Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Şapkacı, AVM sektöründeki tıkanıklığın yalnızca yatırımcıları değil, aynı zamanda markaları ve uluslararası perakendecileri de zorladığını belirtti.
Şapkacı, yılın ilk 10 ayında ziyaretçi girişlerinde düşüş yaşandığını ve reel cirolarda sınırlı bir daralma olduğunu ifade etti.
AYD ZİRVESİNDE SEKTÖRÜN TABLOSU ANLATILDI
AYD’nin bu yıl 16’ncısını düzenlediği ve ticari gayrimenkul ile perakende temsilcilerini bir araya getiren "AYD Alışveriş Ekonomisi Zirvesi" İstanbul’da başladı.
Açılış konuşmasında değerlendirmelerde bulunan Şapkacı, sektörün yılın 10 ayında metrekare verimliliğinde önemli bir büyüme kaydettiğini belirterek, “Ekim sonunda açıklanan yıllık enflasyonun yüzde 32,87 olduğunu dikkate aldığımızda reel olarak cirolarda sınırlı bir daralma olduğunu görüyoruz. Ziyaretçi girişleri ise aynı dönemde yüzde 3,4 azaldı. Bu tablo aslında enflasyon hedeflerine yönelik politikaların doğal ve öngörülebilir yansımasıdır. AVM yatırımcıları olarak bu dönemde sadece ayakta kalmaktan da öte, daha da ilerleyebilmenin yollarını arıyor, elimizden gelen katkıyı vermeye devam ediyoruz” dedi.
SEKTÖRDE KİRA MEVZUATI TALEBİ
Türkiye’de 2026’da yeni AVM projelerinin gündemde olduğunu belirten Şapkacı, şu değerlendirmeyi yaptı:
Türkiye, genç nüfusu, güçlü AVM altyapısı, çeşitlenen tüketim alışkanlıkları ve stratejik konumuyla uluslararası yatırımcılar için hala yüksek potansiyel taşıyan bir pazardır. Ancak hem dünyada hem de ülkemizde yaşanan ekonomik dalgalanmalar ile mevzuattaki belirsizlikler, yatırımcıların uzun vadeli planlarında daha temkinli hareket etmesine neden oluyor. Reel cirolardaki baskı, artan maliyetler ve küresel uygulamalardan ayrışan düzenlemeler, yatırımcının finansal manevra alanını ciddi şekilde daraltıyor. Bu nedenle hem yeni AVM yatırımlarında hem de mevcut merkezlerin yenileme–modernizasyon süreçlerinde belirgin bir yavaşlama görüyoruz.
TIKANIKLIK MARKALARI VE PERAKENDECİLERİ DE ETKİLİYOR
Şapkacı, mevcut sıkışmanın yalnızca yatırımcıları değil, büyümek isteyen markaları ve Türkiye’ye giriş yapmak isteyen uluslararası perakendecileri de zora soktuğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
Yatırım ortamının tekrar çekici hale gelmesi için uluslararası normlarla uyumlu, sosyal konuttan ayrılan, tanımı ve içeriği netleşmiş bir ticari gayrimenkul mevzuatına, başka bir deyişle enflasyon gerçekleriyle uyumlu ve sözleşme serbestisine dayanan bir ticari gayrimenkul kira rejimine ihtiyaç vardır. 2026 beklentileri, 2025’ten çok farklı görünmüyor. Ancak yılın son çeyreğinde enflasyonun aşağı yönlü hareketiyle daha olumlu bir tablo ortaya çıkabilir. 2026 sonunda finansmana erişimin kolaylaşması halinde yeni projeler yeniden gündeme gelebilir. Ticari gayrimenkul yatırımcıları olarak kamu ile etkin işbirliği ve perakendeci ile yapıcı diyalog içinde olmak zorundayız.