Borcu nasıl ödeyeceğiz?

Borcu nasıl ödeyeceğiz?

25.05.2025 11:30:00
Güncellenme:
Borcu nasıl ödeyeceğiz?

Biliyorum pek çoğunuzun yüreği ağrıdı. Nefes almakta zorlandınız belki benim gibi. Lozan yerine Sevr’i, 1924 Anayasası yerine 1921 Anayasası’nı düşleyenlerle dolu günler yaşıyoruz. İnsanlar hayal kurabilir. Sıkmayın canınızı. Aç tavukla buğday ilişkisidir çoğu hayal. Ben size bugün gerçeklerden söz edeceğim. Lozan’da kurulan masada konuşulan ama Türkün 100 yılını kuşatan tek bir sorunun öyküsünü anlatacağım. O öykü milletinin haklarını emperyalizme kurban etmeyenlerin öyküsü. Osmanlı borçları olacak konumuz. Çünkü bugün 25 Mayıs.

Osmanlı Devleti ilk dış borcunu Kırım Savaşı nedeniyle İngiltere ve Fransa’dan alır. Mali iflasını ilan ettiği 1875 yılına değin 15 dış borç alır. Paralar savaş giderlerine harcanır, bütçe açıklarını kapatılır, kağıt ve bakır paralar dolaşımdan kaldırılır, iç ve dış borç taksitleri ödenir. İhtişamdan da tasarruf etmez (Şeşen: 157). Abdülmecid’in gözbebeği Dolmabahçe sarayının maliyeti 5 milyon Osmanlı altın lirasıdır ve çoğu borçla ödenir (Ortaylı: 82). İçindeki kristal avizeler, mobilyalar padişahın Batılılığının yansımasıdır (Batur: 45-60). Yıldız Sarayı yetmez padişaha. 1877’de Malta, Çadır ve Şale köşkleri eklenir saraya. Maliye iflas etmişken, 93 Harbi günlerinde. Padişahlar, padişah anaları, eşleri, kardeşleri birbirleriyle yarışır, saraylarla, kasırlarla, yalılarla süslerler Boğaz’ı. Ava gidilecek yap bir saray, pikniğe çıkılacak yap bir köşk ama hepsi borç. Borcu da ödeyemez koca Osmanlı Devleti. Düyunu Umumiye böyle kurulur 1881’de. Osmanlı’nın Maliye Nezareti’nden daha örgütlüdür. Vergi toplar, önce alacaklılara dağıtır sonra memuruna kalırsa hazineye öder. Bu döngüye 42 yıl ardından son veren Lozan Antlaşması’dır. Emperyalizm nasıl hoşlansın şimdi?


Lozan’a gidecek heyete 14 maddeden oluşan yönerge verir TBMM. 10. madde “Düyunu Umumiye kalkacaktır” der. Borçlar ya Türkiye ve ondan ayrılan memleketler arasında üleşilecek ya onarım bedeli karşılığı Yunanlara devredilecektir. Olmazsa, 20 yıl ertelenecektir. Lozan’da Türk tezi kabul edilir. Osmanlı borçlarının Türkiye ile birlikte onun mirasına oturan 14 devlet arasında üleşilmesi kabul edilir. Üleştirmeyi Paris’teki Osmanlı Borçları Meclisi yapar. Türkiye’nin payına düşen miktar ve ödeme şekli 1928’de belirlenir. Türkiye, 1912 öncesi borçların yüzde 62.54’ünü, 1912 sonrası alınanlar için yüzde 73.59’unu ödemeyi kabul eder. Böylece 1854-1914 arasındaki 42 dış borç anlaşmasından doğan 161 milyon 303 bin 833 liralık borcun 107 milyon 528 bin 461 liralık kısmını ödemek Türkiye Cumhuriyeti’ne düşer. Borç 99 yılda ödenecektir yani son taksit 2027 yılındadır. (Küçük; Ertüzün:58-62) 

1928 anlaşmasına göre faiz ve ana para ödemelerinin tahvil üzerinde yazılı para birimiyle yapılması zorunludur. Osmanlı tahvilleri üzerinde Türk Lirası, Fransız Frangı veya İngiliz Sterlini yazılıdır. Türkiye ilk taksit ödemesini 1929 yılında yapar. Lozan Barış Antlaşması’nın gümrük kısıtlaması da o yıl sona erer. 6 Ağustos 1929’da yeni gümrük düzenine geçilir. İthal mallarına uygulanan ortalama gümrük vergisi yüzde 13’ten yüzde 46’ya çıkarılır. Hükümet ekonomide büyük rahatlama beklemektedir. Ancak dünyayı kuşatan ekonomik bunalım Türkiye’ye de sıçrar. Türk Lirası değer yitirir. 1930’a girerken Türkiye ekonomisi zordadır. Ödeme zamanı gelen borç da yüklüdür, bütçe giderlerinin yüzde 14’ü. Amerika Başkanı Hoover 1931’de Hoover Moratoryumunu ilân eder ve borçların ödenmesini geciktirme olanağını dünya gündemine sokar. Türkiye fırsatı değerlendirir, 25 Kasım 1930’da Osmanlı Bankası’na 6 milyon lira yatırılır ve ödemeler durdurulur. 

Mayıs 1931’de Paris’te başlayan görüşmeler sonunda daha uygun ödeme koşullarıyla 22 Nisan 1933’de yeni anlaşma imzalanır. 1928 anlaşmasına göre tahvillerde yüzde 4 olan faiz haddi bu anlaşmayla yüzde 7,5’e çıkarılır. Ancak faiz artışına karşılık olmak üzere alacaklılar borcun ana parasından 28 milyon 163 bin 540 liralık indirim yapar. 78 milyon 349 bin 417 liraya düşen borç 50 yılda ödenecek, ödemeler her yıl 25 Mayıs ve 25 Kasım olmak üzere iki seferde yapılacaktır.


ART ARDA YENİ ANLAŞMALAR

Türkiye, yükümlülüklerini 1933, 1934 ve 1935’te yerine getirir. 1936 yılında dünyada olduğu gibi Türkiye’de de döviz kıtlığı yaşanır. Türkiye ödemeyi lirayla yapmak amacındadır. Taraflar yeniden masaya oturur. 29 Nisan 1936’da imzalanan yeni anlaşma ödemelerin yarısının Fransız frangı, yarısının Türk lirası üzerinden yapılmasını öngörür. Fakat döviz sıkıntısı sürer. 18 Temmuz 1938’de yapılan ikinci anlaşma ile taksitlerin Türk Lirası ile ödenmesini kabul ettirilir. İki yıl düzenli öder borcunu Türkiye. Sonra II. Dünya Savaşı kasıp kavurur insanlığı. Cumhurbaşkanı İnönü ve “Tek Parti” hükümetleri yalnızca tarafsız kalmak için diplomasi oyunu oynamaz o günlerde. Tam bağımsızlığının engeli bütün kayıtlardan kurtulmanın fırsatlarını da kollar. 30 Eylül 1940’ta Bakanlar Kurulu önemli bir karar alır. Alman işgaline uğrayan Paris’teki Osmanlı Borçları Meclisi’ni tanımadığını açıklar. Meclis’e ödediği komisyonu keser ve borçların ödenmesi işini bizzat yükümlendiğini duyurur. Osmanlı Borçları Meclisi bu kararı protesto etmişmiş, Lozan Antlaşması’nı imzalayan devletleri müdahale etmeye çağırmışmış Türkiye’nin umurunda olmaz. CHP Hükümetiyle alacaklılar yeniden masaya oturur. Türkiye 25 Nisan 1944’ten itibaren 10 yıl içinde bütün borçların tasfiyesi amacıyla alacaklıların elinde bulunan tahvilleri daha yüksek fiyattan satın alır. Ödemeler için 25 Mayıs 1954 tarihini de son başvuru günü olarak belirler. Gerçekten Türkiye o gün son borç ödemesini yapar. Üstelik borcunu 1933’te yükümlendiği süreden 29 yıl önce ödediği için dünya mali çevrelerinde itibar kazanır. (Yılmaz: 207 vd)

Bugün hâlâ Osmanlı borcu ödemiyorsak bunu “Tek Parti”ye, CHP hükümetlerine, çocukları torunları borç ödemesin, bolluk ve huzur içinde yaşasın diye fedakârlık yapan dedelerimize, ninelerimize borçluyuz. Nasıl ödeyeceğiz bu borcu? Buğday ambarını teslim ederek mi?

Kaynakça

- Cevdet Küçük ve Tevfik Ertüzün, “Düyûn-ı Umûmiye”, c. 10, TDV İslam Ansiklopedisi, 1994.

- İlber Ortaylı, Osmanlı Sarayları, Timaş, İstanbul, 1997.

- Ramazan Şeşen, Osmanlı Mali Tarihi, Kitabevi Y., 1997.

- Afife Batur, “Dolmabahçe Sarayı ve Batı Etkisi”, Sanat Tarih Dergisi, 1991.

- Faruk Yılmaz, Hukuki-İktisadî-Malî Yönleriyle Osmanlı Borçlarının (Düyun-u Umumiye-i Osmaniye’nin) Tasfiye Meselesi, İ. Ü.-Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 1995.