İlhamını bu topraklardan alıyor: Zeynep Tosun

Kendi markasıyla 14 yıldır Türkiye ve dünyadan çok sayıda ünlü ismi giydiren Zeynep Tosun tasarımlarının sırrını anlattı.

İlhamını bu topraklardan alıyor: Zeynep Tosun
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.01.2022 - 13:00

2008 yılında kurduğu kendi ismini taşıyan markasıyla moda sektöründe kendine saygıdeğer bir yer edinen Zeynep Tosun’la üretim ve yaratıcılık üzerine konuştuk. Her yaratıcı insan gibi kendi köklerinden esinlendiğini söyleyen Türk motfilerini ve Anadolu’nun kültürel mirasını sonuna kadar shaiplenen bir anlayışla üretiyor.

Modanın geleceği ve sürdürülebilirlik meselesi hakkında da sorular yönelttiğimiz Tosun’la keyifli bir söyleşi yaptık.

Zeynep Tosun, 28 yaşındaki markasını yeni kuran Zeynep’e bugünkü tecrübeleriyle neler söylemek ister?

Düşünüyorum da o zamanlar o kadar dert ettiğim şeyleri bugün nerdeyse hatırlamıyorum bile, hepsi o kadar geçiciymiş ki… Fakat o yaşlarda, o dertlerin içinden geçerken hiç öyle gelmiyordu. Her şey mükemmel olsun istiyordum, bu uğurda kendimi çok paraladım. Ama diğer taraftan da o problemleri bu kadar taktığım için markam ve ben bu noktaya geldik. Bugünün tecrübeleriyle “İyi ki öyle yaşamışsın o günlerde Zeynep” diyorum. Beni ben yapan şeyler o zamanlarda saklı, ama yine de verebileceğim en iyi tavsiye kesinlikle "akışa bırak" olurdu.



Tasarımlarınızın kendi köklerine bağlı, Türk kültür ve motiflerine çağdaş ve yenilikçi bir yorum getiren bir ruha sahip olduğunu söylesek doğru olur mu?

Evet çok doğru olur çünkü her tasarımcının geldiği topraklardan ilham alması ve oraya bir yenilik katması taraftarıyım. Bu benim kültürüm. Türk motiflerini, Anadolu el sanatlarını çok seviyorum ve markamı ilk kurduğumdan beri tasarımlarımda kullanıyorum. Ülkemiz ilk büyük medeniyetlerin beşiği dediğimiz, çok değerli bir coğrafyaya ve kültüre sahip. Ben bir tasarımcı olarak bunlardan yararlanmazsam olur mu? Ben Türk topraklarını, kültürünü, köyleri, halkını ve o köylerde yaşayan kadınları çok seviyorum, onlarla üretimlerimizi yaparken vakit geçirmekten çok mutlu oluyorum. Kendi tasarımlarımda da tüm bu kültürü günümüz dünyası ile bir araya getiriyorum.

Her şeyin erişilebilir ve taklit kültürünün yaygın olduğu bir çağdayız. Özgün tasarımlar üretmek için formülünüz nedir?

Şimdi, evet her şey erişilebilir ve neredeyse her şeyin taklidi var ama bu diğer taraftan da beni daha da düşünülmemiş tasarım yapmaya zorluyor. Ben de onları aşmak için devamlı kafa yoruyorum, karakter olarak da yeni bir şey üretmeden duramayan bir insanım.  Koleksiyonlarımızda hızlı satışa yönelik ürettiğimiz, trendleri takip eden ürünler de var. Onları da kendi imzamız, kendi yorumumuzu katarak tasarlıyoruz. Özgünlük dediğimiz şey aslında bir yerden, bir fikirden ilham alma, esinlenme ve üzerine kendinizden bir şey eklemeyle ilgili. Dünyada trendler böyle ilerliyor, bir girdap gibi… Yeni bir mimari akım, yeni bir mutfak gelişiyor, yeni konseptler ortaya çıkıyor ve hepimiz birbirimizden etkilenerek yaratıyoruz. Ben daima yapılmamışı üretmeye çalışarak marka çizgimi koruyorum, asıl önemli olan bu.



Yeni bir koleksiyonun kamera arkasında neler var?

Yani o kadar çok şey dönüyor ki kamera arkasında, mesela biz bir tasarımcının koleksiyonunun en son halinde ne görüyoruz, 2-3 dakikalık bir tanıtım videosu ya da 10 dakikalık bir defile. Halbuki o kısacık tanıtımın arkasında kaç aylık bir çalışma var. İzlediğimiz filmler, yaptığımız seyahatler, esinlendiğimiz şeyler…Onlar bunlar hepsi karışıyor, dev bir çorba gibi düşün, sonra hepsi süzgeçten geçiyor ve bir koleksiyona dönüşüyor. Çok engebeli bir yol aslında kamera arkası. Bu nedenle insanların da bu kadar emeği değerlendirirken  saygılı olması lazım. "Beğenmedim, hoşuma gitmiyor" demekte herkes serbest, ama hiç bir emeğe kırıcı yaklaşmamak lazım.

Sürdürülebilirlik sizin için ne ifade ediyor?

Sürdürülebilirlik son zamanlarda “organik” kadar sömürülen bir kelime oldu. Şimdi herkes sürdürülebilirlikle alakalı bir şey yapıyor fakat neyi neresinden ne şekilde tutuyor, ancak işi çok iyi bilen insanlar bu pazarlama stratejilerini anlayabiliyor. Asıl sürdürülebilirlik, kullandığımız kumaşlardan tutun da tasarladığımız ürünün üretim şekline, üretim fiyatlarınıza ve ödeme şekillerinize, paketlemenize, lojistiğinize kadar her şeyin sürdürülebilir olmasını kapsıyor. Çin’de bir skandal çıkmıştı mesela, bir fabrikada pet şişe üretiyorlar, yan fabrikasında bu kullanılmamış pet şişelerden iplik ve kumaş üretiyorlar, buna da dönüştürülmüş diyorlardı… Bunlar çok çelişkili durumlar. Marka olarak daha çok doğal içerikli kumaşlar kullanmaya özen gösteriyoruz. Ofisimizde tamamen geri dönüşüm yapılıyor. Birleşmiş Milletler ile bu tip konular üzerinde çalıştığımız projelerimiz var.



Bir dijital sanatçı ve Zeynep Tosun işbirliğini aynı karede görebilir miyiz ilerleyen günlerde?

Kesinlikle dijital bir sanatçı ile kendi tasarımlarımı bir arada görmek isterim ama böyle bir çalışma yapıldığında da çok iyi bir proje olması lazım. Ben, “metaverse"e çok inanan bir insanım ve gelecek de bu alana doğru ilerliyor. Şu anda bizim de fikir aşamasında olup, üzerinde çalıştığımız projeler var.

Ne kadar çok sosyal sorumluluk projesi yapılsa, farkındalık yaratılmaya çalışılsa da kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin ardı arkası kesilmiyor. Nasıl son bulacak?

Bu çok önemli bir soru. Üretimlerimizde 2011 yılından itibaren çok daha fazla kadınla çalışmaya başladım. Baktım ki kadınlar çalışıp eve para götürdükçe, evde saygı artıyor ve güçleniyorlar. Kadınlar para kazansınlar ki eşlerine "dur" diyebilsinler, gerektiğinde düşünmeden çekip gidebilsinler. Bir taraftan bu konuda en büyük görev hükumete düşüyor, şiddet ve cinayetleri önleyecek, caydırıcı yeni yasaların çıkarılması gerekiyor. Oysa ki bizde İstanbul sözleşmesi iptal edildi. Aile bakanlığının çok detaylı çalışması gerekiyor.

LADY GAGA’YI 4 AY BEKLETTİ

Bugüne değin moda sektöründe yaşadığınız en komik ve çılgın hikaye neydi?

Ya şimdi o kadar çok hikaye var ki hangisini anlatayım? Moda sektörünün kendisi zaten bence trajikomik ve çılgın bir sektör. Ama komik bir Lady Gaga hikayemiz var onu anlatabilirim. Bana 3-4 ay, “Lady Gaga’ya Zeynep Tosun tasarımı giydirmek istiyoruz” diye mail gönderdiler. Ben de hiç inanmadım… Aman yalan dolan bunlar herkes de kendini Lady Gaga’nın stylist’i sanıyor diye cevap bile vermedim… Çok saçma. Doğum günü partimde ofiste arkadaşlarımın yanındayım…Bir mail daha geldi, arkadaşlarım "delirdin herhâlde" diye cevaplatırdılar, sonra anladık ki gerçekmiş. Aylarca peşimde koştular resmen, marka olurken yaptığımız garip hareketler. (Gülüyor)

CESUR VE EKLEKTİK

Zeynep Tosun markasını giyen kadını tanımlamanızı istesek….

Çok cesur, enteresan şeylerden hoşlanan, eklektik giyinen bir kadın olarak düşünüyorum. Kültürlere merakı olan ve üzerinde bir değer taşımayı seven bir kadın… Ürünlerimizin yüzde 90'ında el emeği var. Bu yüzden yüksek adet seri üretimlere pek uygun değil. Her bir tasarımın kendine özel bir hikayesi var. Benim markamı giyen kadının en belirgin özelliği de bu hikayeye ortak olması olabilir.

Söyleşi: Merve Ertütüncü


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler