanında ağır metallerin suya karışması ve asit kirliliği oluşması da tehlikeler arasında yer alıyor. Çalışmaların artmasının halk sağlığını tehdit edecek şekilde gaz salınımı, toz ve asit yağmurunu tetikleyebileceğine dikkat çekiliyor.
Maden baskısı altındaki Eskişehir’de ise 694 milyon tonluk bir tesis ihtimali tepkilere neden oldu. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel, şu an bölgeki tesiste flotasyon yöntemi kullanıldığını söyledi.
Yüksel, “Florit ve barit bu yöntemle ayrılıyor ancak alanda dört element daha var. Türkiye’de ayıracak bir yöntem henüz yok” dedi. Kamu kuruluşlarından meslek odalarına bilgi verilmediğini belirten Yüksel, “Mevzuatımız ne kadar iyi olursa olsun kamusal denetim yerinde değilse sorun oluşur. Her ekonomik projenin çözümü var ama denetimsizlik büyük bir sorun” ifadelerini kullandı.
Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu’ndan avukat Mert Yedek işbirliğinin aylar önce ABD Kongresi’nde dile getirildiğini aktardı. Ardından “talan yasası” olarak adlandırılan torba yasayla stratejik önemi olan alanların bakanlar kuruluna bağlandığının altını çizdi. Yedek, “Bu şekilde de ÇED süreci içerisinde süreç tıkansa bile devam edebilirler. Yargıdan kaçabilmek için çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
‘HALK SAĞLIĞINA TEHDİT’
Projeye ilişkin çok bilgi sahibi olamadıklarını söyleyen Yedek, “Hali hazırda ÇED süreçlerine baktığımızda büyüyen bir proje yok. Ancak bölgede yetkililerin söylediğine göre 694 milyon tonluk rezerv olduğunu biliyoruz. Bu da korkunç bir miktar. Projenin hayata geçirilmesi, ağır metallerin yüzeye çıkması halk sağlığını tehdit eder” diye konuştu. Yedek, “Eskişehir’de birçok maden projemiz var. Altın madenlerinin atıkları ve siyanür karıştırma riskiyle karşı karşıyayız. Ama asıl tehlike su kaynaklarımız. İl olarak tehdit altındayız. Başka devletlerin de göz diktiği bir nokta haline geldik” dedi.
ÇİN’İN ‘KARA ÇAMUR GÖLÜ’
Nadir element üreticiliğinde bir numara olan Çin, İç Moğolistan Özerk Bölgesi olan Baotou kentinde üretim yapıyor. Dünyadaki nadir element arzının yaklaşık yüzde 40’ı bu bölgeden sağlanıyor. Bu örnek ise kirlilik açısından en büyük örnekler arasında yer alıyor. Açık ocak yöntemiyle çıkarılan cevher, kimyasallarla çözündürülerek ayrıştırılıyor. Bölgedeki atık havuzu da yaklaşık 10 kilometrekareye kadar genişledi. Halk arasında “Kara Çamur Gölü” olarak adlandırılan alan, yüksek metal ve madde yoğunluğundan siyah ve gri bir görünüme büründü.