‘Kendimi dinledim’
Şeşen’lerin müzikteki en genç temsilcisi Dilhan Şeşen ilk albümüyle karşınızda.
Dilhan Şeşen birkaç yıldır Türkiye’nin bağımsız müzik sahnesinin en dikkat çeken isimlerinden. İlk albümü “Kumdan İnşa Putlarla” genç yaşında demlenmeyi başarmış bir vokal ve müziğin tınılarını taşıyor. Ülkemiz müziğine damga vurmuş gruplardan Gündoğarken’in yaratıcılarından Burhan Şeşen’in kızı ve İlhan Şeşen’in de yeğeni olarak ne kadar güçlü bir müzikal birikime sahip olsa da kendini, kendi başarısıyla kanıtlayan bir isim olan Dilhan Şeşen’le Gülbaba Records etiketiyle çıkan albümünü konuştuk.
- Kumdan İnşa Putlarla albümünde bazı şarkılarda doğa teması dikkat çekiyor ve doğayla olan ilişkinizin, doğada duygularınızın karşılıklarını arıyor gibi bir haliniz var.
Albüm içerisinde doğa temasının öne çıktığının farkında değildim, teşekkür ederim Deniz. Düşününce kendi adıma şimdilik Ay Kuşlar ve Gök Mavi ile ilgili böyle bir durumu fark ettiğimi söyleyebilirim. Girdap içerisine çekilip o girdaptan kurtulmakla ilgili zorluklar çektiğim durumlarda genelde gündüz düşü görürmüşçesine çiçek tomurcuklarına, gökyüzüne, kuşlara bakakalırım. Bir nevi gerçeklikten kısa süreli tatlı kopuşlar. Kalbi yoran koşuşturmacaları ‘'Gök mavi’’ diye, ‘’Ay kuşlar ne de güzel uçuyorlar!’’ diye sonlandırmamın başka bir açıklaması yok sanırım.
- Geçtiğimiz iki üç sene boyunca vokal tekniğinizde büyük bir gelişim ve değişim olduğunu söyleyebilirim. Bu da albüme yönelik çok yoğun bir çalışma döneminden geçtiğinizi düşündürüyor.
Teşekkür ederim, buna ben de katılıyorum. Teknik çalışmaktan ziyade uzun süre kendimi dinledim, sesimi dinledim, ‘’Kadın olduğum için herhalde illa tize çıkmam lazım’’ algımı kırdım. Sonra da genişlettim, tınımı buldum, derdimi dinledim, derdimin kendini nasıl dile dökmek istediğine kulak kesildim, gibi gibi... Başta kendime vakit verdim, 19-20 yaşında oturtulması zor bi bilinç olduğunu söyleyebilirim.
- Onca Şeye Koş şarkısı başta olmak üzere birçok şarkıda dünyada da takipçisi çok olan dream-pop yaklaşımı var. Siz kendinizi bu müzikal tarzla eşleştiriyor musunuz? uluslararası bir ses standardı yakalamak için bir çabanız oldu mu?
Kendimi bir müzikal tarz ile eşleştirmek istemiyorum yani işin o kısmı ile ben haşır neşir olmak istemiyorum açıkçası. Uluslararası bir ses tasarımı standartı yakalamak istediğimizi söyleyebilirim genel olarak. İnsan gönlüne göre coşarken hareketlerini belli bi kalıp içerisinde tutmak veya tanımlamak pek istemiyor.
- Şarkıların ritimleri genel olarak inişli çıkışlı ve ses ritim dengesinde farklı arayışlar göze çarpıyor. Cesur bir yaklaşım ama dinleyici açısından albümün "catchy" havasını zedeleyeceğinden endişelenmediniz mi?
Yok yahu. Bu, şu an benim endişe edeceğim bir şey olamaz ki. Yani hep ‘’catchy’’ parçalar yapan ve bunu sürdürmek isteyen bir insan olsaydım belki. Şu an ortada zedelenecek bir şey yok.
- Bu albüm için kendinizi yenilediniz mi? En iyi versiyonun ol diye son günlerde popüler olan bir söz var. Siz kendinizde neleri değiştirdiniz?
Ben yenilemeyi istemeden evren yakamdan ‘’Haydi çocuğum’’ diye tutup idrak edemediğim durumların, zamanların kapısının önüne koydu zaten. Kendimle anca bebek adımlarıyla ilerleyebildiğim bi süreçti. Olan zaten “iyi”dir, en iyisinden kasıt nedir bilemiyorum.
BABAMIN FAVORİSİ
- Albüm oldukça yenilikçi sesler içeriyor. Peki eski kuşak Şeşen'ler albümün bu tavrına nasıl yaklaştı? Genel olarak nasıl buldular albümü?
Farklı jenerasyondan insanlar eğer bu farklılığın kabulündeyse o zaman bu iletişimler, alışverişler gerçekten baldan da tatlı oluyor. İlgi ve alakalarından anladığım kadarıyla sevmiş görünüyorlar. Babamın favorisi albümün kapanış parçası “Aklımın Ortasında Bir Yuva” oldu.
KALBİMİN MAVİ KUŞLARI
- Sinema eğitimi aldınız ve Lila ismiyle kendi çalışmalarınızı da yapıyorsunuz. Bu alandaki hedefleriniz neler. Sinemada size hitap eden isimler kimler?
Keyif almayı hedefliyorum. Daha bugün üstüne düşündüm, son zamanlarda sessiz sağaltım yollarına pek başvurmuyorum dolayısıyla ufaktan gazım varmış gibi şişmiş hissediyorum. Yine bu işi de istikrarlı bir şekilde yapmayınca (elinden fotoğraf makinanı eksik edince) dilinin büyüsü kayboluyor. Onu aramaya koyulmalı. Josef Koudelka’nın fotoğraflarındaki siyah beyaz kullanımını ve onun getirdiği dramatik yapıyı çok beğenirim. Sinemada Jim Jarmusch ve David Lynch kalbimin mavi kuşlarıdır.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev