Tokatköy'ün imar planı mahkemece iptal edildi

Tokatköy’de yurttaşın direnişi olumlu sonuçlandı, mahkeme imar iptal edilmesine karar verdi. AKP’li Beykoz Belediyesi’nin Tokatköy’deki kentsel dönüşüm çalışmalarını sık sık gündeme getiren gazetemizin habarleri kamuoyunda yankı uyandırdı.

Mahalle, 22 Ağustos’ta resmen abluka altına alındı. Sabah 05.00’te polis baskınları yapılan bölgeye, TOMA, zırhlı araçlar ve çevik kuvvet ekipleri sevk edildi. Mahalleyi abluka altına alan ekipler, girişleri engellendi. Ardından, yurttaşların evleri imza vermemelerine karşın polis eşliğinde yıkıldı. Yıkımlar sırasında polisin de sert müdahalesiyle birlikte birçok yurttaş gözaltına alındı.

Uzun süredir bölgede yaşayan ve birçoğunun tapu tahsis belgesi bulunan yurttaşlar ise evsiz kaldı. Belediyenin destek olarak verdiği 1950 TL’lik kira yardımıyla ev bulamayacaklarını sık sık belirten mahalleli, ya akrabalarının yanına gitti ya da zor şartlarda eve çıktı. Yıkılan mahallenin ardından ise kentsel dönüşümle ilgili yeni bir gelişme yaşandı. İstanbul 13’üncü İdare Mahkemesi, rezerv yapı alanı ilan edilen 487 ada 3 parselin imar planının iptal edilmesine karar verdi. 

‘TAZMİNAT DAVASI AÇACAĞIZ’

Mahallelinin avukatı Taner Kunt, söz konusu bölgeyle ilgili olarak “Burası rezerv yapı alanı ilan edilmişti. İmarın iptal edilmesi, rezerv kararını da boşa düşürdü. Bu da demek oluyor ki, inşaata devam edebilirler ama hiçbir şekilde ruhsat alamazlar, satış yapamazlar” dedi.

Bundan sonraki süreçte tekrardan dava açacaklarını belirten Kunt, “İnsanların evleri yıkıldı. Artık evleri yıkılanlar için tazminat davası açacağız” ifadelerini kullandı.

İptalin gerekçesinde şu ifadeler yer aldı:

• Dava konusu planlama alanında yaşayacak nüfus 1715 kişi iken plan değişikliğiyle 2 bin 950 kişiye çıkarıldığı, ancak ilave nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak donatı alanlarının oluşturulmadığı,
  
  
• Eğitim tesis alanı ve yol alanı fonksiyonlarının alansal olarak küçültüldüğü,
  
  
• Sağlık tesis alanına ilişkin ise herhangi bir öngörüde bulunulmadığı,
  
  
• Planlama alanında nüfus yoğunluğunun artırılmasının planlama alanındaki nüfus/donatı dengesini olumsuz yönde etkileyeceği,
  
  
• Donatı standardını düşürücü bir nitelik taşıdığı nedeniyle şehircilik ilke ve esaslarına, planlama tekniklerine ve kamu yararına uygun olmadığı anlaşıldığından, dava konusu planlarda hukuka ve mevzuata uygunluk bulunmadığı sonucuna varıldı.