Shell doğalgazdan sentetik dizel üreten teknolojisini Türkiye’de kurumsal müşterilerin kullanımına açtı: Enerji dönüşümüne GTL katkısı

Shell doğalgazdan sentetik dizel üreten teknolojisini Türkiye’de kurumsal müşterilerin kullanımına açtı: Enerji dönüşümüne GTL katkısı

12.12.2025 04:00:00
Güncellenme:
cumhuriyet
Takip Et:
Shell doğalgazdan sentetik dizel üreten teknolojisini Türkiye’de kurumsal müşterilerin kullanımına açtı: Enerji dönüşümüne GTL katkısı

Shell, doğalgazdan sentetik dizel üretimini mümkün kılan GTL teknolojisini Türkiye pazarına sundu. Ürün, daha düşük emisyon ve yüksek setan sayısıyla dikkat çekiyor.

Teknolojik gelişmelerle birlikte enerji sektörü yeni uygulamalarla, ürün seçenekleriyle tüketiciyle buluşmayı hedefliyor. Sektörün öncülerinden Shell de, bu çerçevede doğalgazdan sentetik yakıt üreten GTL teknolojisini Türkiye pazarına taşıdığını duyurdu.

Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, GTL (Gas-to-Liquids) teknolojisinin dünyanın en gelişmiş enerji çözümlerinden biri kabul edildiğini belirtti. Erdem, Doğalgazdan sentetik dizel üretimini mümkün kılan bu teknolojinin, Shell GTL Fuel adıyla artık Türkiye’de kurumsal müşterilerin kullanımına sunulduğunu söyledi. Shell’in Türkiye’de 102 yıldır faaliyet gösterdiğini vurgulayan Erdem, “Bu yeni atılımımız Türkiye’ye duyduğumuz güvenin somut bir sonucu” dedi.

Image

Ahmet Erdem

Erdem, “Türkiye’de sektörün en ileri teknolojilerini ilk kez biz getirdik. Bugün GTL ile yaptığımız da aynı vizyonun devamı. Bu ürün, daha az emisyonla daha fazla değer yaratma stratejimizin en güncel örneğidir” ifadesini kullandı. Şirket, bu adımı yalnızca yeni bir ürün lansmanı olarak değil, Türkiye’nin enerji dönüşümü hedefleriyle uyumlu bir teknoloji transferi hamlesi olarak tanımlıyor.

TEMİZ YANMA, PERFORMANS 

Doğalgazın Fischer–Tropsch yöntemiyle sentetik sıvı yakıta dönüştürülmesiyle elde edilen GTL Fuel, dizel motorların mevcut altyapısında hiçbir değişiklik gerektirmeden kullanılabiliyor. Bu nedenle “drop-in” çözüm olarak tanımlanıyor. Shell’in açıkladığı verilere göre ürünün öne çıkan operasyonel faydaları şöyle:

- Setan sayısı 70’in üzerinde: Bu değer dizelden çok daha yüksek ve motorda daha verimli yanma sağlıyor.

- Temiz yanma profili: Neredeyse sıfır kükürt ve aromatik içerik sayesinde NOx, SOx ve partikül madde emisyonlarını anlamlı şekilde düşürüyor.

- Soğuk hava performansı: Eksi 20 derece ve altındaki sıcaklıklarda bile akışkanlığını koruyarak filtre tıkanma riskini azaltıyor.

- Uzun raf ömrü: Beş yılın üzerinde depolama ömrü sayesinde özellikle jeneratörler ve acil durum sistemlerinde güvenli kullanım imkânı sunuyor.

- Bakteri oluşumunu engelleyen stabil yapı: Oksidasyona dayanıklı yapısı, depolama tanklarında çamurlaşma ve tıkanma riskini düşürüyor.

Shell GTL Fuel, Türkiye’de akaryakıt istasyonlarında satılmayacak; yalnızca kurumsal müşterilere dökme olarak ulaştırılacak. Şirketin ilk aşamada hedeflediği sektörler, yüksek operasyonel süreklilik ve daha temiz çalışma koşullarının kritik olduğu alanlardan oluşuyor:

- İnşaat ve şantiye ekipmanları: Daha düşük gürültü ve daha temiz yanma ile saha verimliliği.

- Madencilik ve ağır hizmet makineleri: Zorlu koşullarda yakıt kalitesine bağlı kesintileri azaltma.

- Hastaneler, veri merkezleri ve tesisler: Jeneratörlerde uzun depolama ömrü ve anında sorunsuz çalışma imkânı.

Shell Türkiye GTL teknolojisi kararının, şirketin bölgedeki konumunu da pekiştirdiğine işaret ediyor. Erdem, Türkiye’nin Shell için yalnızca büyük bir pazar değil, aynı zamanda Avrupa-Afrika bölgesindeki en büyük akaryakıt operasyonu olduğunu belirtiyor. Bu çerçevede, Derince’deki madeni yağ tesisinden 80’in üzerinde ülkeye yapılan ihracatın da bu konumu gösterdiğini söylüyor.

‘2053 NET SIFIR HEDEFİYLE UYUMLU BİR TEKNOLOJİ’

Shell yönetimine göre GTL Fuel, Türkiye’nin uzun vadeli enerji dönüşümü stratejisiyle örtüşen bir teknoloji ve toksik olmaması, biyolojik olarak parçalanabilir yapısıyla çevre dostu kullanım sağlıyor. Şirket, düşük karbonlu çözümler ve enerji güvenliğini birlikte ele alan dengeli bir yaklaşımın önemini vurguluyor. Erdem bu çerçeveyi şöyle özetliyor: “Türkiye’nin 2053 vizyonuna sadece ürünle değil teknoloji transferiyle katkı sunuyoruz. Enerji güvenliği, ekonomik sürdürülebilirlik ve emisyon hedeflerinin birlikte ele alındığı dengeli bir geçiş perspektifine inanıyoruz.”