İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu ve İzmir Dişhekimleri Odası, TBMM’de kabul edilen yeni düzenleme ile meslek gruplarına yıllık harç ödeme zorunluluğu getirilmesine tepki gösterdi. İzmir Tabip Odası’nda yapılan basın açıklamasına İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Yüce Ayhan, İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz ve İzmir Dişhekimleri Odası Başkanı Dt. Ersin Atinel katıldı.
“KAYNAKLARIN HOYRATÇA İSRAF EDİLMESİNİN SONUÇLARI”
Basın açıklamasını okuyan Yüce Ayhan, “AKP milletvekillerinin imzasıyla TBMM’ye sunulan torba yasa teklifi ile vergi ve harç mevzuatında değişiklikler içeren birçok düzenleme yapılması planlanmaktadır. Düzenlemelerin bir kısmı, “sorma ver” ifadesi ile karşılığını bulan uygulamaları çağrıştırmaktadır. Aslında burada ülkemiz kaynaklarının halkın yararına, adil şekilde paylaştırılması yerine hoyratça israf edilmesinin sonuçlarını yaşıyoruz. Ekonomi alanında uygulanan yanlış politikaların olumsuz sonuçlarını, toplumun her kesimi derinlemesine yaşamaktadır. Bu olumsuz sonuçları ortadan kaldırmak için yapısal çözümler üretilmelidir. Yapısal çözümler yerine hataların külfetinin halka yansıtılması maalesef ülkemizin acı bir gerçeği haline gelmiştir. Meclise sunulan torba yasa teklifi bir dizi vergi artışı içermektedir. Yanı sıra, Harçlar Kanunu’nda da değişiklik yapılarak hekim ve diş hekimi muayenehaneleri, poliklinik ve tıp merkezleri, veteriner hekim muayenehanelerinin her yıl harç ödemesi gerektiğine dair bir teklif torba yasa metninde yer almaktadır” diye konuştu.
“KAMU GÖREVİ YAPIYORUZ”
Yasanın büyükşehirlerde iki katı olmak üzere, her yıl için muayenehane uygunluk belgesine 20 bin TL, özel poliklinik ruhsatnamesine 30 bin TL, özel tıp merkezi ruhsatnamesine 50 bin TL olacak şekilde harç alınmasını öngörüldüğü aktaran Ayhan, “Bu yanlıştan dönülmelidir. tüccar değiliz, toplum sağlığı için çalışıyoruz. Sağlık kuruluşlarının ruhsatlandırılması aşamasında, her bir sağlık kuruluşunun niteliğine göre, açılış sırasında zaten ruhsat harç bedeli alınmaktadır. Düzenlemeye göre, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren, özel sağlık kuruluşlarından açılışı sırasında alınan harç dışında, her yıl ayrıca harç alınması planlanmaktadır. Hekim ve diş hekimi muayenehaneleri, poliklinikler, kamu hizmeti sunan, kamusal amaca hizmet eden işyerleridir. Özel sağlık kuruluşlarının kamusal niteliğini yok sayan, sıradan ticari işletmeler gibi sınıflandıran anlayışı reddediyoruz. Hekim emeği yoğunluklu küçük işyerleri olan muayenehaneler ve poliklinikler, uzun yıllardır Sağlık Bakanlığı ve sağlıkta dönüşüm programının hedefindedir. Bu işyerleri, kamu hastaneleri ve büyük özel sağlık sermayesi için bir rakip gibi görülmektedir. Hekim ve diş hekimi muayenehaneleri ile polikliniklerin açılmasını engellemek, açılmış olanlarının faaliyetlerini zorlaştırmak için her türlü idari ve hukuki zorlama yapılmaktadır. Son düzenleme hazırlığı ise, yıllardır devam eden idari ve hukuki zorluk çıkarma çabasının mali boyutunu içermektedir” diye konuştu.
“ANAYASAYA AYKIRI”
Harç uygulamasını kabul etmelerinin mümkün olmadığını aktaran Yüce Ayhan, “Özel sağlık kuruluşlarından her yıl alınması planlan harç ile yeni bir gelir kalemi yaratılmaya çalışılması; Anayasa’nın eşitlik ilkesine, vergide adalet ilkesine, çalışma hakkına açıkça aykırıdır. Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlükleri, her bir belge ve izin işleminde zaten harç almaktadır. Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüklerinden alınan hizmet karşılığı harçlar zaten ödenmekte iken, bu defa, “sorma ver harcı” istenmektedir. Hangi hizmetin karşılığında, her yıl için, “sorma ver harcı alınacaktır? Kendi kaynakları ile ayakta durmaya çalışan hekim ve diş hekimi muayenehanelerine yönelik bu zorlamanın kabul edilmesi mümkün değildir. Muayenehaneler, poliklinikler, tıp merkezleri ve özel hastaneler yalnızca sağlık hizmeti sunan değil, aynı zamanda istihdam sağlayan, vergi ve sigorta primi ödemeleri ile ekonomiye katkı sağlayan işyerleridir. Devletin bu emeği desteklemesi gerekirken, yeni harçlarla cezalandırması kabul edilemez. Aynı hizmet alanına ilişkin, mükerrer biçimde alınan harç ve bedeller yönetilemeyen bir ekonomi göstergesidir. Ekonomi yönetiminin sorumluluğu, bütçe açığını yurttaşa yıkmayı değil; israfı önlemeyi, adil ve üretimi destekleyen bir mali sistem kurmayı gerektirir. Bu nedenle, Anayasal meşruiyeti olmayan harç uygulamasından geri adım atılmalı, bir daha gündeme gelmemek üzere teklif geri çekilmelidir” ifadelerini kullandı.
AV. YILMAZ: AMAÇ DİRENİŞİ KIRMAK
İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz da, “Bu yaratılmaya çalışılan gelir kalemi anayasanın eşitlik ilkesine, vergide adalet ilkesine çalışmasına açıkça aykırı. Tabii bu söylediğimiz anayasal devletlerde. Yani anayasası olup da uygulanmayan devletlerde değil. Yani bizde böyle bir şey yok. Biz anayasası olan bir ülkeyiz ama anayasal bir ülke değiliz. Hukuk devleti olmak, kanun devleti değil. Bu birbirinden o kadar farklı ki kanun devleti olmakla hukuk devleti olmak arasında yönetsel anlamda bugün yaşadığımız sorunları yaşayacağımız bir sistemden bahsedelim. Çünkü hukuk devletinde hukukun üstünlüğü vardır. Yargı bağımsızdır, tarafsızdır. İnsanlara hukuk önünde eşitlik ilkesi üzerinden hukuk yönüyle muamele ediyoruz. Ve herkes yasa önünde eşittir. Şimdi bunların olmadığı bir alanı bunların olmadığı bir süreci yaşıyoruz. O yüzden bu ve benzeri yasalar bu adını koyduğumuz işte on birincisi olacak yarın on ikincisi gelecek. Torba yasalarının içerisinde bize bir şekilde hap olarak verilmeye çalışılıyor. Bunlar sanki adil düzenlemeler gibi toplumun sağlığı, refahı gibi anlatılmaya çalışılıyor. Oysa yapılmak istenen aslında bu ülkede direngenliğini yitirmemiş olan odaları, baroları, bazı sendikaları, dernekleri, vakıfları salma adını verebileceğimiz bu belgelerle ekonomik anlamda güçsüzleştirme çabalarından başka bir şey değil” dedi.
“EKONOMİNİN KÖTÜYE GİTMESİNİN SEBEBİ YURTTAŞ MI?”
Benzer uygulamaların geçmişte de uygulandığını aktaran Yılmaz, “Özellikle 2017’den sonra yani başkanlık sisteminde, Cumhurbaşkanlığı sisteminden sonra bu yasal düzenlemelere ben aslında yasal düzenleme olarak bakmıyorum, Keyfi düzenlemeleridir. Çünkü yasal düzenlemelerin belli bir prosedürü vardır. Hazırlanma süreci vardır. İhtiyaçlar belirlenir. O anda uzman olan, sahada olan, bu konuda emek verecek olan insanlar bir araya gelir, aylarca çalışırlar ve bunun üzerinden yürütürler. Şimdi 102 yıl sonra Cumhuriyeti kuruluşundan 102 yıl sonra bunları konuşuyoruz. Neyi konuşuyoruz? Hala adaletsizliği konuşuyoruz, demokrasiyi konuşuyoruz, hukuk konuşuyoruz. İşte salınan bu vergi.
Neden? Bunun sebebi ekonominin kötüye gitmesinin sebebi yurttaş mı? Ülkeyi yönetemeyenler iktidardan vazgeçmemek ve iktidarı bırakmamak adına evet her zaman ekonomik anlamda güçsüzleştirmek istedikleri bir anlayışı yine işte alanlara, sahalara uygulamaya çalışıyorlar. Çünkü fakirleşen insanlar, yoksullaşan insanlar yarından başka bir şey düşünmezler. O yüzden bizlerin umudunu kırmak hayallerini bir tarafa bırakmak üzere fakirleştirmek yoksullaştırmak ve toplum içinde yalnızlaştırmak çabasıdır. Çünkü başka türlü ayakta durabilmeleri mümkün değil” şeklinde konuştu.
“OSMANLI ÖZLEMİYLE YAŞAYANLAR...”
Türkiye’nin kaynaklarının çok fazla olduğunu aktaran Sefa Yılmaz, “O kaynakları gerçekten doğru verimli ve akılcık bilimsel olarak kullanmak gerekiyor. İşte Osmanlı özlemiyle yaşayanlar benim adına salma dediğim bu vergiyi salmaktan da çekinmiyorlar. Ne yazık ki bu bir harç değil, haraçtır. Başka bir anlamı yoktur. Ama bu yanlıştan dönerler mi? Bugüne kadar birçok yanlışlar yapıldı. Hâlâ yapılmaya devam ediyor. Ama biz bu yanlıştan dönmelerinin bu ülkenin menfaatine olacağını bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Sadece sağlık çalışanları, sağlık emekçileri, diş hekimleri, özel hastaneler ya da tabipler için söylemiyorum. Herkes için önemli. Çünkü bunun yansımaları olacaktır. Neye yansıması olacaktır? Siz her sene 30 bin lira ödüyorsanız muayene ücretine bir ek ilave yapmanız gerekecektir. Doğrudan yurttaşa yansıyan bir süreç bu. Bakmayın yani burada özel muayenehaneler, hekimler, iş hekimleri, veteriner bunlar bu maliyeti nereden çıkaracaklar bu meslek erbapları? Aldıkları ücretlerden kimden? Halktan. Yani yapılan her şey halka karşı. Aslında hepimize karşı. O yüzden ben yine birlikte bu işin altından kalkmak için yan yana durmamız gerektiğini düşünüyorum. Mücadele Sonuna kadar” ifadelerini kullandı.