'Bayramda tatlıda aşırıya kaçmayın'
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Berrin Çetinarslan, ''Bayramı hem şeker tadında geçirmek, hem de bayram sonrası sağlığımızı korumak için aşırı tatlı tüketiminden kaçınmalıyız'' dedi.
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Berrin Çetinarslan, tatlı tüketimi konusunda özellikle diyabet hastalarının çok dikkatli olmaları gerektiğini ifade ederek, ''Diyabet hastaları, 'bir dilim baklavadan bir şey olmaz' dememeli. Ağdalı tatlılar kan şekerini ani şekilde yükseltir, insülin salgılar ve acıkma hissi verir'' diye konuştu.
Bu hastaların illa tatlı yemek istiyorlarsa, tatlandırıcılı sütlü tatlıları tercih etmesini öneren Çetinarslan, ''Ama unutmasınlar, bu gıda maddeleri tatlandırıcıyla bile yapılmış olsa, bu tatlıların içindeki süt, un ve diğer malzemelerin bir kalorisinin olduğunu unutmamalılar. Diyabetik hastalar, günlük kalorilerine dikkat etmeleri ve buna göre ayarlamaları gerekir'' ifadesini kullandı.
Çetinarslan, gün içerisinde sadece hamur işi, tatlı tüketenlerin, diğer öğünde etli ve sebzeli tencere yemeği tüketmeleri gerektiğini belirterek, bayram ziyaretlerinin araç kullanmadan, yaya olarak yapılmasının, yenilenlerin eritilmesi bakımından önemli olduğunu kaydetti.
Besinlerin aşırı derecede hızlı tüketilmemesini öneren Çetinarslan, ''Çünkü, beynimizde bir doyma merkezimiz var. Bu doyma merkezinin, doyma sinyalleri gönderebilmesi için en az 15-20 dakikaya ihtiyaç var. Eğer bu süreden daha kısa zamanda sunulanları tüketirsek, doyma sinyalleri gelmeyeceği için daha fazla yememize neden olacaktır. Bu da kilo almamız, zamanla obezite olmamız anlamına gelir'' dedi.
Ramazan boyunca oruç tutanların beslenme alışkanlıklarının da ciddi oranda farklılaştığını ve günde 2 kez yemek yendiğine dikkati çeken Çetinarslan, bayram nedeniyle aşırı yemek tüketiminden kaçınılması ve bol su tüketilmesi gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Çetinarslan, yeme ve içmeye dikkat edilmediği takdirde, bayramda mide ve bağırsak sorunlarının baş gösterebileceğini belirterek, şunları kaydetti: ''Birden bire, çok fazla miktarda tüketmemeliyiz. Günde 4-5 öğüne bölerek yememiz gerekiyor. Günde en az 2-2,5 litre su içelim. Çay, kahve gibi kafeinli içeceklerden uzak duralım. Yaz mevsimindeyiz. Bu bir avantaj. Tatlı ve hamur işleri yerine ikramlarımızı meyve ile değiştirebiliriz. Meyve ve sebze tüketimini artırmakta yarar var.''
Çetinarslan, beyaz unla yapılmış yiyecekler yerine, kepekli unla yapılan gıdaların tercih edilmesi gerektiğini anlatarak, tuz tüketiminin de belli bir düzeyde tutulmasının önemine değindi.
'Asitli içeceklerden kaçınılmalı'
Hiper tansiyon, kalp ve şeker hastası olanların bu konulara daha çok özen göstermesi gerektiğini dile getiren Çetinarslan, ''Sağlıklı olanların da tuz tüketiminde günde 5-6 gramı geçmemesi gerekiyor. Asitli içeceklerin, soda da dahil, hazmı kolaylaştırdığı zannedilir. Oysa asitli içecekler karında şişkinlik yaratır. Asitli içeceklerden kaçınmalıyız. Ayran ve su gibi içecekleri tercih etmeliyiz. Taze sıkılmış meyve sularını tüketmeliyiz'' ifadesini kullandı. Prof. Dr. Çetinarslan, yemek seçimlerinde, kan şekerini yükselten gıda maddelerinin aşırı derecede tüketilmemesi gerektiğine işaret ederek, üzüm, incir gibi glisemik indeksi yüksek meyvelerin çok fazla tüketilmesi durumunda kan şekerinin aniden yükselerek, pankreastan insilünün salgılandığını dile getirdi.
Reflü hastası olanların da bayramda çok dikkat etmesi gerektiğini dile getiren Çetinarslan, çok yemek yememin ve asitli içecekler tüketilmesinin reflüye davetiye çıkardığını ifade etti. Çetinarslan, yemekten sonra hemen uzanıp uyumanın da reflünün artmasına neden olan bir davranış biçimi olduğunu anlatarak, şöyle konuştu: ''Yürüyüş yapalım. Hafif yokuş çıkmak veya merdiven tırmanmak, karın kaslarının çalışmasına yardımcı olur ve hazmı kolaylaştırır. Her gün 30 dakika, her gün olmazsa bile haftada 3-4 kez 40-45 dakika hızlı tempolu bir yürüyüş yapılmalı. Ya da hoşlanılan bir spor yapılabilir. Egzersizi hayatımızın bir parçası haline getirmemiz gerekir. Hareket etmek için bahanelerimiz olmalı. Mesela alışverişe gittiğimizde, arabamızı uzak bir yere park edebiliriz. Asansör yerine merdiven kullanmaya özen gösterebiliriz. Toplu taşıma araçlarından yararlanıyorsak, evimize ve iş yerimize bir iki durak önce inip yürümeliyiz.''
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza