Ali Erbaş'tan 'acil' çağrı
"Müslüman toplumlar acilen doğru dini bilgiyi üreten kurumlarını geliştirmek zorundadır" diyen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, akademisyenlere de kimi konulardaki konuşmalarıyla 'fitne' çıkardıkları iddiasıyla tepki gösterdi.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen "Camiler ve Din Görevlileri Haftası" açılışı camiye çevrilen Ayasofya'da gerçekleştirildi. Ayasofya'nın avlusunda düzenlenen törene Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul İl Müftüsü Mehmet Emin Maşalı katıldı.
Törende bir konuşma yapan Ali Erbaş'ın gündeminde son dönemde şiddet, cinsel istismar ve silahlanma gibi konularla anılan dini gruplar ve cemaatler vardı. "Bilgi ve hikmetten yoksun din anlayışının ümmeti ve geleceği tehdit ettiğini" söyleyen Erbaş, bu anlamda üç sosyal gerçekliğe dikkat çekmek gerektiğini belirtti.
"ACİLEN DOĞRU BİLGİ ÜRETEN KURUN GELİŞTİRELİM"
Bunların ilkinin "bozuk din tasavvuru", ikincisinin "din istismarcılığı" olduğunu söyleyen Erbaş, üçüncü sosyal gerçeklik olarak ise son dönemde tartışma konusu olan Selefi grupların tehlikesinden söz etti. "Son asırlarda din-devlet-toplum arasında yaşanan gerilimlerin neden olduğu kaos ve sözü edilen ihmal ve boşlukları fırsata çeviren FETÖ, DEAŞ ve PKK, şiddet ve tekfir diliyle sürekli Müslümanları tehdit eden sözde selefi gruplar gibi dış güdümlü marjinal yapılar, kendilerini göstermektedir" diyen Ali Erbaş, "acilen" vurgusunda bulunarak şu çağrıyı yaptı:
"Önemle ifade etmeliyim ki, bahsettiğim her üç hususta da, İslam coğrafyasının doğru bilgiyi denetleyen mekanizmalara sahip olmayışının etkisi büyüktür. Dolayısıyla Müslüman toplumlar acilen doğru dini bilgiyi üreten kurumlarını geliştirmek zorundadır. Doğru dini bilgiyi koruyan ve güvence altına alan sistemler kurmak zorundadır, aynı zamanda İslam dünyası. Zira yaşanan bağnazlıkların, istismarların, ahlaksız ve insafsız tabloların arkasında yatan en önemli sebeplerden birisinin de denetimsizlik ve hukuki boşluk olduğu açıktır. Bu noktada gençlerimizden ve tüm vatandaşlarımızdan dinimiz ve değerlerimiz konusunda daha hassas ve duyarlı olmalarını özellikle istirham ediyorum. Örneğin; eğer bir yerde masum ve hatasız kabul edilen kişiler varsa, doğru bilginin kaynağı şahıslar, rüyalar gibi sübjektif şeylerse, birtakım kitaplar İslam'ın temel kaynaklarından daha çok itibar görüyorsa, hakikat tekelciliği yapılıyorsa, akıl, mantık ilkelerine ve ahlak değerlerine aykırı söylem ve davranışlar varsa, eleştirel düşünce kötüleniyor, sorgusuz teslimiyet isteniyorsa biliniz ki orada İslam'dan başka bir inanç, başka bir anlayış egemendir. Eğer bir yerde kendi mensuplarını aşırı yücelten seçkinci bir anlayış; birlik, beraberlik ve kardeşlik ilişkilerini zedeleyen bir tutum varsa, din anlatırken kendini pazarlama ve reyting kaygısı söz konusuysa, ticarî gaye ve beklentiler ön plana çıkarılıyorsa; biliniz ki orada din istismarı vardır. Bir yerde şiddete davet eden, tekfir ve tehdit eden bir dil, İslam coğrafyasında kavga ve tefrikaya çağıran bir tutum varsa orada Müslümanca bir feraset, basiret, davranış ve ahlak yok demektir."
"ŞÜYUU VUKUUNDAN BETER ÇİRKİNLİKLERİ EKRANLARA TAŞIMAK…"
İstismarın sadece dini alanla sınırlı olmadığını belirten Erbaş, son dönemde ekranlarda yaşananlara da isim vermeden işaret ederek şunları kaydetti:
"Algı operasyonlarıyla milli değerler ve şahsiyetleri kullanarak menfaat devşirmeye çalışmak da dikkat edilmesi gereken vahim ve tehlikeli bir istismar çeşididir. Aynı şekilde reyting adına, bütün aile, gelenek, ahlak ve inanç değerlerini hiçe sayarak şüyuu vukuundan beter çirkinlikleri ekranlara taşımak, gayr-i meşru ilişkileri sıradanlaştıran, şiddeti ve istismarı teşvik eden yayınlar yapmak milletimize, medeniyetimize, nesillerimize ve geleceğimize karşı işlenen büyük bir suçtur ve aynı zamanda pervasızlıktır, sorumsuzluktur."
AKADEMİSYENLERE 'FİTNE' FIRÇASI
Erbaş, İslam'ın temel kaynaklarının belli olduğuna dikkat çekerek, bu alanda çalışma yapan ve farklı çıkışlar akademisyenlere de şu sözlerle tepki gösterdi:
“Burada şunu da ifade etmek isterim ki; istisna kabilinden de olsa bazı akademisyenlerimizin, Müslümanların sorun ve ihtiyaçları açısından öncelikli olmayan, toplumun genelini ilgilendirmediği gibi üstelik fitne ve tefrikaya sebep olan birtakım konuları gelişigüzel paylaşım ve konuşmalarla gündeme getirmesi basiretli bir davranış değildir. Dahası, pek çok sorunu da beraberinde getirdiği ortadadır. İşte bu tür münferit ve marjinal örnekler üzerinden toptancı bir yaklaşımla sahih dini bilgi üreten ve üretmeye çalışan, bu konuda gerçekten özenli davranamaya çalışan ilahiyat ve İslami İlimler fakültelerimizin yıpratılmamasına özen gösterilmelidir. Yani yıpratılmasına sebep olacak birtakım söylemlerden uzak durulmalıdır. Daha önce de defaatle ifade ettiğim gibi Diyanet İşleri Başkanlığımız, Kur'an ve sünnet bütünlüğünü esas alan bir anlayışla hizmet üretmektedir."

En Çok Okunan Haberler
-
Cübbeli Ahmet'ten 'çakarlı araç' savunması
-
Mansur Yavaş Cumhurbaşkanlığı seçim anketini paylaştı
-
'İmralı' sürecinde amaç açığa çıktı!
-
Saray'dan çok konuşulacak 'Yavaş' çıkışı
-
Edip Akbayram hayatını kaybetti
-
Ayşe Barım'ı tahliye eden hakim hakkında flaş gelişme
-
ABD'de aşağılanan Zelenski aradığını orada buldu
-
Edip Akbayram'dan kötü haber
-
Tüm kredi kartlarında limitler değişiyor!
-
İddia: Bahçeli'den, Demirtaş'a telefon