Alejandro Zambra'dan "Ağaçların Özel Hayatı"

Alejandro Zambra'nın Türkçedeki üçüncü romanı "Ağaçların Özel Hayatı", tıpkı yazarın diğer romanlarında olduğu gibi bir yazar adayı anlatıcıya sahip.

Yayınlanma: 21.07.2015 - 15:28
Abone Ol google-news

Alejandro Zambra'dan "Ağaçların Özel Hayatı"

Mesele Verónica'nın dönmeyişi değil...

Alejandro Zambra'nın Türkçedeki üçüncü romanı "Ağaçların Özel Hayatı", tıpkı yazarın diğer romanlarında olduğu gibi bir yazar adayı anlatıcıya sahip. Daniela adında bir kızı olan Verónica ile beraber ve her şey, Verónica'nın gittiği resim kursundan eve dönmeyişiyle başlıyor. Ancak roman için mesele Verónica'nın dönmeyişi değil. Zambra kitabında bir hikâyenin tüm ses ses var oluşuna tanık ediyor okurunu.

Şimdiye kadar Türkçede iki kitabını okuduk Alejandro Zambra'nın ve bu iki kitapta da dili ve hikâyeyi kullanış biçimiyle dikkat çekti yazar. Eve Dönmenin Yolları ve Bonzai'nin yanına, şimdi bir yenisi daha eklendi: Ağaçların Özel Hayatı. Türkçedeki bu üçüncü kitabında da artık alıştığımız yazın duruşundan farklı bir yola sapmıyor Zambra. Aksine, Eve Dönmenin Yolları ve Bonzai ile alıştırdığı yolu, Ağaçların Özel Hayatı ile perçinliyor. Ortaya da adeta birbirini tamamlayan, bir bütünün parçalarıymışçasına hareket eden ve aynı ağacın farklı güzellikteki dallarından oluşan nitelikli bir toplam sunuyor.

Zambra'nın yazdıklarının en dikkat çeken yanını, hikâyesini yaratırken inşa ettiği ve anlattığı hikâyeyle aynı oranda metinde parlayan dili meydana getiriyor. Bu dil de daha çok öykülerden duyduğumuz bir sesin taşıyıcısı olarak yansıyor bize. Eksiltilmiş, okurunu da akan metne dahil eden, gücünü hikâyenin kendisinden çok bu hikâyenin nasıl anlatılacağıyla bulan bir dil Zambra'nın metinlerinde tutturduğu. Yani hikâyenin kendisi yaratmıyor dili. Yazar, hikâyenin ötesine geçip ayrı bir kahraman gibi uğraşıyor bu dil için. Bunu yakalamak için de üzerinde çokça çalıştığı açık. Çünkü akıp giden hikâyede ve Zambra'nın "uçuşan" anlatım biçeminde bir tutarlığı yakalamak zor. Ancak yazar, bir bütünden çok dağınık bir tablonun içinde yakaladığı anlamlı parçalar verme derdinde bize. Bu dağınık tablonun içindeyse tutarlı bir dil ve hava yakalamak...

Yeni kuşak Şilili yazarlarının en önemlisi olarak görülen Alejandro Zambra'yı farklı kılan ve dikkatleri üzerinde toplamasını sağlayan en önemli özelliğinin, işte bu yapılması zor işi başarmasıyla gerçekleştiğini düşünüyorum. Tam da bu nedenle anlattığı hikâyeleri kabaca birkaç cümlede toparlamak mümkün olsa da hikâyelerin biçimi ve biçemi üzerine tartışabilmek için daha fazla mesai harcamak gerekiyor.

"HİKÂYENİN KAHRAMANLARI BİR KAVAK AĞACIYLA BİR BAOBAP AĞACI"

Eve Dönmenin Yolları'nda, bir yazar adayı olan anlatıcımızın geçmişin izini sürerek, bu sırada Şili tarihinin de kırılma dönemlerinin üzerinden geçip kendini bulma çabasını anlatıyordu Zambra. Yazarın 2006'da yayımlanmış ilk romanı da olan Bonzai'de yine bir yazar adayı anlatıcı karşılıyor bizi. Kahramanlarımız Julio ve Emilia'nın birbirlerine her gece anlattıklart hikâyelerden buluyordu metin rengini. Mesele mi? Şöyle diyor yazar: "Sonunda Emilia ölüyor, Julio ise ölmüyor. Gerisi edebiyat."

Bu iki küçük cümle aslında Zambra'nı tavrının da özeti gibi aslında. Kahramnların ne yapıp ettiklerinden, hikâyelerin şaşırtıcı sonlarla bitip bitmemesinden ya da sürükleyici kurguların okuru kendine esir etmesinden çok daha farklı alımlıyor Zambra edebiyatı. Bir başka yazarın, romanın şaşırtan sonuna doğru köpürte köpürte saklayacağı bir olay, Zambra için yaşamın sıradan akışında gerçekleşmiş olağan bir durum: "Emilia ölüyor, Julio ise ölmüyor." Ancak geriye kalan, Zambra'nın yapmak istediğini anlatıyor: "Gerisi edebiyat."

Yazarın Türkçede yayımlanan üçüncü kitabı Ağaçların Özel Hayatı, çok güzel bir isme sahip olmasının yanında, bu ismin metin içinde de çok önemli bir bağlamı var. Kitabın girişinden küçük bir alıntı, bunu anlamak için yeterli olacaktır: "Julian küçük kızı oyalamaya çalışıyor, vaktiyle onu uyutmak için uydurduğu bir dizi hikâyeyle, Ağaçların Özel Hayatı'yla. Hikâyenin kahramanları bir kavak ağacıyla bir baobap ağacı, geceleri kimse onları görmezken fotosentez hakkında, sincaplar hakkında ve insan ya da -kendi deyimleriyle- aptal beton parçalaı olmaktansa ağaç olmanın getirdiği sayısısız fayda hakkında konuşuyorlar."

Öte yandan Ağaçların Özel Hayatı'nın kahramanı da tıpkı diğerlerinde olduğu gibi bir yazar adayı: Julián. Daniela adında bir kızı olan Verónica ile beraber ve her şey, Verónica'nın gittiği resim kursundan eve dönmeyişiyle başlıyor. Kitap da "o dönene ya da Julián onun dönmeyeceğine emin olana dek sürüyor." İşte bu arada meydana gelenler ya da gelemeyip düşte kalanlar ise Ağaçların Özel Hayatı'nın iskeletini meydana getiriyor.

Bu iskeletin ana hatlarında ise bir muhasebe yatıyor. Verónica'nın dönmeyişi, Julian'ın üvey kızı Daniela'yı oyalamak ve uyutmak için anlattığı hikâyelerin uzaması, buna paralel zihninin adeta genişleyerek geçmişe ve geleceğe doğru açılması bu muhasebenin ana hatlarını meydana getiriyor. Bekleyiş uzadıkça Julián hikâyeleri istemsizce kendi hayatlarına döndürüyor. Anımsayışlarla, çağrışımlarla, gözlemlerle ve bunlardan yaratılmış bir gelecekle, Daniela'nın geleceğiyle dolu özel hayatlar Verónica'nın yokluğuyla şekilleniyor.

AKRABA METİNLER

Zambra'nın bu romanında da sonucun bir önemi yok aslında. Verónica döner ya da dönmez, okur için bu çok büyük bir sorun meydana getirmiyor. Aynı şekilde yazarı için de... Bu sadece Zambra'nın anlatmak istediklerini anlatmak ve hayal dünyasında kısa ama derin bir yolculuğa çıkmak için kullanılan bir araç. Bu yolculukta ise önemlisi, yazarının bu düşleri ve masalları anlatış şekli olacak.

Hemen yukarıda Zambra'nın Türkçede yayımlanmış diğer kitaplarından bahsederken, metinlerin birbiriyle benzerlikleri dikkatleri çekmiştir mutlaka. Her kitabın kahramanının bir yazar adayı oluşu, bir arayış ve bekleyişten ses vermesi, arananın değil arayışın öne çıkışı... Ancak Alejandro Zambra kitaplarından bahsederken, benzerlikten öte bir nitelemeye ihtiyacımız var gibi geliyor bana. Akrabalık denebilir buna. Zamra'nın Türkçede yayımlanan kitaplarının her birinin, bir diğeriyle konuştuğunu söyleyebiliriz bu bağlamda. Hatta bu konuşmanın ileri gittiğini de... Bir kitaptan diğerine yapılan göndermeler, dahası aynı kahramanın hikâyelerini okuyormuş hissinin güçlenmesiyle daha da vurgulandığını söyleyebiliriz bu akrabalığın.

Ancak Zambra metinlerinden bize kalan bu akrabalıktan çok bir hikâyenin "kelime kelime" değil, "ses ses" nasıl kurulduğunu öğrenmek olacak. Julian için şöyle diyor anlatıcı hikâyenin bir yerinde: "Gerçek mesleği ses eklemek." Zambra da tıpkı kahramanı Julian gibi, yarattığı önemsizmiş gibi görünen hayatlarla br hikâyenin her aşamasıyla doğuşuna tanık ediyor okurunu.

[email protected]

Ağaçların Özel Hayatı/ Alejandro Zambra/ Çeviren: Çiğdem Öztürk/ Notos Kitap/ 92 s.

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler