1915 Olayları Ermeni Soykırımı(!) ise Peki Bunlar Ne?..
Bu sorun, bir akademik ve bilimsel sorun olmaktan çoktan çıkmış ve tamamen siyasi olup siyaseten çözümlenecektir. Herkesin bir biçimde bedel ödediği bu dramı “soykırım” diye nitelendirerek Türk ulusunu karalamak haksızlıktır. Asırlardır gösterilen her iyi niyeti ve hoşgörüyü Ermeniler, doğru algılamamış, bir zaaf ve güçsüzlük belirtisi olarak kabul etmişlerdir.
“Türkler geçmişi ve geleceği pek düşünmezler, onlar sadece bugünü yaşarlar.”
Albert Sorel
Osmanlı İmparatorluğu’nda “Sadık Millet” olarak nitelenen Ermenilerin sonu trajediyle biten başkaldırışları, “93 Harbi” denen, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra başlar. Patrik Nerses, Yeşilköy’e kadar ilerleyen Grandük Nikola’dan, Doğu Anadolu’da “Bağımsız Ermenistan”ın himayesini istedi. Berlin Kongresi’nin 61. maddesi gereği Doğu’da altı vilayette ıslahat ve reform istenmesi sonucu, sorun daha da büyüyerek uluslararası boyut kazandı. Emperyalizmin paylaşım savaşı olan Birinci Dünya Savaşı’nda Ermeniler Doğu Cephesi’nde, Rusya’nın kışkırtmasıyla kendi devletinin düzenli ordusuna karşı silahlı isyana kalktılar.
Tarihi belgelere inildiğinde, Ermenilerin ihanet içersinde bulundukları görülecektir. Öyle ki, Ermeniler Rus ordularına yüz elli bin kadar asker vermiş, gönüllü taburlar oluşturmuştur. Ermeni piyade ve süvari tabur komutanları arasında, Van’a saldıran Ermeni birliklerine komutanlık edenlerden biri de Meşrutiyet dönemi Osmanlı Meclisi’nde Ermeni milletvekili olan Pastırmacıyan’dır.
Paris Barış Konferansı
Grandük Nikola 21 Nisan 1915’te “Ermenilerin Rus ordularına verdikleri destek ve hizmetlerden dolayı” onlara teşekkür etmiştir. Ermenilerin 15 Nisan’daki Van isyanı zirveye ulaşmadan iki hafta önce, yani 24 Nisan 1915 günü, Osmanlı hükümeti, İstanbul’daki Ermeni kurullarının merkezini kapatarak önde gelenlerinden 2 bin 345 kişiyi tutukladı. Tehcir -yer değiştirme- kararında bu olaylar belirleyici olmuştur.
Paris Barış Konferansı’nda Ermeni temsilcilerin şu sözleri ihanetlerinin bir itirafı niteliğindedir: “Ermeni gönüllüleri tüm cephelerde savaşmış… Suriye ve Filistin’de çarpışmış… General Allenby’nin kesin zaferinde başlıca katkı sağlamışlardır. Bütün Fransız ordusunun büyük bir bölümü Ermenilerdendir.’’ Ermeniler tüm cephelerde Rus ordusuna yüz elli binin üstünde asker vermiş, General Nazarbekian’ın başkomutanlığında elli bin kişi ve binlerce gönüllü Kafkaslar’da savaşmıştır.
Ermeni kökenli Amerikalılar
Ermeni kökenli Amerikalıların, 1924’te yayımladıkları belgelerde “200 bin 000 Ermeninin, Dünya Savaşı sırasında bağımsız birlikler ya da müttefikler safında savaştığı” görülmektedir. Yine Paris’te Bogos Nubar Paşa, Fransız Dışişleri Bakanı S. Pichon’a 30 Kasım 1918’de yazdığı mektupta, “Ermenilerin savaşın başından beri de facto muharip olduklarını” belirtirken de düşmanla işbirliği yaptıklarını itiraftan çekinmez. İngiliz İçişleri Bakanlığı’ndan Lord R. Cecille 3 Ekim 1918’de “Ermenilerin askeri katkılarının unutulmayacağını” söyler. Ermenistan’ın ilk başbakanı Ovanes Kacaznuni ise “Türklere savaşı biz açtık. Türklere karşı ayaklandık. Hepimiz Türklerin düşmanı olan İtilaf devletlerinin kampındaydık. İtilaf devletlerinin ordularını Türkiye’ye göndermeleri ve hâkimiyetimizi temin etmeleri için Avrupa ve Amerika’ya resmi çağrılar yaptık. Öldük ve öldürdük... Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. Sevr Antlaşması gözümüzü kör etmişti. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize vaat ettiği büyük Ermenistan hayali vardı. Ama biz hiçbir zaman devlet olamadık. Türkiye Ermenistan’ı diye bir devletin hayalden öte olmadığı gerçeğini göremedik. Biz kendi isteklerimizi başkalarına mal ederek, sorumsuz kişilerin sözlerine büyük önem vererek, gerçekleri anlayamadık ve hayallere kapıldık. Tehcir’de Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır. Dengesiz insanlara özgü bir şaşkınlık içinde, bir uçtan diğerine savrulmaktaydık... Kaderden şikâyet etmek ve felaketlerimizin sebeplerini kendi dışımızda aramak bizim (hastalıklı) milli psikolojimizin karakteristik bir özelliğidir. Herkes (Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar, Gürcüler, Ruslar) tek kelimeyle bütün dünya bizi kolayca aldattı ve ihanet etti. Emperyalistler bizi kullandı. Büyük Avrupa devletleri bizi defnettiler.”
Emperyalizmin doruğa eriştiği bu dönemde, büyük devletlerin gündeminde bu amaçlarla seçilmiş bir azınlık olan Ermenileri Boryan, “Ermenistan, geçmişte olduğu gibi emperyalistlerin bütün Doğu’yu işgalinin bahanesi ve aracı olmuşlardır” şeklinde ifade etmektedir.
Rusların yanında yer aldılar
Ermeni yazar Papazyan ise “Taşnak liderleri Osmanlı savaşa girince, verdikleri şeref sözünü tutmamışlar, Rusların yanında yer almışlardır. Gönüllü Ermenilerin Kafkas cephesinde Osmanlı’ya karşı savaşması için çağrıda bulunmuşlardır” derken, Rafael de Nogales de “Savaş başlayınca Erzurum’dan mebus olan Pastırmacıyan Rusya tarafına geçmiş ve Ruslarla birlikte Anadolu Türk halkına katliam uygulamıştır” diyordu.
Ermenilerin her zaman emperyalistlere hizmet ettikleri Rus belgelerinde de görülmektedir. Myasnikyan, “Ermeni halkı kaderini Avrupa diplomasisine bağlamaya alışmış ve Avrupa ülkelerinin politik oyunlarıyla kurtulacaklarına inanmışlardır. Sahipleri bazen Fransa, bazen de ABD olmuştur” diyor. Frunze ise “Denizden denize Büyük Ermenistan hayalini de aşılayan İtilaf devletleridir” diye bahseder.
Bütün bunlardan da görüldüğü gibi, Ermenilerce, uydurma belgelerle, bilim adamları ve siyasetçiler de kandırılarak dünya kamuoyu üzerinde planlı, programlı ve bilinçli bir propaganda yürütülmektedir.
Dünya savaşında bir Ermeni katliamı değil, Türk-Ermeni vuruşması olmuştur. Gerçek suçlu “böl ve yönet” siyaseti uygulayan ve Ermenileri silahlandırmış olan Rus, İngiliz, Fransız emperyalizmidir. Her yıl ABD ve AB başta olmak üzere diyasporadaki Ermeniler, Ermenistan’la birlikte bir soykırım(!) senaryosu oynarlar.
Artık dünya parlamentolarında, şu ya da bu yerel meclislerde Ermeni “soykırım” tasarısının kabul edilmesi sıradan bir iş haline geldi. Bugüne kadar tasarıyı kabul eden ülke, uluslararası kuruluş ya da yerel meclislerin sayısı 50’yi buldu. Yakında İngiltere ve İspanya parlamentolarında bu senaryo uygulanmaya çalışılacaktır.
Son İsveç örneği gösterdi ki, sözde Ermenilere soykırım uygulandığı kabul edilmekle kalınmıyor, Türkiye’deki Hıristiyanlar da işin içine dahil ediliyor ve olay 1923’e kadar götürülüp soykırım suçlaması Türkiye Cumhuriyeti’ne ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e kadar uzatılıyor. “Yalanlar üzerine kurulan bir tuzağa Atatürk’ü de düşürmek isteyenlerin alnını karışlarım” diye bağıran da çıkmıyor.
Bu sorun, bir akademik ve bilimsel sorun olmaktan çoktan çıkmış ve tamamen siyasi olup siyaseten çözümlenecektir. Herkesin bir biçimde bedel ödediği bu dramı “soykırım” diye nitelendirerek Türk ulusunu karalamak haksızlıktır. Asırlardır gösterilen her iyi niyeti ve hoşgörüyü Ermeniler, doğru algılamamış, bir zaaf ve güçsüzlük belirtisi olarak kabul etmişlerdir. (Prof. Dr. Metin KALE Osmangazi Üniv. Tıp Fakültesi - Eskişehir)
En Çok Okunan Haberler
- Cinsel içerikli videolar çeken karı-koca tutuklandı
- İstanbul'da berber ücretlerine dev zam!
- 'Hukuki başvurular yapılacaktır'
- Kılıçdaroğlu’ndan videolu mesaj
- Özgür Özel, Erdoğan'a seslendi
- Anlattığı anlar ortaya çıktı!
- Kayak merkezinde korkunç anlar... 17’si ağır 30 yaralı!
- Erdoğan'dan Özel'in 'savaş ilanı' sözlerine yanıt
- 9 aydır raporluydu...
- Akaryakıt tankeri patladı!