Bilim
temelli yanıtlar için varoluşumuzun kritik dönemeçlerini “kadın-merkezli” bir
bakış açısıyla anlatan Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi antropoloji
bölümünün duayen hocası Prof. Dr. Metin Özbek’e kulak veriyoruz. Kadının
uygarlığa katkılarına odaklanan efsanevi kitabının adı: “Sapiens’ten Önce İnsan
Vardı”. Kahramanlarının hepsi kadın:
- 3.3
milyon yıllık iskeleti Etiyopya'da bir göl yatağında bulunan Lucy Hanım
- 1.8
milyon yıl önce alet yapan Habilis Ana
- 800 bin
yıl önce Filistin'de ateş yakan Erektus Ana
- 125 bin
yıl önce ölüsünü gömen, ateş ve av teknikleriyle beslenme alışkanlıklarını
değiştiren Neandertal Ana
- 100 bin
yıl önce terzilik yapan, ok ve mızrak kullanan, mağara resimlerinin ve bereket
tanrıçalarının esin kaynağı Sapiens Ana...
Kimdi bu
kadınlar? Nelerin mücadelesini verdiler? Neyi, nasıl çözdüler? Ne yediler, ne
içtiler? Ne tür ilişki ağları içerisine girdiler? Topluluklarını nasıl
yönlendirdiler? Sezgilerini nereye kadar dinlediler? Bilgelikleriyle nasıl
güven telkin ettiler?
Hikâyenin
özeti şu: Uzak atalarımız olan “insansı”lar, ilk kez 7 milyon yıl önce Doğu
Afrika’da zuhur eylemişlerdi. Tıpkı kuzenleri şempanzeler gibi kâh yerde, kâh
ağaç tepelerinde mutlu mesut yaşayıp gidiyorlardı. Derken yaklaşık 3 milyon yıl
kadar önce muazzam bir kuraklık baş gösterdi. Çevredeki tüm ağaçlar, otlar,
yeşillikler sıcaktan kavrulmaktaydı. Eskiden kolayca topladıkları bitki, meyve
ve yumrulardan eser yoktu. Ağaçlar kuruyunca, tutunacak dalları da kalmadı. Su
kaynakları buharlaşıyor, henüz kurumamış göllerin çevresinde ise vahşi
hayvanlar cirit atıyordu. Kelle koltukta suya inmek, etçillere yem olmadan
beslenebilmek sıcaklık, kuraklık, açlık ve kıtlık enselerindeyken yaşama
tutunabilmek hiç kolay değildi.
Hâl böyle
olunca, tası tarağı toplayıp yollara düştüler. Daha yaşanası bir hayat umuduyla
Çad, Etiyopya, Tanzanya, Kenya derken Afrika’nın dört bir yanına dağıldılar.
Farklı topraklarda, farklı anatomiler, huylar ve varoluş stratejileri
geliştirdiler. Zamanla kimi topluluklar hepten yok olup gitti, kimileri ise her
türlü zorluğa karşın ayakta kalmasını bildi. İşte bugün “insan” olarak
varlığımızı, kâh çöl sıcakları, kâh buzul çağlarına göğüs gererek soyunu yok
olmaktan kurtarabilmiş nesillere borçluyuz. Onlar bizim isimsiz
kahramanlarımız. Her biri kendince insanlığın evrimine bir şeyler katıp,
sıraları gelince bu dünyadan göçüp gittiler.
İşte ilk
kez, mücadelelerle dolu bu insanlık tarihini kadınların gözünden gören, duyan,
duyumsayan ve anlatan bir kitap yazıldı memlekette. Öz Türkçe, çeviri değil.
“Bizi bize anlatan” yine “bizden” bir akademisyen.
Anadolu’nun
bağrından, Kızılırmak kavsi içerisindeki Çorum’dan kopup dünyayı fethetmiş bir
hoca Metin Özbek. İnsanlığın evrimi gibi çetrefil bir konuyu sanki arkadaşıyla
konuşur gibi hiç yormadan, üzmeden, sıkmadan anlatıyor. Sular seller gibi
akıyor kitap. Soluksuz okuyorsunuz. Her satırı, bir ömür vakfettiği bilimin
imbiğinden süzülmüş belli ki. Üstelik de, büyük bir zarafetle “Annelerimize”
ithaf etmiş kitabını Metin Hoca. Hararetle tavsiye.
Kaynakça
- Prof.
Dr. Metin Özbek, “Sapiens’ten Önce İnsan Vardı”. İmge Kitabevi. 2018