Afrikalı berberin rap isyanı: Para yok iş yok

“Neden İstanbul” diyorum Puyaka’ya. Başını öne eğiyor, düşünüyor, canı sıkılıyor. “Geçiş noktası olarak düşündük İstanbul’u” diyor.

Yayınlanma: 07.04.2021 - 18:04
Abone Ol google-news

Puyaka

Türkiye’de müzik sektörünün ‘tek umudu’ olan rap’in bir anda polisinden kahvecisine kitle müziği haline dönüşmesi, para kokusu alan birtakım insanların yapımcı kostümüyle belgesel yapma arzularını da uyandırmıştı. Bir sabah telefonum çaldı ve ben de kendimi “Türkçe Rap” belgeseli yapımı içinde buldum. Underground (yeraltı) olmayan insanları bulacak ve onlarla röportajlar yapacaktım.

Her şeyi ucuza kapatmaya çalışan yapımcılar bir yana görüştüğüm çoğu genç müzisyenin rap’i sınıf atlamak için basamak olarak görmeleri beni gün geçtikçe bıktırıyordu. “Dirty Dumanyak” gibi aydınlatan, yol gösteren müzisyenleri her yerde bulmak kolay değildi. Üstelik tek bir siyah müzisyenle dahi röportaj yapmamıştım. Afrikalı göçmen arkadaşlarımı aradım. Puyaka adlı Tarlabaşı’ndaki bir berberden söz ettiler.

Puyaka’nın dükkânından içeri girdiğim andan itibaren Türkiye’den uzaklaşmış Gana’ya gitmiştim. Twi ve İngilizce dillerini karışık kullanan, eğlenmeyi son derece seven bu halk, fakirlikten ve işsizlikten kaçarak İstanbul’un en fakir semtlerinden Tarlabaşı-Dolapdere civarına gelmişti. Kendilerine saygı göstererek yerel dillerini öğrenen üç beş kişi hariç pek çok kişi tarafından aşağılandıklarını gördüm.

Puyaka’nın “İş Yok Güç Yok” şarkısı için klip çekiyorduk, yaşlı bir kadın “İş yoksa memleketinize gidin” demişti mesela. Daha beteri, Puyaka ve Ganalı bir aileyle beraber sokakta çekim yaptığımız sırada “S... yoksa iş yok” türünden mavi üniformalı insanların sözlü tacizlerine maruz kaldık.

1985 yılında Gana’nın Liberia şehrinde doğan Seth Twumasi A.K.A Romeo Puyaka, Ashanti halkından. 

Puyaka’nın klip çekme isteğini kabul ettikten sonra bir akşam evine gittik. Her şey dahil 1200 TL ödediği bodrum katında kız kardeşim (Puyaka’nın eşi) Nana’nın hoş karşılamasının ve nefis yemeklerinin ardından sohbete koyulduk.

Puyaka’ya ilham kaynağını sordum tek ilham kaynağının hayallerini gerçekleştirme cesareti olduğunu söylüyor. İki çocuk sahibi olan Puyaka, onları kendi anne- babasına emanet ederek geçen yıl İstanbul’a ayak bastığında Gana’dan farklı bir tabloyla karşılaşmamış. Fakirlik, gecekondular, geçtiği sokaklarda aldığı ölüm tehditleri...

“Neden İstanbul” diyorum Puyaka’ya. Başını öne eğiyor, düşünüyor, canı sıkılıyor. “Geçiş noktası olarak düşündük İstanbul’u” diyor.

KAYBOLDUM VE AĞLAYARAK ABİMİ ARADIM

Peki, hiç kayboldun mu?” sorusunu sorduğumda gülümseyerek anlatmaya başlıyor: “Kaybolmuştum, nereye gideceğimi ne yapacağımı bilmiyordum. Ağlamaya başlayarak abimi aradım. Bana bir adres söyledi. Taksiye binip abimin söylediği adresi taksiciye verdim. Taksici koca bir tur atarak taksiye bindiğim sokağın arka tarafında indirdi ‘Burası’ dedi ve benden 10 TL aldı.”

10 TL’lik dolandırılmanın ardından Puyaka bir daha da kaybolmamış. İstanbul’da ilk olarak Şişhane’de asgari ücretin altında gece-gündüz demeden çalıştırılmış. İsmini söylemek zor gelmiş olacak ki “Ramazan” olarak çağrılmaya başlanmış. Ramazan aşağı Ramazan yukarı, “Hadi Ramazan”, “Çabuk Ramazan”, “Hadi çabuk Ramazan”... Puyaka’nın yardımınaysa “More Money” lakaplı başka bir Ganalı berber koşmuş. Dolapdere’deki dükkânında çalıştırmaya başlamış ve ardından Puyaka’nın kendi dükkânını açmasını sağlamış.

Yüzünden eksik etmediği gülümsemesiyle çevresine pozitif enerji dağıtan Puyaka, çevresindeki herkesin yardım için aradığı biri. Mutluluğun tanımını “Kişinin değerlerine ulaşmasından kaynaklanan bilinç halidir” diye yapıyor. 

Politik bir rap müzisyeni olan Puyaka, parasını neredeyse kendisi için hiç harcamıyor. Masrafların dışında kalan parayla Aksaray’dan Eminönü’nden çocukları için kıyafet, ayakkabı alıyor Gana’ya gönderiyor. Her şeyin ateş pahasına yükselmesi, sokağa çıkma yasaklarını ihmal etme uğruna, mavi üniformalı insanlardan korkusuna rağmen çalışıyor, çalışıyor, çalışıyor.

Klip çekimi sonrası hep beraber..

HADİ, ÇABUK...

Tüm bu zorluklara rağmen Gana’daki besteci (beatmaker) Ogee’den beste istiyor. Stüdyo aramaya başlıyor. Stüdyolar Afrikalıları istemiyor. En sonunda bir stüdyo buluyor. İlk parçasının ismi “Hadi-Çabuk.” Tüm göçmen ve mültecilerin Türkçe öğrendikleri ilk kelimeler olan “Hadi-Çabuk” patronların sömürüsünü anlatıyor.

İkinci parçası olan “İş Yok Güç Yok” da Covid-19 salgını sonrası yaşananları ve yaşadıklarını anlatıyor.

Puyaka’nın iki şarkısının klibini de ben çektim. Ganalılarla konuşan bir beyaz olarak çevre esnafın dikkatini çekiyorum, temelsiz kuşku uyandırıyorum. Yine de bu zorluklar bir şekilde aşılıyor, çekimleri tamamlıyoruz. 

Ben “Dokror Nana” adını alıyorum. Ogee’den haber bekliyorum. Gana’ya gitmek için... 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler