Salda Gölü Koruma Derneği, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşmeleri süren İklim Yasası ve Maden Yasası’na karşı bir basın açıklaması yayımlayarak doğa, yaşam alanları ve halkın haklarının tehdit altında olduğunu belirtti. Dernek, söz konusu yasal düzenlemelerin kamu yararını değil, özel şirketlerin çıkarlarını öncelediğini savundu.
“İKLİM KRİZİ BAHANE EDİLİYOR”
Açıklamada, iklim krizi bahanesiyle doğa, su kaynakları, ormanlar, tarım alanları ve yaşam alanlarına yönelik kapsamlı bir saldırıya yasal zemin hazırlandığı ifade edildi. “İklim Yasası” adıyla sunulan düzenlemenin, karbon ticareti ve emisyon piyasalarını gündeme getirerek asıl sorumluları değil, halkı hedef aldığı öne sürüldü.
Dernek yetkilileri, yasa tasarısının büyük sanayi ve enerji şirketlerini cezai yükümlülüklerden muaf tutarken, bireyler ve yerel üreticilere sorumluluk yüklediğine dikkat çekti. Ayrıca, bu yasanın iklim krizini çözüme kavuşturmak yerine, mevcut sistemin sürdürülebilirliğini sağlama amacı taşıdığı ifade edildi.
MADEN YASASI: “DOĞAMIZI MADEN SAHASINA ÇEVİRMEK İSTİYORLAR”
Aynı açıklamada, “Maden Yasası” adıyla Meclis gündemine gelen düzenleme de eleştirildi. Söz konusu yasa ile Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerinin devre dışı bırakıldığı, ormanların, meraların, zeytinliklerin ve göllerin madencilik faaliyetlerine açıldığı belirtildi. Dernek, Salda Gölü’nün suyunu besleyen dağlık alanların da bu yasayla tehdit altına gireceği uyarısında bulundu.
Derneğin açıklamasının tamamı şu şekilde:
“Yok Etmek İstedikleri Karbon Değil, Yaşamımız!”
İklim krizi bahanesiyle doğamıza, su kaynaklarımıza, ormanlarımıza, tarım alanlarımıza ve yaşam alanlarımıza yönelik kapsamlı bir saldırıya yasal zemin kazandırılmak isteniyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmeleri devam eden İklim Yasası ve Maden Yasası, bu saldırının en somut adımlarıdır.
İklim Yasası adı altında sunulan tasarı:
* Karbon ticareti ve emisyon piyasalarını gündeme getirmekte,
* Kirletenin değil, halkın denetlenmesini öngörmekte,
* Büyük sanayi ve enerji şirketlerini cezai yükümlülüklerden muaf tutarken,
* Sorumluluğu bireylere ve yerel üreticiye yüklemektedir.
Bu yasa, iklim krizine çözüm üretmek bir yana, onu doğuran sistemin sürdürülebilirliğini garanti altına almaktadır. Gerçek bir iklim adaleti yaklaşımından uzaktır. Diğer yandan, Maden Yasası adıyla sunulan düzenleme: * Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerini devre dışı bırakmakta, * Ormanları, meraları, zeytinlikleri ve gölleri madencilik faaliyetlerine açmakta, * Salda Gölü’nün suyunu besleyen dağlık alanlarda yeni tehditler doğurmaktadır. Bu yasa, sadece doğamızı değil, geleceğimizi de maden sahasına çevirmeyi hedeflemektedir. Rant uğruna doğal varlıklarımızın geri dönülemez biçimde tahrip edilmesinin önünü açmaktadır.SALDA GÖLÜ, BİR GÖLDEN FAZLASIDIR
Salda sadece bir göl değil; bir ekosistemdir. Yaban hayatının evidir. Su döngüsünün parçasıdır. Yerli halkın yaşam alanıdır. Türkiye’nin ve dünyanın ortak mirasıdır. Bu yasal düzenlemeler halka rağmen yazılmıştır. Kamu yararını değil, özel şirketlerin çıkarlarını öncelemektedir. İklim Yasası, şirketleri değil halkı hedef alıyorsa, Maden Yasası, doğayı değil rantı koruyorsa, Biz de Salda Gölü Koruma Derneği olarak bu yasaları kabul etmiyoruz.
Doğa talanına, iklim sömürüsüne ve halktan kopuk düzenlemelere HAYIR diyoruz!
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Salda Gölü Koruma Derneği"