Lizbon’da güneş batışında tekne gezintisi
Tam güneş gitmeye başlarken başlıyor turumuz. O altın saatlerdeyiz. Turuncumsu ışıkla kaplanıyor her yer. Bir de rüzgar durmuş, denizde bir lokma dalga yok. Lizbon’un, gezinin, yaşamın en güzel anı bu olsa gerek…
Öyle uzun uzun müze gezemiyorum artık, sıkılıyorum. Dünyada, her ülkede, yüzlerce müze gezmişimdir. Müzeciliği bu çağa taşımayan müzelere girmeyi reddediyorum. Bir hikaye, bir ilişki, bir görsel-işitsel destek olmalı. Bir daha Mona Lisa’yı görmesem olur. Ama Beypazarı’ndaki Yaşayan Müze’ye kesinlikle bir daha gitmek istiyorum. Ya da Sabancı Müzesi, müthiş yaratıcı sergileriyle beni hep çok heyecanlandırıyor; tabii müdürü Nazan Ölçer’in titiz gözü var orada, çok seviyorum. Sadberk Hanım Müzesi, her defasında ‘burada yaşasam’ diye hayaller kurdurtuyor. İstanbul Modern orijinal yerindeyken, başka diyarların kapılarını açıyor.
Şimdi
Lizbon’dayım, canım hiçbir müzeyi görmek istemiyor. Gittim
birkaçına, söylemesi ayıp çok sıkıldım. İnternet’te hepsi
var. Madem müzrye gelmişim, beni heyecanlandır, bir numara yap,
ışık efekti olsun, bir canlandırma olsun…
Yok,
karar verdim, artık çok özel yönetilenler dışında bir müzeye
gitmem. Onun yerine en sevdiğim sokaklarda geçiririm saatlerimi,
günlerimi. Yaşamın akışı içinde öyle çok şeye tanık
oluyorum ki. Kültürleri, toplumları inceliyorum. Yemek
alışkanlıklarını, mimiklerini, giysilerini izliyorum. Kendimce
de çıkarımlarda bulunuyorum sonra.
Portekiz’de
insanlar bağırmıyorlar mesela. Birbirlerine çok kibar
konuşuyorlar. Hızlı olan yavaşı bekliyor. Abartılı kahkahalar
atmıyorlar, gösterişli giyinmiyorlar.
Portekizce
bana hep kulak tırmalayıcı gelmişti. Böyle İspanyolca’yı
almışsın, ortasından kocaman bir Rusça, biraz da Lehçe
geçirmişsin; üstüne de hiç yakışmayan Arapça tozu serpmişsin
gibi. Oysa şimdi Portekizlilerin hoşluğuyla bağdaştı
Portekizce. Dil ve kültür, bütünü oluşturdu. Hala bozulmuş bir
Latin dili gibi; ama çok güzel olduğunu düşünüyorum artık.
Sakin, yumuşak huylu, gülümseyen insanların dili bu; çok sevdim.
Bu geziden başlayarak…
TEKNE BELEM’DEN KALKAR
Güneşin batışına yakın saatlerde bir tekne turu. Lizbon’un yeni ve modern sayılabilecek Belem semtinden kalkıyor teknemiz. Otobüsle ulaşmak çok kolay. Saat 4:45’te oradayız.
Airbnb
experiences turunu bugün tercih eden ancak yirmi kişiyiz. Herkes
başka bir ülkeden gelmiş. Kısaca selamlaşıp tanışıyoruz. Ve
Tagus Nehri üzerinde seyrimize başlıyoruz.
En
öndeyiz, Titanic filminin meşhur pozu gibi. Öyle bir zaman ki,
güneş tüm şehre altın tozu serpmiş sanki. Meşhur Katedral,
Elektrik Müzesi ve Modern Sanat Müzesi’ni dışarıdan, suyun
üzerinden izliyorum. Hiç rüzgar yok, teknemiz aslında yelkenli
ama yelkenleri açmanın hiç gereği yok. Düşük hızda ilerleyip
tüm Lizbon’u seyrediyoruz. Pantheon, Alfama, Terretro do Paço…
Aslında hep denizin üzerinde olacağımızı zannetmiştim, oysa
Tagus Nehri’ndeyiz. Kendi kendime tekrar ediyorum hep. Okyanusa
açılan bir haliç bu nehir. Türkçe Tejo deniyor sanırım. Şehri
kucaklamış Tejo; sarmış sarmalamış…
25
Nisan Köprüsü’nün altından geçiyoruz. Portekiz’in dikta
rejiminden kurtulduğu tarih bu. Köprünün ilk ismi Salazar.
Diktatör gider, isim değişir; burada da öyle olmuş. Köprü,
1966 yılından beri Lizbon’la Almada’yı bağlıyor. 2277 metre
uzunluğunda. Aynı San Francisco’daki Golden Gate Köprüsü gibi
kırmızı. İnşası sırasında yirmi işçi hayatını kaybetmiş.
Aşırı estetik, aşırı fotojenik, acayip sinematografik. Kat kat
tasarlanmış. Trenler iki katta, üstte araçlar.
Güneş
batıyor artık. Yavaş yavaş şehir ışıkları yanmaya başladı.
Köprüden araçlar, trenler geçiyor. Kaybolan güneşin son sarı
ışıkları ha gayret etrafı sarartıyor.
Zaman sıkıştı kaldı yine. Bilemedim ne zaman, saat kaç. Hatta neredeyim. İstanbul mu, San Francisco mu, Londra mı. Ne önemi var. Her yer ve her zaman, nasılsa bende. Şimdi, aslında yaşadığım her zaman. Burası, aslında adım attığım her yer. Ben, aslında gördüğüm, konuştuğum, tanıştığım herkes…
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Sette kavga çıkmıştı: Siyah Kalp dizisinde flaş ayrılık