2007'de payın büyüğü en üst gelir grubundakilere
TÜİK'in 2007 yılı verilerine göre en üst gelir grubunda bulunan yüzde 20'lik grup toplam gelirin yüzde 46.9'unu alırken, en düşük gelir grubunda bulunan nüfusun gelirden aldığı pay yüzde 5.8'de kaldı.
TÜİK, 2006-2007 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması'nı yayımladı. TÜİK verilerinde gelir bilgilerinin referans dönemi bir önceki takvim yılı olması nedeniyle gelir dağılımına ilişkin bilgiler 2005 ve 2006 yıllarını refere etti. Eşdeğer kullanılabilir gelir dağılımında bireysel refah ön plana çıkaran TÜİK, dolayısıyla, hesaplamalarda hanehalkının toplam geliri kadar hane içindeki fert sayısını da dikkate alarak, hanehalkının toplam kullanılabilir gelirini, hanedeki fert sayısı dikkate alınarak bireysel gelire dönüştürdü.
Fertleri eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirlerine göre küçükten büyüğe doğru sıralayarak 5 gruba ayıran TÜİK, ilk yüzde 20'lik grubu geliri en düşük olan grup, son yüzde 20'lik grup ise geliri en yüksek olan grup olarak tanımladı. 2006-2007 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması'na göre eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirine göre oluşturulan yüzde 20'lik hanehalkı gruplarından en yüksek gelire sahip gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 46.9 iken, en düşük gelire sahip gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 5.8 olarak gerçekleşti. Buna göre, son yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20'lik gruba göre 8.1 kat daha fazla oldu. Aynı gösterge 2006 yılı sonuçlarına göre 9.5 kat olarak hesaplandı.
2007 yılı sonuçlarına göre, kentsel yerler için en yüksek gelire sahip olan son yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20'lik grubun aldığı payın 7.5 kat, kırsal yerler için ise 6.9 kat olarak belirlendi.
Gelir düzeyi yüksek iki grup, toplam gelirin yüzde 68.4'ünü oluşturdu
TÜİK'in eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelire göre sıralı yüzde 20'lik gruplar halinde hazırladığı gruplara ilişkin 2007 verilerine göre en düşük gelire sahip olan grubun yıllık ortalama geliri 6 bin TL, aylık geliri ise 500 TL oldu. İkinci grubun yıllık geliri 10 bin 294 TL, aylık geliri 857 TL, üçüncü gelir grubunda yıllık ortalama 14 bin 535 TL, aylık geliri bin 211 TL, en yüksek gelir grubunun yıllık ortalama geliri ise 42 bin 781 TL, aylık geliri ise 3 bin 565 TL olarak gerçekleşti. 2007 yılında gruplamada en düşük ikinci gelir diliminde yer alan grubun toplam gelirden aldığı pay yüzde 10.6 olurken, üçüncü grubun aldığı pay yüzde 15.2 oldu. En üst gelir düzeyi grubunun bir altında olan grubun ise toplam gelirden aldığı pay yüzde 21.5'e ulaştı. Böylece yıllık geliri 2007 yılında 20 bin 513 TL ile 42 bin 781 TL arasında gelire sahip olan iki grubun toplam gelirden aldığı pay yüzde 68.4 oldu.
2007'de gelir dağılımında 2006'ya göre iyleşme oldu
Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan ve 1'e yaklaştıkça gelir dağılımındaki bozulmayı, 0'a yaklaştıkça gelir dağılımındaki eşitliği simgeleyen gini katsayısı 2006 yılı sonuçlarına göre 0.43 iken, 2007 yılı sonuçlarına göre 0.02 puanlık bir düşüş göstererek 0.41 olarak hesaplandı. Bu katsayı, 2007 yılı sonuçlarına göre kentsel yerleşim yerleri için 0.39, kırsal yerleşim yerleri için ise 0.38 olarak belirlendi.
Gelirin nüfusa dağılımındaki eşitsizliğin grafik gösterimi olan Lorenz eğrisine bakıldığında da 2007 yılı sonuçlarını içeren eğrinin, 2006 yılına göre köşegene daha yakın olması gelir dağılımındaki iyileşmeyi gösterdi. (Lorenz eğrisi, grafiğin dikey ekseninde gelirin birikimli payları, yatay ekseninde nüfusun birikimli payları yüzde olarak gösterilmek suretiyle eğrinin "köşegen doğru"dan uzaklığına göre yorumlanıyor.
2007'de hanehalkı ortalama yıllık kullanılabilir geliri 18 bin 827 TL oldu
Türkiye'de hanehalkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 2007 yılı sonuçlarına göre 18 bin 827 TL olarak hesaplanırken, ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri 8 bin 50 TL olarak tahmin edildi. Bölge bazında bakıldığında, 2007 yılı sonuçlarına göre, İstanbul Bölgesi 11 bin 454 TL ile ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri en yüksek olan bölge durumunda oldu. Bunu, 10 bin 151 TL'lik ortalama gelir ile Doğu Marmara Bölgesi izledi. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 3 bin 591 TL ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldu.
Toplam gelir içinde en fazla payı maaş-ücret gelirleri aldı
2007 yılı sonuçlarına göre, maaş-ücret gelirlerinin yüzde 39.7'lik oranla toplam gelir içerisinde en fazla paya sahip olduğu görüldü. Bunu yüzde 18.2 ile sosyal transferler, yüzde 16.8 ile tarım dışı müteşebbislik gelirleri izledi. 2006 yılı sonuçlarıyla karşılaştırıldığında, bir önceki yıla göre maaş-ücret gelirlerinin payında 1.1 puanlık bir düşüş, sosyal transferlerin payında ise 0.4 puanlık bir artış görüldü.
Sosyal transferlerin yüzde 94'ünü emekli ve dul-yetim aylıkları oluşturdu
Toplam gelir içindeki payı bakımından gelir türleri içerisinde üçüncü sıraya sahip sosyal transferlerin yüzde 94'ünü emekli ve dul-yetim aylıkları oluşturdu. 2007 yılı sonuçlarına göre "emekli ve dul-yetim aylıkları" toplam gelir içinde yüzde 17'lik paya sahip iken, "diğer sosyal transferlerin" payı 1.1 olarak gerçekleşti. 2007 yılı sonuçlarına göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirlerine göre oluşturulan yüzde 20'lik gruplardan ilk yüzde 20'lik grupta sosyal transferlerin payı yüzde 3.8, son yüzde 20'lik grupta yüzde 43.2 olarak tahmin edildi. Emekli ve dul-yetim aylıkları hariç diğer sosyal transferlerin oranı aynı gruplarda sırasıyla yüzde 29.8 ve yüzde 21.3 olarak gerçekleşti.
Nüfusun yüzde 20.6'sı yoksulluk sınırının altında
TÜİK, araştırmasında harcama yerine eşdeğer fert başına düşen (eşdeğer hanehalkı kullanılabilir) gelirlerini kullanılarak, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan değerine göre belirlenen çeşitli göreli yoksulluk sınırlarını yüzde 40, yüzde 50, yüzde 60 veya yüzde 70 olarak hesapladı. TÜİK tarafından ilk kez bu çalışmada hesaplanan gelire dayalı göreli yoksulluk oranları, uluslararası karşılaştırılabilirliği olması bakımından tercih edildi. Buna göre 2007 yılında nüfusun yüzde 18'i, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 50'si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre yoksulluk riski altında kaldı. Kentsel ve kırsal yerler için ayrı ayrı hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran yüzde 14.7 iken, kırsal yerlerde yüzde 15.1 oldu.
Kurumsal olmayan nüfusun yüzde 60.8'i kendine ait konutta oturuyor
Kurumsal olmayan nüfusun yaşam koşulları göstergelerine bakıldığında, yüzde 60.8'inin kendilerine ait konutta oturduğu, yüzde 39.1'inin oturduğu konutta "sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi vb." sorunlar söz konusu olduğu görüldü. Yüzde 39.8'inin oturduğu konutta "izolasyondan dolayı ısınma sorunu" yaşanırken, yüzde 55.5'inin hanesinin taksit ödemeleri ve borçları bulunduğu, bu borç ödemelerinin yüzde 23.3'ünün hanesine çok yük getirdiği görüldü. Yüzde 70'den fazlasının hanesi, ekonomik nedenlerle; "evden uzakta bir haftalık tatili", "beklenmedik harcamalarını" ve "yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını" karşılayamadı.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza