Ekrandan zihne uzanan yeni bir yol

Ekrandan zihne uzanan yeni bir yol

10.08.2025 12:57:00
Güncellenme:
Ömür Tanyel
Takip Et:
Ekrandan zihne uzanan yeni bir yol

Pandemide yaygınlaşan çevrimiçi terapi seansları giderek yüzyüze terapiden daha çok tercih edilir duruma geliyor.

Psikiyatrinin ve klinik psikolojinin temel noktalarından olan yüz yüze görüşmeye dayalı analiz, çözümleme ve tedavi seansları yani psikoterapi, 18. yüzyılda başlayan Sanayi Devrimi’nden itibaren bilinirliğini artırmıştır. Klasik olarak bir muayene odası içinde yumuşak tonlarda bir halı, karşılıklı iki koltuk ve bir kutu mendil ile betimlenirdi. Sessizliği yalnızca duvar saatinin sesi ve danışanın zaman zaman boğazını temizlemesi bozardı. Bugünse terapötik süreç, çoğu zaman bir dizüstü ekranının soğuk ışığında ve dijital sessizlik içinde sürüyor. Psikoterapi artık ekranlar arasında bir yolculuk. Peki, bu yeni yol güvenli mi, etkili mi, insanca mı?

Ülkemizde de pek çok merkezin vaat ettiği çevrimiçi psikolojik danışmanlık ve psikoterapi, Covid19 pandemisi döneminde artan bilinirliğiyle sıkça irdelenir oldu. Geçen günlerde yayımlanan kapsamlı bir araştırmaya göre çevrimiçi terapiler, geleneksel yüz yüze seanslar kadar etkili gözükmekte. Yeni yayımlanan ve binlerce danışan üzerinde yapılan bu çalışma, depresyon ve anksiyete bozukluklarında çevrimiçi terapinin en az yüz yüze terapi kadar işe yaradığını ortaya koydu. Ancak konu yalnızca etki gücüyle sınırlı değil. Aynı zamanda erişilebilirlik, süreklilik ve mahremiyet gibi alanlarda çevrim içi terapinin sunduğu olanaklar, yeni bir dönüşümü işaret ediyor.

TEDAVİYE KATILIM ARTIYOR

Özellikle anksiyete gibi içe dönük bozukluklarda bireyin, kendi alanından çıkmadan terapiye ulaşabilmesi tedaviye katılımı artırıyor. Bazı öngörülere göre dijital terapiler sayesinde psikolojik destek alan kişi sayısı iki katına çıkabilir. Bunun, toplum sağlığı açısından devrim niteliğinde bir gelişme olduğu açık.

Ancak bu yeni dünyanın da kendi karanlık köşeleri var. Bunlar arasında bağlantı sorunları, teknik aksaklıklar, yüz yüze etkileşimin getirdiği bedensel ipuçlarının kaybı gibi durumlar bulunuyor. Elbette en önemlisi, yalnızlık hissiyatının sürmesi. Çünkü terapi bazen bir başka insanın fiziksel varlığıyla mümkün olur.

TÜRKİYE’DE DE ARTIYOR

Bu ikilem Türkiye'de de yankı buldu. Ülkemizde yapılan 2023 tarihli bir çalışma, çevrimiçi terapilerin özellikle pandemi sonrası dönemde giderek daha fazla tercih edildiğini ve genç kuşakların bu yöntemi benimsediğini gösteriyor. Yani bizde de ekran başı bir iç dökme kültürü gelişiyor.

Ancak unutmamak gerekir ki terapi sadece sözcüklerden ibaret değildir. Terapist ile danışan arasındaki ilişki, “iyileştirici bir ayna” gibidir. Ekran bu aynayı bozar mı yoksa yeni bir yansıma biçimi mi yaratır? Belki de asıl soru, ruhun iyileşmeye ne kadar açık olduğudur.

Çevrimiçi terapinin tam anlamıyla müptelası olan bir arkadaşıma, en çok neyini beğendiğini sorduğumda şöyle demişti: “Ekrandan konuşunca sanki daha kolay açılıyorum.” Belki de ekran, bazılarımız için bir maske değil bir pencere. İnsanı kendisine biraz daha yaklaştıran dijital bir köprü.

Öte yandan çevrimiçi terapinin herkese uygun olmayacağı da açık. O yüzden buradaki seçim yine terapist ve kişi arasındaki görüşme sonrası belirlenmelidir. Terapiyi alacak kişinin buna hazır olması yetmeyeceği gibi terapistin de bu alanda deneyimli ve istekli olmasının önemli olduğu göz önünde tutulmalıdır.

Böylece, Freud’un divanından Zoom ekranına uzanan bu uzun yol, ruh sağlığının yeni rotalarını çiziyor. Eski yöntemlerle yeni dünyalar kurmak zorunda değiliz. Belki de ihtiyacımız olan tek şey, doğru kişiyle doğru ekranda buluşmak.

KAYNAKÇA

- Oktay S.: Çevrimiçi psikoterapi yöntemlerinin farklı gruplar (yetişkin, çocuk, ergen ve aile) temelinde incelenmesi. KPD 2021;5(3):304-322

- Lenhard F.: COVID-19 pandemisi öncesinde ve sırasında uzaktan ruh sağlığı hizmeti: Rutin sonuç ölçümleri kullanılarak yapılan retrospektif gözlemsel bir çalışma. Journal of Psychiatric Research, Cilt 189, Eylül 2025, Sayfa 26-32

İlgili Konular: #ekran #Terapi