Bak sen şu sporcu hilebazlara
Sporda doping, şike, bahis skandallarını sık sık duyar olduk. Bir de sahada ya da yarışma parkurunda çeşitli hileler yapıp avantaj sağlayan sporcular var. İşte maratondan boksa sporcu hilebazlar...
Bu hafta başı ölü sezondaki Amerikan futbolundan önemli bir haber geldi. Son şampiyon New England Patriots takımın oyun kurucusu Tom Brady "sönük top" (Deflatgate) soruşturmasında suçlu bulunmuş ve dört maç ceza almıştı. Pats taraftarları onu savunmak için seferber oladursun sönük top olayı spor tarihinin önde gelen saha içi sahtekârlıkları arasına girdi bile.
Olayı hatırlamak gerekirse bazı rakipleri NFL’in 2014 normal sezonunda Patriots’ın kullandığı topların olması gerekenden daha az şişirilmiş olduğunu ima etmişti. Bu yılın başındaki AFC Şampiyonluk maçında ise devre arası Patriots’ın kullandığı topları ölçen hakemler bazı topların kural dışı olduğunu belirledi. Sonrasında üç ay süren bir soruşturmanın ardından Patriots takımına hatta kulübüne 1 milyon dolar para cezası ve Tom Brady’e de dört maçtan men cezası verildi. Brady itibarının kurtarmaya çalışadursun biz spor tarihinde kafası hileye işleyen sporculara bir bakalım.
KESTİRMEDEN GİDELİM ABİ
1904’te ABD’nin St. Louis kentinde düzenlenen olimpiyat oyunlarında maraton yarışının favorilerinden biriydi Amerikalı Fred Lorz. Ancak Lorz kendine yeteri kadar güvenmemiş olacak ki altın madalyayı garantilemek için sıkı bir hileye başvurdu. O zaman maraton mesafesi 40 kilometreydi. Bizim uyanık Fred toz toprak parkurdan sıkılıp 15’inci kilometreye yaklaşırken yarışı terk ediverdi. Kötü organizasyon sebebiyle hakemler hangi atletin nerede olduğunu anlamaya çalışırken bitişe birkaç kilometre kala Lorz birden tekrar yolda peydah olmasın mı? Rakiplerinin yaklaşık 15 dakika önünde olimpiyat stadyumuna giren Lorz seyircilerin alkışlarıyla bitiş çizgisini geçti. Hatta zamanın ABD Başkanı Theodore Roosevelt’in kızıyla hatıra fotoğrafı bile çektirdi. Ancak yarış hakemleri Lorz’un maratonun 17-18 kilometrelik bölümünü otostopla kat ettiğini öğrendi. Lorz “Şaka yapmıştım” dese de diskalifiye olup bir de ebedi boykot cezası almaktan kurtulamadı.
AMAN METRO KAÇMASIN
Maraton herhalde uzunluğu sebebiyle hileye müsait bir dal. Baksanıza televizyon yayınları bu kadar yaygınlaşmadan türlü türlü hile denemelerine alet olmuş. Yine ABD’deyiz. Ama bu kez 1980 yılı, Boston. Kübalı kadın atlet Rosie Ruiz bitiş çizgisini geçtiğinde gülücükler saçıyor. Öyle ya hem birinciliği kapmış hem parkur rekoru kırmış daha ne olsun. Ama Ruiz yarışın daha başlarında parkurdan çıkıp seyircilerin arasında karışmış, yarışın sonuna doğru da tekrar parkura girip doğru dürüst terlemeden birinci bitirmiş. Bu kadar da değil, meğer New York Maratonu’nunu bitirirken de metroya atlayıp bitişe yakın bir noktada inmiş. Neyse ki hat filan karıştırmamış!
MACGYVER MISIN KARDEŞİM!
Bu kez sahne 1976 Montreal Olimpiyatları. Beşli yarışma modern pentatlonun son ayağı eskrim. Buradan alınacak puanlar madalya sıralamasını belirleyecek. Sovyet takımının en tecrübeli isimlerinden Boris Onisçenko sabah seansından itibaren pek hünerli. Galibiyet üstüne galibiyet alıyor. Ama sanki epesi rakiplerine değmeden puan alıyor Onisçenko. Sonunda Jim Fox’la maçında İngiliz sporcu hamleyi görüp kaçsa da Sovyet sporcunun skorbord yanıveriyor. Sporcular şaşkın, antrenörler şaşkın. İtirazlar yapılıyor ve kılıç incelemeye alınıyor. Parçalara ayırdıktan sonra görülüyor ki kılıcın sapına gizli bir düzenek yerleştirilmiş. Rakibe temas olmasa da skorbordun ışığını yakabiliyormuş. Onsiçenko Olimpiyatlar’dan diskalifiye edildi.
TUTMAYIN FRENİ PATLADI
Bisiklet her türlü hileye hurdaya açık bir dal oldu hep. 1904 Fransa Turu’nda birçok yarışçı uzun etaplara dayanabilmek için motorlu taşıtlardan yardım almıştı. 1953’te Jean Robic’in yaptığı ise hile mi, sivrizekalılık mı siz karar verin. Fransa Turu’nda Pireneler’deki ünü Tourmalet Dağı’nın zirvesinden inerken takım direktörüyle bir cinlik düşündü. Tepeleri tırmanırken bisiklet hafif olmalıydı. Ya inerken? O zaman da birden ağırlaşsaydı ne de iyi olmaz mıydı. Tam zirvede bir gidon sorunu diye durdu Robic. O sırada bisikletteki su bidonlarını el çabukluğuyla kurşun dolu bidonlarla değiştirdiler. Alın size ağır bisiklet. Ama bu yeni ağırlık, bisikletin dengesini bozmuş olacak ki Fransız bisikletçi kendini paldır küldür düşerken buldu. Kemiklerini kırınca yarış dışı kaldı.
DUVARCI MISIN BOKSÖR MÜ?
“Duvara vurmuş gibi oldum” derler ya, bazı boksörler bu deyimi rakipler üzerinde denemeye kalkmışlar. Örneğin Amerikalı Antonio Margarito yumrukları daha sert atmak istemiş olmalı ki eldivenin içindeki sargıya alçı malzemesi koymuştu. Islandığı zaman alçı gibi sertleşecekti. 2009’da maç öncesi bu hile girişimi keşfedildi ve son anda önlendi. Ya önceki maçlar? Bunu deneyen ilk boksör değil belli ki! 1983’te Porto Rikolu Luis Resto’nun eldiveni rakibi Billy Collins’in suratına balyoz gibi indi 11 raunt boyunca. Öyle ki Collins bir gözünü kaybetti. Açılan soruşturmaya göre Resto’nun antrenörü eldivenin içini boşaltıp alçıyla doldurmuştu. Boks lisansları iptal edildi. Resto 2.5 yıl, antrenörü de dört yıl hapis yattı.
GÖZÜNÜ SAKIN ALİ KARDEŞ
Muhammed Ali efsane olamadan bir hileye kurban gidecekmiş az kalsın. Hem de dünya ağır sıklet boks şampiyonu unvanını ilk kez devraldığı maçta! İlk üç rauntta o zamanki adıyla Cassius Clay’le baş edemeyeceğini anlayan vatandaşı Sonny Liston dördüncü raundun başında şeytani zekasını devreye soktu. Köşesindeki sağlıkçısına kesikler için kullandığı maddeden eldivenlerine de sürmesini istedi. İlaç hemen etkisini gösterdi. Ali gözleri yanarak kenara geldi. Diskalifiye olmaya saniyeler kala ringe dönebildi ancak. Sonraki iki raunt yanmanın etkilerinden kurtulmak için Liston’ın etrafında dans ederek geçti. Altıncı raunttaysa sağlam gözlerle Liston’ı hırpaladı ve şampiyonluk kemerini kaptı.
AĞLAR MI? VALLA BEN DELMEDİM
1992’nin 22 Kasım günü. Ankaragücü ile Gaziantepspor Ankara’da 1. Lig maçında karşılaştılar. Ankara temsilcisi iki golle öndeydi ve sıradan bir lig maçındaki gibiydi her şey. Ta ki 77’nci dakikada Gaziantepspor Cem’in ayağından bir gol bulana kadar. Ama daha Gaziantepliler sevinirken bir gariplik olduğu ortadaydı. Top kale ağlarının dışındaydı. İtiraz için herkes hakemin etrafını sararken Ankaragüçlü Taner Ertaş kramponuyla kalenin yan filelerinde bir delik açıverdi. Topun sanki dışarıdan içeriye girdiğini işaret ediyordu. Hakem Adnan Türkkan golü iptal etti. Taner’in hesap etmediği faktör TV kameralarıydı. Akşam TV’lerde ağları yırtışı yayınlanınca kızılca kıyamet koptu. Taner dört maç ceza aldı. Türkkan hakemliği bıraktı sonra geri dönse de pek uzun bir kariyeri olmadı.
SOPAN DA PEK HAFİFMİŞ
Beyzbol farklı skandallarla çalkalanmış bir spor dalı ABD’de. Bilhassa bahis ve doping mevzuları beyzbolu yıllarca uğraştırdı. Bir de saha içinde başka tür hilelere başvuranlar var. Mesela 1994’te Cleveland Indians’ın ünlü oyuncusu Albert Belle’in sopasında bir gariplik olduğunu sezen hakemler test için alıkoydu. Testler gösterdi ki Belle’in sopası mantarla doldurulmuştu ve olması gerekenden çok daha hafifti. Belle yedi maç ceza aldı. 2003’te de Sammy Sosa yine mantarlı sopayla yakalandı. Bir de atıcılar var tabii. Onlar da topun hızını artırabilmek için kaygan maddeleri kural dışı kullanmakla nam salmıştı. Florida Mariners atıcısı Gaylord Perry bunlara bir örnekti. 1982’de vazelin kullandığı için 10 gün ceza almıştı.
En Çok Okunan Haberler
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Jose Mourinho'dan genç futbolcuya övgü!
- Bir acayip Türkiye hikâyesi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Başkan Özarslan’dan açıklama
- Kılıçdaroğlu'ndan Özel'e 'Suriye' yanıtı