Atatürk ve din - 2

Atatürk ve din - 2

10.06.2025 09:02:00
Güncellenme:
Atatürk ve din - 2

KONUK YAZAR | Atatürk Araştırmacısı Ahmet Gürel, Cumhuriyet Ege için yazdı...

Atatürk hakkında en ciddi eserleri ile bütün dün­yada ün salmış General Sherril Kur’anın Türkçeye tercüme edilmesine ve sonuçlarına daha o zaman kitabında en geniş yeri vermiştir. General Sherril, bu konudaki anısında şunları yazmıştır:

“Paris’ten Semplon Ekspres ile İstanbul’a iki bu­çuk günde varılır. Bu zamanın büyük bir kısmını çok enteresan aynı zamanda da o kadar güç olan Türkçe dilini öğrenmeye adadım. Yataklı vagon kondüktörü­nün Türk olduğunu anlayınca, ara sıra gelip bana ba­zı kelimelerin nasıl söyleneceğini öğretmesini sağla­dım. Yolculuğumuzun son gününde geçen yıl Türk hü­kümetinin Kur’anı Türkçeye çevirmek için vermiş ol­duğu karar hakkında ne düşündüğünü sordum. Cevabı beni çok ilgilendirdi. Çünkü bu karşılık, hükümete bir küskünlüğü ve de hükümetten çıkarı olmayan ba­sit bir adam tarafından verilmişti.

Müslüman olmakla beraber dininin buyruklarını yerine getirme hususunda sofu olmadığını hele son yıllarda bütün günleri demiryolu trenlerinde geçtiğinden camiye bile gidemediğini, dua filân okumak âde­tini de unuttuğunu söyledi. Kısaca bu adam Genel sa­vaştan sonraki modern insanlardan biri idi. Nitekim her dinde ve her memlekette böylelerinden birçoğu var­dır. Bana söylediklerini naklediyorum:

‘Evimizde daima bir Kur’an bulunurdu. Hem de ne süslü, ne güzel! Bununla daima göğsümüz kabarır ve kitabı orta masanın üstünde bulundururduk. An­cak Kur’anımız dinî bir kitaptan ziyade bir süs yerine geçiyordu. Çünkü hiçbirimiz Arapça okumasını bil­miyorduk. Kur’anın Türkçeye çevrileceğini ilk işitti­ğim zaman, biraz canım sıkılmıştı. Çünkü biz Müslü­manlar her nedense, kitabın içindeki Tanrı sözlerinin, Peygamberin ağzından Arapça çıktığından o dille kalmasını isterdik. Ancak bu iş için zihnimi bile yor­madım. Çünkü bir yataklı vagon kondüktörünün gündelik işlerinden başka şeyler düşünmesine de vak­ti yoktur. Tercüme işi bittikten bir müddet sonra me­rak ederek ucuz bir nüsha alıp okudum. Kitapta uy­gulaması çok kolay ve en iyi birtakım öğütler bula­rak şaştım kaldım; o zamandan beri de bunlardan bazılarını tekrar tekrar okudum durdum. Efendim, bunu siz de okumalısınız.’”

Bu konudaki başka bir anıyı da Hafız Sadettin (Kaynak)’den dinleyelim:

Bir gün Dolmabahçe Sarayı’nın büyük muayede salonunda, saz takımını toplamış­tı. Kanunî Mustafa, Mısırlı İbrahim, Nubar, Hafız Ke­mal, Hafız Rıza, Hafız Fahri, hep orda idik. Atatürk, bir imtihan ve tecrübe yapmaya hazırlanmış görünü­yordu. Elinde, Cemil Said’in tercümesi, Türkçe Kur’an-ı Kerim vardı.

Evvelâ Hafız Kemal’e verdi, okuttu, fakat beğen­medi:

“Ver bana ben okuyacağım” dedi.

Gerçekten okudu amma, hâlâ gözümün önündedir, askere kumanda eder, emirler verir gibi bir ahenk ve tavırla okudu. Bunun da farkına vardı.

Ahmet Gürel

İlgili Konular: #Atatürk