‘İlk virajda kaza yapmıştım’

‘İlk virajda kaza yapmıştım’

20.07.2025 11:00:00
Güncellenme:
‘İlk virajda kaza yapmıştım’

Altı yaşında ilk virajda kaza yaptı ama vazgeçmedi. Ali Türkkan, azmi, yeteneği ve ekip çalışmasıyla JWRC’de yarış kazanan ilk Türk pilot oldu.

Türk motor sporlarında geçtiğimiz günlerde çok önemli bir başarıya tanık olduk. Castrol Ford Team Türkiye adına yarışan Ali Türkkan, co-pilotu Oytun Albayrak ile FIA Gençler Dünya Ralli Şampiyonası’nda (JWRC) Akropol Rallisi’nde zafer elde etti. JWRC'de yarış kazanan ilk Türk pilot olarak tarihe geçen Türkkan ile ilk dirkesiyon başına oturduğu günden bugüne uzanan bir sohbet yaptık.

– Ralli sporuna olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı? İlk direksiyona oturduğunuz anı hatırlıyor musunuz?

Otomobillere ve motosikletlere küçük yaşlardan itibaren doğal bir ilgim varmış. İlk merhaba, Hezarfen Havaalanı’ndaki bir motosiklet parkurunda oldu. Dört yaşındayken orada motosiklete binerek motor sporlarıyla ilk bağımı kurmuşum. Direksiyonla tanışmam ise beş yaşımda, karting ile gerçekleşti. Bu ilgi zamanla, ailemin de yönlendirmesiyle karting üzerine şekillendi. Altı yaşında da ilk Türkiye Şampiyonası startımı almış oldum.

– Ailenizin veya yakın çevrenizin bu yolculukta nasıl bir etkisi oldu? Babanız da yarışçıydı, değil mi?

Evet, babamın yarış pilotu olması büyük bir avantajdı. Onun deneyimleri sayesinde spora erken yaşta başlama şansı buldum ama bu işi kendi başıma sürdürebilecek noktaya gelmem zamanla mümkün oldu. Babam bana bir kapı araladı ama o kapıdan yürüyüp sonuna kadar gitmek bana kaldı. Elbette her zaman destek oldular. Altı yaşında, ilk virajda kaza yapmıştım, o gün kariyerim bitebilirdi. Ancak hem annem hem babam sporcu kökenli oldukları için bu durumu doğal karşıladılar, devam etmemi teşvik ettiler.

– JWRC’ye uzanan yolculuğunuz hangi aşamalardan geçti? Hiç “başaramayacağım” duygusuyla karşılaştınız mı?

JWRC yolculuğu, pistten ralliye geçmemle başladı ama öncesi de var tabii. 2016’da Türkiye Karting Dayanıklılık Serisi’nde yarışırken aynı yıl Dünya Ralli Kros Şampiyonası’nda start alma fırsatı yakaladım. O yarışta Türkiye’yi uluslararası düzeyde temsil etmem, 2017’de düzenlenen Şampiyonlar Şampiyonası’na henüz bir şampiyonluğum olmamasına karşın katılmamı sağladı. Orada, Türkiye şampiyonu olmuş pilotlar arasından iki en iyi zaman derecesiyle yarı finale çıktım. Bu, kariyerimin kırılma noktalarından biri oldu. Sonrasında, 17 yaşımda ilk profesyonel sözleşmemi imzaladım. Henüz ehliyetim bile yoktu! İlk sezonumda hem Türkiye Pist Şampiyonu hem de V1 Challenge Şampiyonu olarak çifte zafer elde ettim. Ertesi yıl, GT4 Avrupa Şampiyonası’nda çok başarılı bir sezon geçirdim. 2019 başında, beş kez Türkiye Ralli Şampiyonu Yağız Avcı’dan ralliye dair bir davet aldım. Onunla çalışmak heyecan vericiydi. 

- Castrol Ford ile yollarınız nasıl kesişti?

