Artık Fransa'da oyunculuk yapmak istiyorum

Oyuncu, çevirmen ve aşçı Serra Yılmaz. Ona göre yeryüzünde İstanbul'un bir karşılığı olmasa da göçebe gibi yaşamayı seviyor.

Artık Fransa'da oyunculuk yapmak istiyorum
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.02.2009 - 10:56

Yetenekli bir oyuncu, deneyimli bir çevirmen ve mükemmel bir aşçı... Entelektüel, esprili ve duyarlı... Kısaca Serra Yılmaz... 

Şekerpareden Anayurt Oteline, “9”dan Cahil Perilere... Tam 26 yıldır onun kalbi sinema için atıyor. Serra Yılmazın sahne serüveni ise daha eski. İlk sahne deneyimi, 1977de Gün Dönerken ile Dostlar Tiyatrosu çatısı altında gerçekleşti, son beş yıldır da İtalyada tiyatro yapıyor.

Türkiyede pişip, yetişen, yakın dostu Ferzan Özpetekin filmleriyle İtalyada ünlenen Serra Yılmazın yeni hedefi ise oyunculuk hayatını Fransada sürdürebilmek.

Yıllar önce yakalandığı kanseri savaşarak yenen, yaşamayı ve yemek yapmayı deliler gibi seven Serra Yılmaz, başbakan, cumhurbaşkanı ve hatta Papa 16. Benedicte tercümanlık yapacak kadar donanımlı bir çevirmen.

Serra Yılmaz, Yeryüzünde İstanbulun bir karşılığı yokdese de bir göçebe gibi yaşıyor, onun bir ayağı Fransa, diğer ayağı hep İtalyada... Serra Yılmazı hazır Cihangirdeki güzelim evinde yakalamışken sohbet edelim dedik.

 

Sinema seyircisi bilinçlendi

- Sinema adına yeni projeleriniz var mı?

Önümüzdeki hafta Gölgesizler adlı filmi vizyona girecek olan Ümit Ünalın benim için yazdığıSultan Mutfaktayı bu yıl çekeceğimizi umuyorum. Genç bir İtalyan kadın yönetmenin bir romandan adapte ettiği ilk filmi, Victoria Meydanında Bir Asansör İçin Medeniyet Çatışmasında oynadım. Bu film ya yazın ya da sonbaharda gösterime girecek. Türkiye ve İtalyada çalıştım artık Fransada oyunculuk yapmak istiyorum. Türkiyedeki sinema seyircisinin giderek bilinçlendiğini ve Türk sinemasının bir dönüşüm içerisinde olduğunu söylemeliyim. Bugünlerde !f İstanbul 8. AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivalinin Keş!f Jürisine başkanlık yapacağım (jürinin diğer üyeleri ise ünlü İtalyan korku sineması rejisörü Dario Argento, Motosiklet Günlüğü filmiyle Oscara adaylığı kazanan senarist Jose Rivera, Amerikan bağımsız sinemasının tanınmış prodüktörlerinden Molly Hassell ve Fransız Le Monde gazetesinin saygın eleştirmeni Thomas Sotinel.)

- Ünlü konuklarınızı ağırladığınız bir yemek programınız var ve son dönemde Yemekteyiz çılgınlığı yaşanıyor. Yemek yapmak size neyi ifade ediyor?

TürkMaxdada yayınlanan Temel İçgüdü adlı programım sürüyor. Yemekteyizi ise izlemedim çünkü evimde televizyon yok. Aslında mobilyası da var, demek ki yakında bir televizyon almalıyım (gülüyor). Sevdiklerim için yemek yapmayı çok seviyorum. Yemeğin bir çeşit hediye olduğuna inanıyorum. Kalabalık sofralar da güzeldir, Pariste yaşayan sevgilimle baş başa yemek yemekte... (Serra Yılmaz, yemek yapma yeteneğini saray cariyesi anneannesinden kapmış.)

- Örneğin siz aynı zamanda bir tercümansınız.

Çok eskiden Fransızca öğretmenliği yaptım. O sabit bir işti ve sorumluluğu çok fazlaydı. Düşünün bir okulda öğretmensiniz, film çekmek için iki ay boyunca sınıfınızdan ayrı kalabilir misiniz? Öğretmenliğin ardından biraz da ekonomik nedenlerden dolayı çevirmenlikte karar kıldım. Türkçe ve Fransızca benim ana dillerim, çocukluk arkadaşım İtalyan idi, ben de kendi kendime İtalyanca öğrendim. Tercümanlık, oyunculuğa benziyor, ikisi de konsantrasyona dayalı ve her ikisi de serbest meslekler...

 

İtalya'da 'Meydan Okuma'

- Yönetmen Ferzan Özpetekin fetiş oyuncususunuz, nerede ve nasıl başladı bu birliktelik?

Ferzan ile 1997 yılının Ekim ayında Strasbourgda düzenlenen Türk filmleri festivalinde tanıştık ve dost olduk. Ferzan ile çalışmanın hem avantajları hem de dezavantajları var. Onun filmleriyle İtalyada, Türkiyeden bile daha tanınır hale geldim. Ama İtalyada bir yönetmen, beni yalnızca Ferzanın oyuncusu olduğum gerekçesiyle oynatmayabilir.

- Şehir Tiyatrolarından atıldınız...

Memur anlayışıyla yönetilen ve vasatı aşamayan Şehir Tiyatrolarının davranış kurallarına uymadım ve oraya ait olarak algılanmadım. Sonuçta kovulmama, küçük adamların iktidarı ve arkadaşlarımın küçük kıskançlıkları yol açtı.

- İtalyada tiyatro yapmak nasıl bir duygu?

Bu benim açımdan başlı başına bir meydan okuma... İtalyanca benim ana dilim değil ki... Floransada küçük bir tiyatroda sahneye koyduğumuz Lultimo Harem (Son Harem), çok beğenildi. Beş yıldır kapalı gişe oynuyoruz. Yakın tarihte de Pariste Sedef Ecerin Sur Le Seuil adlı tiyatro oyununda, Tilbe Saran ile birlikte oynayacağız. Sahnede olmak müthiş bir keyif ancak film seti daha da muhteşem...

- Oyuncu ve örgütlülük...

Türkiyede oyuncular daha fazla örgütlenmeli... Aslında sadece oyuncular da değil, tüm film ekibinin sosyal haklar ve çalışma koşulları konusunda seslerini yükseltmesi gerekiyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon