Beyaz Saray: Olumlu adım, ancak ciddi kaygılar sürüyor

Beyaz Saray, Washington ve uluslararası ortaklarının Tahran'ın nükleer programıyla ilgili kaygılarının devam ettiğini, ancak İran'ın geçen Ekim ayında kabul ettiği gibi düşük oranda zenginleştirilmiş uranyumunu toprakları dışına göndermesinin olumlu adım olacağını bildirdi.

Beyaz Saray: Olumlu adım, ancak ciddi kaygılar sürüyor
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 17.05.2010 - 18:18

Beyaz Saray Sözcüsü Robert Gibbs, yaptığı açıklamada, "İran, nükleer programının yalnızca barışçıl amaçlar taşıdığı hususunda uluslararası topluma garanti verecek gerekli adımları atmalı" dedi. Türkiye ve Brezilya'nın konuyla ilgili gösterdiği çabalara işaret eden Gibbs, teklifin, uluslararası toplum tarafından üzerinde düşünülmeden önce, "açıkça ve geçerli biçimde" Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na (UAEK) iletilmesi gerektiğini kaydetti.

Gibbs, "İran'ın taahhütlerini yerine getirmeyişi ve nükleer programıyla alakalı temel konuların ele alınması ihtiyacı gözönüne alındığında, ABD ve uluslararası toplum ciddi kaygılar taşımaya devam ediyor" ifadesini kullandı. İran'ın uranyumunu yüzde 20 düzeyinde zenginleştirmeye devam etme planının BM Güvenlik Konseyi'nin kararlarını ihlal ettiğini söyleyen Gibbs, Tahran'da yayımlanan bildirinin, İran'ın, Ekim'de de yapmayı kabul ettiği gibi nükleer programı konusunda büyük güçlerle görüşmeyi isteyip istemediği hususunda "belirsiz" olduğunu savundu. Gibbs açıklamasında, Washington'ın, İran'ın nükleer programından kaynaklanan soruna diplomatik çözüm bulunmasına olan bağlılığını da dile getirdi.

Beyaz Saray Sözcüsü Robert Gibbs, "Bu, İran'ı, yaptırımlar da dahil olmak üzere, yükümlülüklerinden dolayı sorumlu tutmaya dönük atmakta olduğumuz adımları değiştirmez" dedi. İran'a yönelik BM yaptırımlarına doğru ilerleme sağlanmakta olduğuna inandıklarını kaydeden Gibbs, spesifik bir zaman dilimi vermezken, "Bir yaptırımlar kararı üzerinde düzenli ilerleme sağladığımızı düşünüyorum" diye konuştu. İran'ın teklifinin, geçen Ekim ayında kabul ettiğinden daha az kapsamlı olduğunu savunan Gibbs, "İran yönetiminin sözleri ve eylemleri çok nadir örtüşüyor" ifadesini kullandı. Gibbs, İran'ın, teklifini resmi değerlendirme için Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na sunması gerektiğini de belirtti.
 

'İran ile temas kurmaya hazırız'

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley, ABD'nin, nükleer programıyla ilgili uluslararası toplumun kaygılarını ele alması halinde İran ile temas kuracağını söyledi. Crowley, günlük basın toplantısında, "Nükleer programıyla ilgili uluslararası toplumun kaygılarını ele almaya hazır olması halinde, İran ile herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda temas kurmaya hazır olmayı sürdürüyoruz. Bunu son aylardır yapmayan taraf İran" dedi. Sözcü Crowley, ABD'nin İran'a karşı BM yaptırımları uğraşını devam ettireceğini de belirtti.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley, İran'ın, uranyum zenginleştirmesi faaliyetlerini durdurmadaki isteksizliği de dahil olmak üzere, BM Güvenlik Konseyi'nin 5 kararına meydan okumayı sürdürdüğünü söyledi. İran'ın bugün uranyumu yüzde 20 düzeyinde zenginleştirmeye devam etmeyi planladığını yeniden teyit ettiğini, halbuki daha önceden bunu Tahran'daki araştırma reaktörü için gerekçe gösterdiğini kaydeden Crowley, "Bugünkü açıklamalar, Tahran'daki araştırma reaktörüyle ilgili anlaşmanın halen süren zenginleştirme faaliyetiyle ilgisiz olduğunu gösteriyor. Aslında, bunlar tamamıyla bağlantılı" diye konuştu.

