73. Cannes Festivali hem var hem de yok...
Yer aynı: Champs-Élysées üzerindeki en büyük sinema salonu “Normandie”. Anfi biçiminde sıralanmış 800 geniş koltuktan en ortadakine simgesel bir izleyici oturmuş.
Hepimiz oradayız. Sahnede, görmeye alışageldiğimiz kürsünün yerine konan iki koltukta aynı kişiler var: Cannes Festivali başkanlığı görevi birkaç saat önce yapılan yönetim kurulu toplantısında yenilenen Pierre Lescure ile etkinliğin içeriğini 2000’lerin başından bu yana “Genel Delege” sıfatıyla belirleyen sanat yönetmeni Thierry Frémaux. Karşılarındaki üçüncü koltuğa, her yıl heyecanla izlenen basın açıklamasını tüm dünyaya telekonferans biçiminde duyurma görevini üstlenen simgesel bir gazeteci oturmuş...
Yer gerçek, açıklanan listeler ve bunları açıklayanlanlar da gerçek, ancak etkinlik sanal. İlk kez yaşama geçeceği 1939’da, son anda savaş nedeniyle iptal edilen Uluslararası Cannes Film Festivali, 1968’de başladıktan sonra perdelerini kapamak zorunda kaldığından bu yana ilk kez yapılamıyor ama yine de var...
Bu sanal gerçekliğin baş tasarımcısı Covid-19 kuşkusuz. Mimarlarıysa karşımızda. Önlerindeki engelleri gerçekçi bir yaklaşımla aşarak, nasıl ana damara, sanat sinemasını tanıtmak ve desteklemek hedefine odaklandıklarını anlatıyorlar. Bu arada elleri mahkûm; sinema endüstrisinin genel ve yerel koşullarını da dikkate almak zorundalar.
Fransa’da perdelerini 22 Haziran tarihinde kısıtlamalar içeren yeni koşullarda açacak olan sinema salonlarını desteklemek, aynı zamanda da seyirciye ulaşmakta zorluk çeken yaratıcı sinemasını ve genç yönetmenleri desteklemek hedeflerine odaklanmışlar... Bilinmeyeni bol bu gerçeklik içinde, zor koşullarda cambazlık yapmaktalar başka bir deyişle.
Ayrıca, Venedik ve Toronto gibi iptal edilme olasılığı düşük rakip “kardeş” festivallere de meydanı boş bırakmaları herhalde düşünülemezdi. İlk aşamada, Venedik’e yaklaşarak ortak bir çözüm aranmaya başlansa da, gerçekçilik yine ağır basmıştı. Öncelikle, karantina döneminin de etkisiyle aday filmlerin rekor kırarak 2 bin sınırını aşması sonucu verimli bir ortamda yapılan seçici kurul çalışmalarını iyi değerlendirmek gerekmekteydi.
Ayrıca, yaşanan ekonomik bunalımda, Fransız yönetmen, yapımcı, dağıtımcı ve salon işletmecilerine destek olunmalıydı... Bu konumda, açıklanan seçkilerdeki 56 filmin yüzde 40’a yakın bir bölümünün Fransız sinemasından geliyor olması, bir noktada “Biz Bize Yeteriz” türü milliyetçi bir yaklaşımdan çok, gerçekçiliğin yerel ve küresel boyutlarıyla ele alınmasının sonucu olarak değerlendirilmelidir.
Amerikan sinemasının seçkilerdeki düşük oranı yanında, İtalyan sinemasının yokluğu da, eylül başında yapılacağı açıklanan Venedik Festivali’nde, hem birkaç ay erteleneceği düşünülen Oscar adaylarının, hem de İtalyan filmlerinin yoğun olacağına işaret etmekte...
Bazı Fransız filmlerinin bile Cannes seçkisinden çekilerek diğer festivalleri, hatta Cannes 2021’i beklemeyi tercih ettikleri de bilinen başka bir gerçek... 73. Cannes Festivali, bu olağanüstü ortamda ideal bir seçki sunamasa da, temel sinefil ideallerinden taviz vermeden, 360 derecelik sanal gerçeklik ortamında olabildiğince gerçekçi bir çizgi izlemeye çalışmış...
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması