İçerisinde çalışma yaşamıyla ilgili düzenlemelerin de yer aldığı “torba teklif” TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Teklife göre, turizm işletmesi belgesi verilen konaklama tesislerinde çalışan işçilerin hafta tatili, işçinin yazılı talebi veya onayı ile izne hak kazandığı günü takip eden 4 gün içerisinde kullandırılabilecek. Yani işçi hafta sonu pazar günü de aynı ücretle çalıştırabilecek.
İŞÇİDEN İTİRAZ
Türk-İş, komisyona yazı gönderekek maddenin çıkarılmasını istedi. Ayrıca Türk-İş’in avukatı Erdal Arap da komisyona katılarak konfederasyonun görüşlerini dile getirdi. Türk-İş’in komisyona gönderdiği yazıda, hafta tatilinin İş Yasası ile düzenlendiğine, haftalık çalışma süresi olan 45 saati tamamlayan işçinin hafta tatiline hak kazandığına vurgu yapıldı. Yazıda, şöyle denildi:
“Yani haftanın 6 günü günde 7.5 saat çalışan işçi 45 saati tamamladığından haftanın 7. günü işçiye hafta tatili verilmesi zorunludur. Eklenen düzenlemeyle; Turizm Bakanlığı’ndan turizm işletme belgesi almış olan konaklama işletmelerinde işçinin yazılı talebi ve onayı halinde, hafta tatili iznini takip eden 4 gün içinde kullanmasının önü açılmaktadır. 6 gün çalışan işçi 7. gün hafta tatiline hak kazanmaktayken turizm sektöründe işçinin üst üste 10 gün çalıştırılmasının önü açılmakta, 11. günün hafta tatili olarak kullandırılması teklif edilmektedir.”
HER ŞEYE AYKIRI
Düzenlemenin anayasaya, ILO normlarına, temel insan haklarına, İş Yasası’na, yargı kararlarına aykırı olduğu vurgulanan yazıda, “Teklif edilen maddede her ne kadar işçinin yazılı talebi ve onayının alınacağına ilişkin düzenleme yapılmış ise de, uygulamada geçim sıkıntısı içinde çalışmak zorunda olan işçinin işverenle pazarlık edecek gücü olmadığı; işverence önüne konulan belgelerin tamamını imzalamak dışında bir seçeneğinin de bulunmadığı bilinen bir gerçektir” denildi. Yazıda,
“kayıt dışılığın en yaygın ve örgütlenme oranının düşük olduğu turizm sektörüne yönelik istisnai düzenleme yapmanın işçileri ağır şartlarda çalışmaya mahkûm etme” sonucunu doğuracağı vurgulandı.
18 SAAT ÇALIŞTIRILIYORLAR
Kayıt dışı olarak günde 12-18 saat çalıştırmanın yaygın olduğu turizm sektöründe, işçilerin var olan hafta tatil hakkını zamana yaymanın, özellikle sezonluk işyerlerindeki kötü olan iş ve yaşam dengesini tamamen bozacak sonuçlar doğuracağı belirtildi. Turizm sektöründe çalışanların büyük bir kısmının uzun saatler boyunca ayakta, yüksek stres altında çalıştıklarına işaret edilen yazıda, şöyle denildi:
“İşçilerin haftada bir gün tatil hakkını 10 güne çıkararak kısıtlamak, insan onuruna yaraşır bir yaşamın önünü tıkamak sonucunu doğuracaktır. Bunun sadece çalışma hayatının değil, sosyal hayatın da dengesini bozacağı açıktır. Çünkü hafta tatili, sadece bedenin değil, zihnin de dinlendiği bir süreçtir. Bu hakkı ortadan kaldırmak demek; iş kazalarının artması, verimliliğin düşmesi, psikolojik sorunların yaygınlaşması, işten ayrılmaların çoğalması demektir.”
Türk-İş bu gerekçelerle maddenin tekliften çıkarılmasını talep etti.
TAM TERSİ YAPILMALI
Hak-İş’in avukatı Hacer Türk Albayrak da, düzenlemeyi uygun bulmadıklarını belirterek, “Çalışanların iş ve aile yaşamların dengelenmesi hedefleniyor ise kanun değişikliğinde yer alan düzenlemelerin
tam aksine, çalışanların çalışma sürelerinin düşürülerek hafta tatilinin daha kısa süre sonra kullandırılması gerektiğini savunuyoruz” dedi. Albayrak, AB ülkelerinde çalışanların ruhsal ve bedensel olarak dinlenmelerine olanak sağlamak için izin yaptıkları sürelerin artırılıp, haftanın çalışılan gün sayısı düşürülmekteyken, Türkiye’de hafta tatilini kullanmak için çalışana daha uzun bir süre öngörülmesini kabul etmelerinin mümkün olmadığını vurguladı.
KARTALKAYA'YI ANIMSATTI
Turizm sektöründe çalışanlar açısından getirilen bu istisnanın yaratacağı risklerin iyi etüt edilmediğine işaret eden Albayrak, “Bu doğrultuda ocak ayında Bolu Kartalkaya’da yaşanan otel faciasını da hatırlatmak isteriz” dedi. Albayrak, dinlenme hakkının anayasal bir hak olduğuna dikkat çekerek, hafta tatilinin daha uzun bir süre sonra kullandırılmasına ilişkin değişikliğin tekliften çıkarılmasını istedi. İşçi konfederasyonlarının tüm bu itirazlarına karşın iktidar maddeyi aynen komisyondan geçirdi.
İŞVEREN 'İNŞAATA' DA İSTEDİ
Bu arada işveren tarafı ise düzenlemenin daha da yaygınlaştırılmasını talep etti. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) avukatı Esin Çetinkaya, düzenleme için teşekkür ederken, turizm sektörü için getirilen uygulamanın inşaat sektörüne de yaygınlaştırılmasını istedi.
'ELEKTRONİK BİLDİRİME' İTİRAZ
Teklifte, işçiye bildirimlerin kayıtlı elektronik posta (KEP) sistemi üzerinden yapılması da öngörülüyor. Hak-İş’in avukatı Hacer Türk Albayrak, bunun çalışma barışını bozacağını, çalışanların hak ve menfaetlerinde ciddi kayıplar yaşamalarına neden olacağına dikkat çekti. Albayrak, Türkiye’de çalışanların dijital okuryazarlığı konusunda ciddi sıkıntılar olduğunu belirterek, “Kayıtlı elektronik posta adresini takip edebilecek, bu adrese işveren tarafından yapılan tebligatlarını inceleyip gerektiğinde itiraz edebilecek çalışan sayısı oldukça azdır” dedi.
6 GÜN ŞARTI
Albayrak, işçi aleyhine yapılan işyeri değişikliklerinin kayıtlı elektronik posta yoluyla yapılması ve işçinin bu değişiklik teklifine altı günlük süre içerisinde itiraz etmemesi hâlinde değişiklik teklifini kabul etmiş sayılacağına dikkat çekti. Albayrak, bu durumun çalışanlar açısından ciddi mağduriyetler yaratacağını vurguladı. İşveren tarafından KEP adresine gönderilen ücret bordrosuna itiraz etmeyen çalışan açısından, KEP adresine tebliğ edilen ücret bordrolarının kesin delil niteliğinde olacağına işaret eden Albayrak, şunları söyledi:
“Çalışanların KEP adresine gönderilen ücret bordrolarına hangi yolla itiraz edebilecekleri hususunda değişiklik teklifinde bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yönüyle de değişiklik teklifi eksik ve hatalıdır. Bu nedenle, söz konusu değişiklik teklifinin kanun taslağından çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.”
Ancak iktidar itirazı kabul etmedi. Bu madde de aynen kabul edildi.