Atilla Kart’tan İŞID ile ilgili ürküten uyarı

2013’te Suudi Arabistan Silahlı Kuvvetleri’ne ait nakliye uçaklarının Ankara’dan uçuşlarını saptadık. Silah ve mühimmat taşıdıkları çok açık. Bu süreç, MİT tırları süreciyle örtüşüyor” dedi. Kart, “IŞİD Anıtkabir, Mevlana müzesi ve Hacı Bektaş Veli Türbesi’ni hedef alabilir” uyarısında bulundu.

Kart parlamentoda olduğu dönemde özellikle Konya’dan IŞİD’e katılımları mercek altına aldı. IŞİD’in Anıtkabir, Mevlana Müzesi gibi sembol mekanları hedef alabileceği uyarısında bulundu. Başbakan Ahmet Davutoğlu’na 9 ay önce gönderdiği raporda da IŞİD ve El Kaide’ye  katılımların ulaştığı vahim boyutlara dikkat çekerken “Kolluk güçlerinin etkili bir şekilde müdahele etmedikleri ve engelleme çabası içine girmedikleri kaygıyla görülmektedir” dedi. Kart, “Ankara katliamı”nın ardından şu değerlendirmeleri yaptı.

Başbakan’ı uyardım: Başbakan’dan randevu almıştım, iptal edilince rapor gönderdim. Şu şu bilgiler var, diye Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gönderdik. IŞİD’e katılıp ölen 200’e yakın kişinin takma adını, savaştığı birliği içeren listeyi paylaştık. Bir emniyet mensubunun eşinin kocasının engellemelerine rağmen çocuklarıyla birlikte Suriye’ye geçmesini, Konya’da gençlere cihadı anlatan hocaların adlarını ve toplandıkları yerleri, Kurban bayramında IŞİD bayrakları asıldığı haberlerini hep ilettik.   Hem istihbari, hem adli anlamda kayda değer hiçbir çalışmanın varlığını bilmiyoruz. Efendim istihbarat zafiyeti, geçiniz, devlet zafiyeti var. “Geliyorum” diyen bir katliamdı.

Himaye edildi, beslendi: Hiçbir ciddi, fiili tedbir almadılar. Konya’da otogardan falan seyahat firmasına ait şu otobüsle Gaziantep’e IŞİD’e katılmaya gidecekleri bildirdik. “Üzerlerinde suç unsuru olmadığı için müdahele edemiyoruz” dediler. Seyahat özgürlüğü tamam, kısıtlayamazsınız, ama bu insanlar 8-10 vilayetten gelip Gaziantep’te, Adıyaman’da belli adreslerde toplanıyorlar. Bu adres bilgileri verildiği halde  müdahale etmiyorsanız bu yapıyı himaye ediyorsunuz, besliyorsunuz, görmezden geliyorsunuz, bu iklimi yaratıyorsunuz demektir.

Cihadistler ve silahlar: Konya’dan 3 bin civarında katılım olduğunu söylüyorduk. Resmi açıklamalarda, gerçeğe aykırıdır, dendi. Sanayiden de beslenen bir yapı. Konya’nın iki beldesinde uluslararası ölçekte tüfek üretimi vardır. Bir taraftan cihadist katılımı iklimini yaratıyorsunuz, öbür taraftan silah ve mühimmat sevkini sağlıyorsunuz.

Suudi Arabistan uçakları: 24-25 Şubat 2013 tarihlerinde Suudi Arabistan Silahlı Kuvvetleri’ne ait 3 nakliye uçağının Esenboğa’dan havalandığını saptadık. Bunların neyi, kimi taşıdığını, nereye gittiğini sorduk. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun verdiği yanıtta uçuşları inkar edemediler, “Suriyeli sıığınmacılara insani yardım taşımak amaçlı” dediler. Bunların silah ve mühimmat olduğu çok açık. Bu süreç, MİT tırları süreciyle örtüşüyor.

Anıtkabir tehdit altında: Anıtkabir, Mevlana Müzesi, Hacı Bektaşi Veli Müzesi için de uyarıda bulundum. Bu bir sezgidir, süreci okumaktır, analizdir.IŞID’in ne menem bir örgüt olduğu  ortada. Bu üç mekana  bir saldırıyı tasavvur etmek istemiyorum. Daha sıkı önlemler alınmalı.

“Sorumluluk sahibi”AKP’liler: 1 Kasım’dan sonra koalisyon sürecinde krizin daha da derinleşeceği kaygısını taşıyorum. Yukarısı engelleyecek, müdahele edecek. Bu güçlü bir iktidar yapılanmasıyla aşılır.Ya da bir diğer ihtimal, AKP bünyesinden sorumluluk sahibi belli bir grubun “artık yeter” demesiyle. Anayasal kurumların onarımı çok önemli.

MİT, IŞİD’i de kullanıyor: MİT yargıyı da yönetiyor, siyaseti de, dış politikayı da, IŞİD’i de kullanıyor. MİT ve benzeri kurumlar bugün Türkiye cumhuriyeti devletinin kurumları değil, ağırlıklı olarak Erdoğan’ın adeta kişisel ve şahsi danışmanı, kurumu haline geldi. Suruç’taki seyri biliyorsunuz, sonra Ankara katliamı. Böyle bir boşluk yarattığınız zaman her türlü dış istihbarat da devreye girer.