Ruhsal pandemi: Narsisizmin
Narsisizm, son dönemde popüler kültürde sık sık işlenen bir karakter özelliği. Ancak işin iç yüzü pek de ekrandan göründüğü gibi değil...
Türk Dil Kurumu’ndaki (TDK) çevirisiyle “Özseverler”... Kimi özellikleriyle çevresindeki insanlar için çekici görünüyorlar. Oysa narsist bireylerle yaşamak göründüğü kadar kolay değil. Destek Yayınları etiketiyle yayımlanan “Hepimiz Narsistiz” kitabıyla bu hastalığın çıkmaz sokaklarla dolu iç dünyasına ışık tutan klinik psikolog Şule Öncü bize narsisizmi anlattı.
- Narsisizm son dönemde bir hayli yaygın olan bir konu. Özellikle popüler kültürde bir karakter yansıması olarak sıkça işleniyor. Bu yaygınlığın nedeni nedir?
Narsisizm, 20. ve 21. yüzyılın ruhsal pandemisidir. Bulaşıcı bir olgudur ve özellikle son 20 yıldır narsisistik savunmalarda ve kişilik stilinde çok hızlı bir artış gözlemliyoruz.
- Narsisizmin tarihi ve siyasi bir karşılığı da var mıdır? Örneğin günümüzde sosyal medya ile kişinin kendini öne çıkardığı uygulamaların yaygınlaşması bireydeki narsisizmi tetikleyebilir mi?
Evet, 1920’lerden bu yana kapitalist propaganda ve kitle iletişim araçları, özellikle sosyal medya, narsisizmin pandemi haline gelmesinde son derece belirleyicidir.
- Narsisizm, sağlıklı ve patolojik narsisizm olarak ikiye ayrılıyor sanırım. Patolojik bir narsist sağlıklı bir narsisizmde bulunması gereken hangi özelliklerden yoksun?
Patolojik narsisizmde güçlü ve tutarlı benlik yapısı, entegre olmuş benlik deneyimi yoktur. Ego işlevsel değildir, dolayısıyla öz yeterlilik ve özgüven zayıftır. Öz farkındalık, olumlu ve gerçekçi benlik saygısı, benlik değeri, öz onay, kendinden hoşnutluk ve yaşam tatmini düşüktür. Bu özellikler normal/sağlıklı narsisizmde yeterince olumlu ve yüksektir. Sağlıklı narsisizmde birey tutarlı, kendisiyle tanışık ve barışık, adaptif, hoşnut ve sorun çözebilen yapıdadır. Narsist benlik ise tutarsız, kendinden bihaber, kendisiyle kavgalı, uyumsuz, huzursuz, sürekli çatışma ve sorun çıkaran bir yapıdır.
- Narsist bireylerin çevrelerinde en çok zarar verdikleri hastalıklı bir takıntı geliştirdikleri ve bunu aşk sandıkları oluyor. Böyle bir durumdan kurtulmak için neler yapılmalı?
Narsisistik istismardan hazır taktiklerle kurtulunamıyor. Ayaküstü verilen taktikler sadece bir duruş sağlar. Ama biz hayatla duruşla değil oluşla baş edebiliriz. Birinden kurtulmak için yöntemden önce o kişiden kopma cesareti gerekir. Bu cesaret zayıf benlikte bulunmaz. Dolayısıyla öncelikle benliği güçlendirmek yani bireydeki öz farkındalık, içgörü, öz yeterlilik, gerçekçi özgüven, benlik değeri, benlik saygısı, öz onay, öz şefkat ve öz kabulü artırmak gerek.
ACABA NARSİST MİYİM?
- Kişi narsist özellikleri olduğunu nasıl fark edebilir?
Kibir, üstünlük fantezisi, her şeyi hak ettiğine inanma, haset, kronik utanç, onay bağımlılığı (aşırı ilgi, hayranlık, övgü ya da korku, itaat ve hizmet isteme), başkalarını araçsallaştırma, değersizleştirme refleksi, empati yoksunluğu, çocuksu hedonizm, tatmini geciktirememe, sınırlandığında bağırıp çağırma, tutturma, öfke nöbetleri veya mızmızlanma, surat asma, ağlama, küsme; iyi görünmek, fiziksel güç mülkiyet yüzeysel değere endeksli benlik değeri, içsel boşluk, egosantrik düşünce, tümgüçlülük yanılsaması varsa alarma geçmek gerek.
ÖRTÜK NARSİSİZM ÜLKEMİZDE YAYGIN
- Narsistleri “kırgın, küskün, kindar ve övüngen” olarak tanımlıyorsunuz. Bu dört özellik tüm narsistlerde bulunur mu?
Narsisizmin iki ana tezahürü vardır. Kitabın alt başlığında “övüngen” diye nitelediğim oluş büyüklenmeci narsisizmdir: Gösterişçi, dışa dönük, öz güvenli, çekici, havalı, baskın görülen/zannedilen bir oluştur. Öte yandan narsisizmin çok daha az bilinen ve “örtük narsisizm” adı verilen başka bir tezahürü vardır ki ülkemizde çok yaygındır. Örtük narsistler hayattan istediklerini alamamış, yaşam akışı tıkanmış, potansiyelini gerçekleştirememiş, genellikle içe dönük, çekingen, pasif agresif, yakınmacı, kendine acıyan, mağdur/kurban rolünde bireylerdir. Klinik deneyimimde karşılaştığım örtük narsistlerde olgunun şiddetine göre üç evre gözlemliyorum. Kitapta bu üç evreyi hafiften ağıra doğru sırasıyla kırgın, küskün ve kindar evreler olarak isimlendirdim. Bu evre ve sıfatlar bugün için akademik kavramlar değil, konuyu anlaşılır kılmak ve okura aktarabilmek adına kullandığım sivil kavramlardır.
EGO DEĞİL SAHTE BENLİK
- Narsisizm hakkında yanılış bilinen gerçekler arasında egolarının güçlü olduğu yanılgısı var. Siz, narsist bireylerin sahte benliğinin ürettiği egonun yanlış anlaşıldığını söylüyorsunuz. Peki bu söz konusu sahte benlik karşı tarafta onaylanan bir ego yanılgısı üretebilirken kişi öz benliğiyle neden bu egoyu sağlayamıyor?
Bugün “ego” zannedilen olgu, aslında patolojik narsisizme özgü grandiyöz sahte benliktir. Kibir, her şeyi kendine hak görme, eleştiriye tahammülsüzlük, övüngenlik ve saldırganlık, sahte benlikten kaynaklanan bazı özelliklerdir. Ve maalesef halk arasında fallik bir idealizasyonla “büyük ego / yüksek ego” olarak anılır. Ancak kastedilen, kesinlikle ego değildir. Patolojik narsisizm güçlü egoyla değil bilakis zayıf, yetersiz, işlevlerini yerine getiremeyen egoyla tanımlıdır.
ÇOCUK KALMIŞ BİR TOPLUMUZ
- Çocuksu narsisizm kavramına Recep İvedik'le örnek veriyorsunuz. Bunu açar mısınız? Çünkü Recep İvedik uzmanlara göre ülkemizdeki erkek ortalamasını yansıtan bir karakter.
Patolojik narsisizm, çocuksu narsisizmde takılıp kalmakla tanımlıdır. Yani bebeklikte, çocuklukta normal olan ama yetişkinlikte normal olmayan ruhsal özelliklerin hayat boyu sürüp gitmesi. Ve evet çocuk kalmış bir toplumuz.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke