Ankara Barosu'ndan İçişleri Bakanlığı'na başvuru
Ankara Barosu, ''Ankara Çayyolu'ndaki bir lokantada, yanlarında aileleri olan çocuklar hakkında 'içkili lokantada' bulundukları gerekçesiyle işlem yapan Ankara Emniyet Müdürlüğüne bağlı polisler hakkında adli ve idari inceleme'' başlatılması için İçişleri Bakanlığına başvurdu.
Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu imzasıyla yapılan başvuruda, ''10 Aralık 2010'da, Çayyolu'ndaki Park Caddesi'nde bulunan bir lokantada, saat 20.30 civarında Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı olan ve 'Çocuk Şube'den geldiklerini söyleyen bir grup kolluk görevlisince 'uygulama' yapıldığı'' anlatıldı.
''Kolluk görevlilerinin, çocukların olduğu masalara giderek, ailelerden kimlik talep ettikleri, ardından 'çocuk teslim tutanağı' olduğunu söyledikleri bir tutanak tutarak, ailelere imzalattıkları'' kaydedilen başvuruda, ''Sayın İl Emniyet Müdürü'nün, uygulamanın yerinde olmadığına dair basına yansıyan açıklamaları son derece olumludur. Ancak bahse konu uygulama yalnızca yerindelik açısından değil, hukuka aykırılık açısından değerlendirilmeli ve gerekli işlemler buna göre yapılmalıdır'' ifadesi kullanıldı.
Başvuruda, şöyle denildi:
''2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun (PVSK) 12. maddesinin 2. fıkrası aynen şöyledir; 'polis bar, pavyon, gazino, meyhane gibi içkili yerler ile kıraathane ve oyun oynatılan benzeri yerlere yanlarında veli ve vasileri olsa bile 18 yaşını doldurmamış küçüklerin girmesini meneder.'
Görüldüğü üzere PVSK madde 12/2 'içkili yer'den değil, 'bar, pavyon, gazino, meyhane gibi içkili yer'lerden söz etmektedir. Maddedeki 'gibi' kelimesi, hükmün kapsamını genişletmekteyse de maddenin kapsamına barlara, pavyonlara, gazinolara, meyhanelere benzemeyen yerlerin girmediği her türlü izahtan varestedir. Başka bir anlatımla, PVSK madde 12/2'nin kapsamına, yanında velisi veya vasisi olsa bile çocuğun zarar görme tehlikesi bulunan içkili yerler girer.
İlk bakışta içeride ailelerin olduğu anlaşılan, bara, pavyona, gazinoya, meyhaneye benzemeyen bir yerde PVSK madde 12/2'ye dayanılarak işlem yapılması mümkün değildir.''
"Hürriyet kısıtlayan işlemler, kanunun açık hükmüne dayanmalıdır"
Başvuruda, ''kimlik sormak, kimlik toplamak, tutanak tutmak ve böylece çocukları ve yanlarındaki aileleri kayıt altına almanın hürriyet kısıtlayan işlemler'' olduğu ifade edilerek, ''hürriyet kısıtlayan işlemlerin kanunun açık hükmüne dayanmasının zorunlu olduğu'' belirtildi.
''Bu itibarla, PVSK madde 12/2'de olmayan bir yetkinin herhangi bir yönetmelik hükmüne dayandırılmasının kesinlikle mümkün olmadığına'' yer verilen başvuruda, şunlar kaydedildi:
''Kaldı ki, konuyla ilgili olduğu görülen İçkili Yerlere Verilecek İzinlerde Göz Önünde Bulundurulacak Esaslara Dair Yönetmeliğin 15. maddesinde de yanlarında ebeveynleri veya velileri olmak ve kendilerine içki servisi yapılmamak kaydıyla 18 yaşından küçüklerin, bar, pavyon, meyhane ve emsali yerler hariç olmak üzere mahallin en büyük mülkiye amirince tayin ve tespit edilecek içkili yerlere girebileceklerinden söz etmektedir. Ancak tekrar belirtmek gerekirse, yönetmelik hükmüne dayanılarak hürriyet kısıtlaması yapılamayacağından, mahallin en büyük mülki amirince böyle bir belirleme yapılmış olmasa dahi kolluk kuvvetlerinin çocuklar hakkında yukarıda anlatıldığı şekilde bir işlem yapması hukuken mümkün değildir.''
"Adeta bir terbiye ve tedip işlemi"
Başvuruda, ''Bu sebeplerle, kolluk tarafından yapılan ve kişilerin hürriyetlerini kanuna aykırı olarak sınırlayan söz konusu uygulama, polisin önleme yetkisini kullanması değildir. Adeta bir terbiye ve tedip işlemidir. Dolayısıyla kamu görevlisinin yetkisini kötüye kullanması şeklinde nitelendirilmelidir'' ifadeleri kullanıldı.
Öte yandan, lokantadaki çocukların velilerine imzalatılan ve işlemi yapan kolluk görevlilerince ''çocuk teslim tutanağı'' olarak adlandırılan tutanağın, "gerçekte, çocuklar kendi başlarına girmemeleri gereken bir mekanda bulunmuş ve ailelerine teslim edilmemiş olduğundan içeriği itibariyle de gerçeği yansıtmadığı'' ifade edildi.
Başvuruda, ''Dilekçemizde ayrıntılı olarak açıklanan ve kişi hürriyetini hukuka aykırı olarak kısıtlayan uygulamanın tekrar etmemesi için gerekli uyarıların yapılmasını, suç teşkil eden bu ve benzeri uygulamalardan kimlerin sorumlu olduğunun tespitini ve haklarında adli ve idari yönden gereğinin yapılmasını Avukatlık Kanunu'nun 76. maddesinde yer alan 'Baroların hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını korumak ve savunmak' görevi çerçevesinde saygıyla talep ederim'' denildi.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza