K-Pop’ta yalnız olmak: Lisa’nın ‘günahı’ ne?

K-Pop’ta yalnız olmak: Lisa’nın ‘günahı’ ne?

8.06.2025 11:24:00
Güncellenme:
K-Pop’ta yalnız olmak: Lisa’nın ‘günahı’ ne?

BLACKPINK üyesi Lisa’nın solo kariyeri, sırf müzikte değil, Doğu Asya’nın kolektif kültür kodlarında da bir kırılmayı işaret ediyor. Uzakdoğu’nun sadakat merkezli idol sisteminde bireysellik hâlâ bir sapma mı? Gelin birlikte inceleyelim.

Dünya üzerinde milyonlarca hayranı olan K-Pop yıldızları, doğal olarak toplumsal ve kültürel anlamda oldukça etkili figürlerdir. BLACKPINK’in üyelerinden Lisa da bu yıldızlardan biri. Bir süre önce “White Lotus” dizisinin Asya edisyonunda rol alarak K-Pop hayranlarının ötesinde geniş bir izleyici kitlesinin de ilgisini çekti. O, 106 milyonu aşkın takipçiye sahip Instagram hesabıyla, muhtemelen şu anda dünyanın en çok tanınan isimlerinden biri.

Gucci ve Celine gibi dev markaların elçiliğini üstlenen, BLACKPINK ile dünya turnelerinde milyonlara sahne alan Lisa, bu yıl ilk solo albümü “Alter Ego” ile bambaşka bir yola girdi. Ancak bu yolculuğun hemen başında, önünde kimsenin göremediği görünmez bir duvar belirdi: Asya’nın köklü kolektif kültürüyle K-Pop endüstrisinin, topluluğa sadakati her şeyin önünde tutan yapısı.
Albümün tanıtım sürecinde aldığı eleştiriler, yalnızca müzikal değil “yalnız olma hakkı”na ilişkin tartışmaları da beraberinde getirdi. Lisa sahnede tek başına durduğunda, alkış kadar yargı da topluyordu. Çünkü K-Pop’ta solo olmak yalnızca bir müzik tercihi değil aynı zamanda kültürel bir sapma gibi algılanabiliyor.

YALNIZLIK GÜNAHI

K-Pop endüstrisi, yalnızlığa karşı kurulmuş bir düzen. İdol toplulukları müzikte birlikte duygusal olarak da yatırım yapılan kolektif yapılar. Her üye, topluluğun ruhunu oluşturan bir parçayken solo kariyer bu yapının hem içten hem de dışarıdan sarsılması gibi algılanabiliyor.

Bu yapı, Hollywood’un birey temelli yıldız sistemine ya da MTV kuşağının ikon kültürüne tamamen zıt. Batı’da bir sanatçının topluluktan ayrılarak solo kariyer yapması genellikle kişisel büyümenin ve başarının göstergesi sayılırken K-Pop’ta bu adım topluluğun bütünlüğünü bozduğu, kolektif bağlılığı zedelediği gerekçesiyle eleştiri alabiliyor.

Hayranlar için bu adım, “birlik ruhuna ihanet” anlamına gelebiliyor. Şirketler ise solo projeleri, topluluğun içindeki ticari dengeleri tehdit eden birer risk olarak görüyor. Yani bir üyenin aşırı ünlenmesi, diğerlerini gölgede bırakabilir ve “denge kültürü”nü sarsabilir.

Lisa gibi küresel ölçekte tanınan bir idol bile sistemin dışına attığı her adımda “fazla bireyselleşmek” veya “uyumsuzluk” gibi suçlamalarla karşı karşıya kalabiliyor. Solo olmak, sahnede yalnız kalmaktan fazlası, bir aidiyet sisteminden kopmak ve kolektif kimliği aşmayı göze almak anlamına geliyor. Bu da K-Pop’un kolektif “ahlakı”na ters düşüyor.

Lisa’nın solo kariyeri, Uzakdoğu’daki kolektif kültürün bireye biçtiği sınırları da gözler önüne seriyor. 2024’te yayımlanan ve kendi prodüksiyon ekibiyle hazırladığı albümü, görsel dünyası ve koreografileri nedeniyle Güney Kore’de birçok çevre tarafından “fazla Batılı”, “aşırı serbest” ve “grup değerlerinden uzak” olarak değerlendirildi. Promosyon sürecinde BLACKPINK’in adının öne çıkarılmaması da aidiyet eksikliği olarak yorumlandı.

Hayran forumlarında “Neden Lisa bu kadar öne çıkarılıyor?”, “Grubu unuttu mu?” gibi yorumlar yükseldi. Reddit’te bu konuya ilişkin açılan, “Bir K-Pop idolünden Batılı solo yıldıza dönüşmenin zorlukları” başlıklı gönderi binlerce beğeni aldı. Albüm kliplerindeki bazı sahneler, kimi medya organları tarafından “Aile değerlerine uygun değil” şeklinde hedef gösterildi.
Uzakdoğu kültürlerinde -özellikle Konfüçyüsçü etkilerin hâlâ güçlü olduğu Güney Kore’de- topluluk uyumu ve hiyerarşi, bireysellikten önce gelir. Sadakat, başarıdan daha büyük bir değerdir. Lisa’nın sahip olduğu küresel şöhret bile bu sadakat sınavını geçmekte yetersiz kalabiliyor.

SEKTÖRÜN ÇATLAĞI

K-Pop yıldızlarının pırıltılı sahne ışıklarının ardında, genellikle küçük yaşlardan başlayan uzun ve zorlu bir süreç yatar. Birçok idol, daha ergenlik çağına gelmeden ailelerinden uzakta yaşamak, günün büyük kısmını dans ve vokal kamplarında geçirmek zorunda kalır. Bu süreçten yalnızca birkaç kişi çıkabilir, geri kalanı sessizce sistem dışına atılır. Dolayısıyla “idol” olmak başlı başına bir zafer sayılıyor ama bu zaferin sahibi yine sistemin ta kendisi oluyor.

Topluluk içindeki her birey aslında kolektif bir vitrinin parçası. Stil, sözler, sosyal medya paylaşımları bile ajans kontrolünde. Yalnız atılan bir adım, tüm vitrinin dengesini bozabilir. Bu yüzden birçok sanatçı, bireysel olarak üretmek istese bile ajans politikaları, kontrat kısıtlamaları veya hayran tepkileri nedeniyle sessiz kalmayı tercih ediyor.

Solo kariyer, bu dünyada özgürlükten çok yalnızlık anlamına gelebiliyor. Lisa, Jennie, Baekhyun, J-Hope, Taemin veya IU gibi yıldızların tek başlarına sahneye çıktıklarında aldıkları eleştiriler, karşılaştıkları kıyaslamalar ve kimi zaman maruz kaldıkları linç dalgaları yalnızca bireyin değil tüm endüstrinin ne kadar kırılgan olduğunu da gösteriyor.

Tüm bu yaşananlar, sektörel anlamda da bir yeniden yapılanma gereksinimini gündeme getiriyor. Ajanslar yıllarca “topluluk üzerinden marka yaratma” modeline yatırım yaptı. Şimdi ise bireysel ifade alanı talep eden sanatçılarla, küresel müzik pazarının solo yıldız odaklı yapısı arasında sıkışan bir sistem var. Bu çatışma, hem ajans politikalarının hem de hayran kültürünün geleceğini belirleyecek.

‘NUNCHI’ BECERİSİ

K-Pop’un grup merkezli yapısı bir tesadüf değil. Doğu Asya toplumlarının köklerine işlemiş kolektivist değerlerin müzikal bir yansıması. Güney Kore’de bireysel öne çıkışlar değil uyum ve bütünün estetiği yüceltiliyor. “Nunchi” yani başkalarının duygularını sezme ve buna göre davranma becerisi, sosyal ilişkilerdeki hassas dengeleri açıklayan temel bir kavram. Bu zeminde grubun içinde fazla parlamak riskli; kendi yoluna gitmekse nankörlük olarak algılanabiliyor

Topluluğun selameti uğruna gölgede kalmayı kabullenen bir anlayışta, öne çıkmak çizgiyi aşmak anlamına geliyor. Çünkü başarı, hâlâ bireysel değil, kolektif olarak kabul edildiğinde anlamlı bulunuyor.

K-Pop’un bu kolektif yapısı ile Batı’nın birey odaklı yıldız sistemi çarpıştığında ortaya çıkan çatlaklar yalnızca yıldızları değil, hayranları da içine alıyor.

İlgili Konular: #K-Pop