Ralli gibi sporlarda hedeflere ulaşmak için güçlü bir takım şart. Özellikle otomobil sporlarında başarı, deneyimli bir ekip ve güçlü sponsorlar gerektiriyor. Tam da bu noktada, Türkiye’nin en köklü takımı olan Castrol Ford Team Türkiye devreye girdi. Hedeflerimiz ortaktı. 2019’dan bu yana aynı çatı altında Avrupa Kupası, Balkan Şampiyonluğu, Türkiye Ralli Şampiyonluğu, JWRC Dünya üçüncülüğü gibi pek çok başarıya birlikte imza attık. Bu yıl da en büyük hedefimiz olan Dünya Şampiyonluğu için emin adımlarla ilerliyoruz. Geçtiğimiz hafta, şampiyonanın en zorlu etaplarından Akropol Rallisi’ni kazanarak Türkiye otomobil sporları tarihine adımızı yazdırdık. Bu, büyük hedefimiz yolunda atılmış çok güçlü bir adımdı.

TARİHİ ZAFER



– Evet, Akropol Rallisi’ni JWRC ve WRC3 klasmanlarında birinci olarak tamamladınız. Bu zaferle JWRC tarihinde yarış kazanan ilk Türk pilot oldunuz. Neler hissettiniz?

Akropol Rallisi, Dünya Şampiyonası takvimindeki en zorlu yarışlardan. Böylesine zorlu bir parkuru kazanmak diğer zaferlere göre çok daha anlamlı. Üstelik bu, uzun zamandır çok yaklaştığımız ama bir türlü elde edemediğimiz bir zaferdi. Hem kendi adımıza hem de Türk motor sporları tarihi adına unutulmaz bir an oldu. Belki ileride Finlandiya veya Orta Avrupa rallilerini de kazanabiliriz ama Yunanistan’ın yeri hep farklı kalacak.

 

HER YARIŞ YENİ BİR MACERA



– Ralli, özel pistlerde koşulmaması bakımından diğer motor sporlarından ayrılıyor. Bu branşın ruhunu nasıl tarif edersiniz?

Kesinlikle. Ralli, doğanın içinde, gerçek yollar üzerinde yarışılan bir spor. Önceden bilinmeyen zeminlerde, sürekli değişen doğa koşullarında mücadele ediyorsunuz. Her etap farklı, her yarış yeni bir macera. Rallinin büyüsü de tam olarak bu bilinmezlikte yatıyor. Her etapta yeniden doğan bir mücadele var.

 

SÜRDÜRÜLEBİLİR SİSTEM ŞART

– Türkiye'de motor sporları köklü bir geçmişe sahip ama henüz bir ekol oluştuğunu söyleyemeyiz. Sizce eksik olan nedir?

Bu spor, özel ekipmanlar gerektiren bir branş. Otomobilden lastiğe, giydiğiniz tuluma kadar her şey özel kurallarla hazırlanmalı. Bu da ciddi maliyetler demek. Profesyonel bir kariyer için güçlü sponsorlara gereksinim var. Türkiye’de futbol gibi büyük bir ekonomi bu sporun arkasında olmadığı için motor sporlarında kariyer yapmak kolay değil. Bu yüzden altyapı yatırımları ve sürdürülebilir sistemlerin kurulması çok önemli. Ben bu konuda çok şanslıyım. Castrol ve Ford’un, 100 yılı aşkın küresel işbirliğini Türkiye’de 20 yılı aşkın süredir sürdüren Castrol Ford Team Türkiye sayesinde hayallerimize ulaşabiliyoruz.

 

STRATEJİ VE SABIR

– Ralli sporunda en çok hangi yönünüzü geliştirmek zorunda kaldınız? Cesaret mi, strateji mi, teknik mi?


Hepsinden biraz var ama sanırım en çok strateji ve sabır üzerinde çalıştım. Ralli, uzun süreye yayılan bir maraton gibi. Sadece hızlı olmak yetmiyor; her etapta doğru kararları doğru zamanda vermek gerekiyor.