AKP İran hamlesiyle büyük risk aldı
Demokrat Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı Sinan Ülgen, Türkiye'nin İran ile uranyum takasında oynadığı rol ile büyük risk aldığını söyledi. Ülgen, İran'ın bundan sonra adım atmaması durumunda Türkiye'nin ulusal çıkarlarının yanı sıra Batı ile olan ilişkilerinin de zedeleneceği kanısında.
Washington’da Alman Marshall Fonu’nda (GMF) İran ile ilgili bir ay boyunca araştırma yapan Ülgen, izlenimlerini Cumhuriyet’e değerlendirdi.
- AKP hükümetinin İran ile uranyum takası anlaşmasını ve buna ABD’nin yaptırım paketiyle yanıt vermesini nasıl yorumluyorsunuz?
Sinan Ülgen - Brezilya ve Türkiye’nin girişimiyle sağlanan bu anlaşma zemini önemli ama yeterli değil. İran, Ekim 2009 sonuna kadar kabul etmesi istenen bir paketi kabul etti. Ama o zamandan bu yana uranyum zenginleştirmeye devam etti. Teklifin yapıldığı konjonktür bugün artık yok. İran’ın bu gecikmeli yanıtını sorunun çözümü olarak görmemek lazım. İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı kurallarının gerektirdiği şeffaflığı sağlamadıkça sorun devam edecek. Varılan anlaşmaya başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin tepkisi de bu nedenle olumlu olmadı. Zaten hemen ardından yaptırımlar konusunda BMGK üyeleri arasında bir anlaşma zemini oluştuğuna dair yapılan açıklama da bunu gösteriyor. Hükümet bu anlaşmanın oluşmasında oynadığı kritik rol nedeniyle büyük bir risk aldı. İran’a güvendiğini gösterdi. Bunu Türkiye’nin geleneksel müttefiklerinden gelen eleştirilere rağmen yaptı. Eğer İran bundan sonra adım atmazsa Türkiye’nin çıkarları ve Batılı ortakları ile ilişkileri bundan büyük zarar görecek. Türkiye en önemli konularda bile ittifak içinde olduğu blok ile birlikte hareket etmeyen güvenilmez bir ortak olarak görülecek.
- Washington’da AKP’nin ülkeyi götürmek istediği yön ve dış politikası sıkça sorulan bir soru. Burada bu konuda ne gibi mesajlar verdiniz?
- AKP iktidarının cumhuriyetten bu yana işbaşına gelmiş iktidarlardan farklı bir dış politika yönelimi olduğuna dikkat çektim. Türkiye’de sağ ya da sol partiler istisnasız olarak Batı ittifakı ile birlikte hareket eden ve Batı içinde hak ettiği yeri alan bir Türkiye vizyonunu paylaşıyordu. AKP’nin dış politika vizyonu ise Türkiye’yi Batı ile olabildiği kadar iyi ilişkiler içinde ama Batı’dan farklı düşünebilen ve Batı ittifakı içerisinde yer almayan, kendi bölgesinde ağırlıklı bir bölgesel güç yapmak.
- Burada Türkiye’nin bölgesel güç olma hedefi sorun olarak görülmüyor.
- Mesele Türkiye’nin bölgesel güç olması ya da olmaması değil. Mesele bunun hangi ittifak sistemi içinde gerçekleştiği. Dış politika konusunda AKP ile diğer partileri ve özellikle DP’yi ayıran temel husus Türkiye’nin AB üyeliği süreci ilerlerken dış politika vizyonunun batı ittifakı içerisinde yer alacak şekilde çizilmiş olması. AKP Türkiye’nin Batı ile ilişkilerine zarar gelse bile Türkiye’nin bölgesel güç olması arayışında. Bu politikanın yansımalarını özellikle İran ve kısmen de İsrail ve Hamas konusunda açıkça görüyoruz.
- AKP hangi ülkeyi model olarak görüyor olabilir?
- Benim kanım bu iktidarın kendisine Rusya’yı model olarak benimsemiş olduğu yönünde. Üstelik Türkiye’de yeni bir başkanlık sistemi tartışması da var. Bu hükümet Rusya’da Putin’in toplamış olduğu siyasi güce bir anlamda imrenerek bakıyor.
- Washington’da Ergenekon soruşturmasıyla ilgili nasıl bir hava sezdiniz?
- Başta bu davayı Türkiye’nin demokratikleşmesi, askeri yapı ve bunun uzantıları itibarıyla demokrasi karşıtı birtakım hareketleri bünyesinde barındıran bir yapının ortadan kaldırılması şeklinde algılayan çevrelerin, şu anda Ergenekon sürecinin ne amaca hizmet ettiği konusunda tam bir kafa karışıklığı yaşadığını gördüm. Washington bu süreçte neyin gerçekten yasaya aykırı ya da neyin siyasi muhalefet odaklarını ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu ayırt etmekte güçlük çekiyor.
- ABD yönetimi içinde kaygı uyandıran başka bir konu da Türkiye’de basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar. Bu konu gündeme geldi mi?
- Basın özgürlüğü burada Türkiye’yi izleyen kişilerin gündeminde olan bir konu. Hükümetin medyaya yönelik tutumu, ülkedeki sistemin gittikçe daha az demokratik, daha az özgürlükçü ve daha fazla gücü tekelinde toplamaya çalışan bir sistem olarak görülmesinin ana unsurlarından birini teşkil ediyor. Özellikle Doğan Grubu’na karşı yürütülen kampanya ve arkasından gelen vergi cezası gibi konular, burada iktidar partisinin demokrasiye bakış açısının ne olduğu konusunda kuşku yaratmış.
En Çok Okunan Haberler
- Bakan Yerlikaya'dan çöken bina ile ilgili açıklama
- Gencebay’ın 'yangın' açıklamalarına Serengil'den tepki!
- Barış Atay 5 yıl önce uyarmış: 'Engelleyecekler'
- Yeni ankette Erdoğan'ı üzecek sonuç
- Otel sahibi tutuklandı!
- Erdoğan'a 'Evim yok' dedi, korumalar uzaklaştırdı
- Karadağlı'nın 'Gezi' görüntüleri yeniden gündemde
- Yangın faciasında iki gözaltı daha
- Bakan Tunç, raporu 'korsan' ilan etti!
- Fenerbahçe'nin borcu açıklandı