Celal İnce’yi hatırlar mısınız?

Celal İnce’yi hatırlar mısınız?

30.11.2025 11:35:00
Güncellenme:
Tolga Aydoğan
Takip Et:
Celal İnce’yi hatırlar mısınız?

“Amerika amerika / Türkler dünya durdukça / Beraberdir seninle / Hürriyet savaşında.” 1950’li yıllarda radyodan yankılanan bu dizelerin sahibi Celal İnce’ydi. Türkiye, Soğuk Savaş’ta tercihini Stalin’e karşı ABD ve NATO ittifakından yana kullanırken İnce’nin bestelediği bu “Dostluk Şarkısı” da onu ilerleyen yıllarda tartışmalı bir siyasi zeminin aktörlerinden biri yapıverdi. Öte yandan bugün unutulmuş olsa da İnce belki de ülkemizin ilk pop yıldızıydı diyebiliriz. Onun dilinden dökülen tango nağmeleri Bir dönemin müziğine yön vermişti.

2018’in son aylarında Şikago Başkonsolosluğumuz, ABD’de ikamet eden ileri yaşlardaki Türkleri bulup ziyaret eder. Bu kişiler arasında Kemal Karpat, İlhan Başgöz gibi tanınmış isimler de yer alır. Bir de Celal İnce… Konsolosluk yetkilileri 21 Kasım günü sosyal medya hesabından şu mesajı paylaşır: 

“1950 ve 60’lı yıllarda ülkemizde tangolarıyla tanınan 97 yaşındaki değerli Celal İnce uzun yıllardır Şikago’da yaşıyor. Kendisine sağlıklı nice yıllar diliyoruz.”

Ne tesadüf ki Şubat 2019’da bir köşe yazısında yine Celal Bey’den söz edilir. Türkiye’de yaşayan bir İngilizce öğretmeni Chicago gezisinde tesadüf eseri Celal Bey ile karşılaşmıştır. Celal Bey kendisiyle Türkçe konuşulmasından dolayı duygulanarak gözyaşlarına hakim olamamış sonra da vatan hasretiyle Türkiye’deki sevenlerine son bir mesaj göndermiştir: İnsanların beni unutmasını istemiyorum!.

Evet, sözü edilen kişi bir döneme damgasını vurmuş eski bir tango ve caz yıldızı Celal İnce’dir. 1940’ların sonunda yeni şöhret olduğu dönemde gazete sayfalarında şöyle tanıtılmıştır: 

“Celal radyoda söylediği tangolar ve caz şarkılarıyla tanınmış ve sevilmiştir. En büyük hayali ABD’ye gitmek ve sanatını mahalinde incelemektedir. Son derece mütevazı, soyadına uygun kibar bir gençtir. Her hadiseyi iyimser karşılar ve kimseyi asla incitmek istemez.” 

Önce Türkiye’de 1960’larda ABD’de büyük bir şöhrete kavuşan bu özel ismi bugün kimler hatırlıyor? Gelin maziye bir kapı aralayalım…

10 Mart 1922 günü Adana’da doğar Celal İnce. Küçük yaşlardan itibaren müziğe heves duyar. Babası okutmak ister oğlunu ve 11 yaşındaki Celal’i yatılı olarak Ankara’ya gönderir. Musiki Muallim Mektebi’nde okusun, müzik öğretmeni olsun diye. Celal altı yılın sonunda 1940’ta mezun olur. Müzik öğretmeni olarak da Ankara Dördüncü Ortaokulu’na atanır. 

Ertesi yıl Ankara Radyosu Müdürü Mesut Cemil Bey radyoya davet eder ve ses provası yapılır. Celal İnce, Fehmi Ege’nin “Mehtaba Sitem” adlı tangosunu radyoda okur ve çok beğenilir. Giriş o giriş, altı yıl Ankara Radyosu’nda tangolar söyler. Eşzamanlı olarak da müzik öğretmenliğine devam eder. Günü gelir tayini Çankırı’ya çıkar. Ankara’dan ayrılmak istemez ve öğretmenlikten istifa eder. İşsiz kalır ve zorlu günler başlar. Şöyle anlatır o günleri: 

“İşsiz kalmıştım. Bu sırada Fehmi Ege, Kavaklıdere’de açılan bir lokalde akordeon çalmamı teklif etti. Ama akordeon alacak bile param yoktu. Patron 425 lira ödeyerek bir akordeon aldı ve benden her gece 5 lira kesti. Borcumu böyle ödedim.” 

Tango o yıllarda yükselişe geçmiştir. 1932’de ilk Türkçe tango olan Necip Celal Andel’in “Mazi”si, 1935’te Fehmi Ege’nin “Mehtaplı Bir Gecede” adlı tangosu plağa okunmuştur. Seyyan Hanım’ın sesiyle ölümsüzleşen bu tangolar ilgiyi de beraberinde getirir. Tango, Ankara ve İstanbul gecelerinin vazgeçilmezi olmuş, hatta Atatürk de ilgi göstermiş ve Fehmi Ege’nin “Mehtaplı Bir Gecede” tangosunu pek sevmiştir. Bir gece de Fehmi Bey’i Pera Palas’ta davet edip söylemesini rica eder. O gecenin ardından Fehmi Ege’yi Riyaseti Cumhur Bandosu’na aldırır. Fehmi Bey eş zamanlı olarak Ankara Radyosu’nda programlar yapar. Celal İnce de bu dönemde Ege’nin tangolarını söyler. 

İLK TANGOSUNU BESTELİYOR

Celal İnce 1945’te askere alınır, önce Gelibolu’ya ardından da İzmir’e tayin edilir. Bir gece rüyasına giren güzel kız ona esin verir ve böylece ilk tangosunu besteler. Bu ilginç anıyı şöyle anlatır:

“Rüyamda sandala biniyor denize açılıyorum. Çok tatlı bir ses beni kendine çekiyor. Kayaların üzerinde oturmuş genç güzel bir kız. Mehtap, elindeki kitaranın tellerini parlatıyor. Parmaklarından çıkan seslere kendi tatlı sesi karışıyor, işte Marama’m…”

Askerlikten sonra Mersin ve İzmir’de gece kulüplerinde sahneye çıkan Celal İnce 1948’de Sahibinin Sesinden şirketine plaklar yapmaya başlar. Giderek ünlenir ve 1950’de İstanbul’a taşınmaya karar verir. “Sensiz Kaldığım Geceler” tangosu İnce’nin en sevilen ve onu parlatan tangosu olur. 

O yıllarda ortalığı kasıp kavuran bir şarkı daha vardır ve Celal İnce’nin daha da tanınmasına aracı olmuştur: 

“Adana'nın yolları taştan / Sen çıkardın beni beni baştan / Hem anadan hem babadan / Aman Adanalı, canım Adanalı / Ben dayanamıyorum sana dadanalı…” 

Günümüzde de hâlâ dillerde ve ezberlerde olan bu melodi ona büyük şöhret kazandırır.

Evet, ünlenir Celal İnce… O yıllarda perşembe akşamları radyoyu açanlar onun güzel sesiyle karşılaşır. 1950’den başlayarak üç yıl boyunca İstanbul Radyosu’nda orkestra eşliğinde tangolar söyler. Hatta film teklifleri de alır, “İstanbul Çiçekleri” ile “Ahretten Gelen Adam” filmlerinde oynar. O artık bir tango yıldızıdır. 

AMERİKAN RÜYASI

1946’da ABD, büyükelçimiz Münir Ertegün’ün cenazesini Missouri Zırhlısı ile İstanbul’a gönderir. Bu bir jesttir. İki kutba ayrılan dünya düzeninde Stalin’in tehditkâr söylemlerine karşı Türkiye ABD’ye karşı sempati ile bakmaya başlar. Celal İnce de her fırsatta bu hayranlığını dile getirir. Hatta 1954’te “Dostluk Şarkısı” adıyla Amerika sevgisini melodilere döker. O dönem verdiği röportajlarda, “Caz, sanat ve kültürümü ilerletmek istiyorum. Bir gün kısmet olursa ABD’ye gidersem bu benim için büyük bir zevk olacaktır” cümlesini kurar ve bu hayali 1955’te gerçek olur. Şöyle anlatır o günleri: 

“Önce New York’a geldim, cebimde sadece 80 dolar vardı. Doğru dürüst İngilizce bilmiyordum. Bu yüzden çok sıkıntı çektim ama kısa zamanda dilini ve yeteneklerini öğrendim.” 

İnce, Şikago’da konservatuvara kaydolur ve altı yıl okur. Ses ve kompozisyon alanında yüksek lisans yapar. Ardından Amerika’nın Sesi Radyosu’nda şarkı söylemeye başlar. Dört yıl boyunca Amerikalılara Türkçe ve İngilizce şarkılar okur. “Aman Adanalı Canım Adanalı” şarkısı da büyük ilgi görür ve Amerikalıların diline dolanır. Konservatuvarda okurken tanışacağı ve sonradan eşi olacak olan Melinda da “Adanalı” şarkısını ezbere bilen Amerikalılardan biridir. 

‘ŞARAPÇI CELAL’

Celal İnce müzik hayatına devam ederken ansızın farklı bir yolu seçer. Para ve şöhret dolu yaşamı terk eder. 1966’da ABD’nin en büyük içki mağazalarının birinden iş teklifi alır. Şarap uzmanı ve kalite kontrol sorumlusu olarak çalışmaya başlar. Bir süre sonra da şirketin başına geçer. Yıllar sonra şarap konusunda nasıl uzmanlaştığı sorulunca şöyle amlatacaktır: 

“Bunu, Ankara’da yaşadığım dönemde yakın dostum olan Kavaklıdere Şarapları’nın sahiplerinden Cenap And ve ailesinden öğrendim. Bana şarabın bütün inceliklerini öğretmişlerdi. Yani sizin anlayacağınız şarap içe içe uzmanı oldum”. 

Celal İnce yıllarca memleketinden uzak kalır. “Yazık olur / Bırakma beni yalnız başıma / Ruhum saadet bulamaz senden başkasında…” diye okuduğu o hisli tangosu da unutulur. 1986’da bir Türk gazeteci Şikago’ya giderek İnce’yi bulur: “Celal İnce şarapçı oldu: Bir zamanlar Türkiye’nin tango ve caz kralıydı” başlığı atılarak röportajı sayfalara taşınır. İnce, Türkiye’yi çok özlediğini, temelli dönmek istediğini, müzikten kopmadığını hatta 25 yeni şarkı daha yaptığını ve bir plak çıkarmak istediğini dile getirir. 

Günümüzde hakkında hiçbir haber yok ama Türkiye’ye gönderdiği 2018’deki o son mesajı hâlâ kulaklarımızda: 

“İnsanların beni unutmasını istemiyorum”.

Kaynakça

* Gökhan Akçura - İstanbul Twist, Everest Yayınları, 2006. Açık Radyo, Sadanüvis 15.06.2019

İlgili Konular: #ABD