Crowley, İran'ın gelecek günlerde nasıl bir resmi cevap vereceğinin kritik noktayı oluşturduğunu ifade ederek, "1 Ekim'deki toplantıdan bu yana İran'ı, resmi bir cevap vererek, neyi yapmaya hazırlandığını ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile nasıl bir işbirliği yapmayı planladığını açıklamaya çağırıyoruz" dedi. Ortak bildiride, İran'ın UAEK ile nasıl çalışacağı, uluslararası toplumun ana kaygılarını gerçekten ele alıp almayacağı gibi birtakım hususların bilinmediğini savunan Crowley, "Örneğin, bildiride P5 1 ülkeleriyle görüşmeler yapmayı istediğini belirten bir ifade var. Ancak İran, olası bir görüşmede merkezi konunun, nükleer programıyla ilgili uluslararası toplumun sorularını ele almasının oluşturacağını hiçbir zaman kabul etmedi. Bu görüşmelerin tek nedeni, en öncelikli olarak İran'ın nükleer programıyla ilgili ana kaygıları ele almak olmalı. Ortak bildiri, uluslararası toplumun ana kaygılarını ele almıyor" diye konuştu. Türkiye ve Brezilya'nın çabalarını "selamladıklarını" kaydeden Crowley, İran'ın, gerçek niyetlerinin ne olduğuna dair yanıtlaması gereken hala önemli soruların olduğunu belirtti.
 

'BM yaptırımlarına yönelik çabalar devam ediyor'

Crowley, bir soru üzerine, İran'a yönelik BM yaptırımlarına yönelik çabalarının devam ettiğini de kaydetti. "Muhtemel yaptırımların tanımlanması çabalarımız da dahil olmak üzere, diplomatik yol üzerindeki çabalarımız devam edecek" diyen Crowley, "İran'ın uranyum zenginleştirmeye devam ettiğini ve bu programını durdurmadığını" belirterek, "Ana kaygımız bu" ifadesini kullandı. "Bazı zenginleştirilmiş materyalin İran'dan çıkarıldığını görebilecek olmaları gerçeğinin faydalı olduğunu" dile getiren Crowley, "Ancak daha geniş kontekstte, gerçek mesele, İran'ın öne çıkıp, nükleer programıyla ilgili uluslararası toplumun meşru kaygılarını ele almaya hazır olup olmadığı" diye konuştu.

"Bildiriyle ilgili nihai yargıda bulunmadan önce, İran'ın UAEK'ye resmi yanıtının doğasını bekleyip göreceğiz" diyen sözcü Crowley, sözlerine şöyle devam etti: "Buradaki ana mesele, İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) ve BM Güvenlik Konseyi kararları altındaki yükümlülüklerine uyuyor mu, uymuyor mu sorusu. İran bugüne kadar bu testten geçmeyi başaramadı. İran, bildiride UAEK ile işbirliği yapmak istediğini söylüyor. Biz birkaç aydır UAEK ile işbirliği çağrısında bulunuyoruz. İran'ın yanıtının doğasının ne olacağını göreceğiz. İran bildiride, P5 1 ile de ciddi biçimde temas kurmak istediğini belirtiyor. Ancak sorulması gereken soru, nükleer programıyla ilgili kaygılarımızı ele almak istiyor mu? Dolayısıyla hala birçok soru var. İran'ın sözlerine değil, eylemlerine bakacağız."

Sorumluluğun hala İran'da olduğunu vurgulayan Crowley, "(İran) uluslararası toplumun kaygılarını ele almak istiyor mu? Eğer öyleyse, bu, güven inşası sürecini başlatır ve bunun daha geniş süreçte etkisi olabilir. Ancak, bildirinin içeriğinin, İran'ın son aylarda kamuoyu önünde açıklamalarda bulunup, yine de kaygılarımızı ele almamasının yeni bir versiyonu olduğuna inanmamız için nedenler bulunuyor" diye konuştu.
 

'Önceki versiyonun yeniden ısıtılmış hali mi'

Crowley, bir soru üzerine, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Brezilya Dışişleri Bakanı Celso Amorim ile Tahran'a gitmelerinden önce diyaloglarının olduğunu, ancak hafta sonunda bir temasın kurulup kurulmadığı konusunda bilgisinin olmadığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile Davutoğlu arasındaki görüşmenin içeriğiyle ilgili bir soru üzerine Crowley, Clinton'ın görüşmede uluslararası toplumun açık kaygılarına işaret ettiğini, İran'ın bu kaygıları ele almasını memnuniyetle karşılayacaklarını ve İran'ın anlamlı bir teklifle ileri çıkacağından şüphe duyduğunu söylediğini bildirdi.

Ortak deklarasyonun içeriğini hala değerlendirdiklerini aktaran Crowley, Türkiye ve Brezilya'nın, uluslararası toplumun kaygılarını ele alması için İran ile temas kurmaya devam etme çabasını memnuniyetle karşıladıklarını kaydederek, "Ortak deklarasyonun bu testten geçip geçmeyeceğini görmek gerekiyor. Bunun yeni bir şeyi mi temsil ettiği, yoksa İran'ın önceden ortaya koyduğu versiyonun yeniden ısıtılmış hali mi olduğuna dair birçok soru var" dedi.

Crowley, "Anlaşmayı görüşmek için İranlılarla oturmaya hazır mısınız" şeklindeki soru üzerine, "1 Ekim'de Cenevre'deki toplantının devamı olarak aylardır İran ile oturmak istiyoruz. Geri dönmeyen ve P5 1 ile ciddi ve devamlı diyalog kurmada isteksiz olan taraf İran" ifadesini kullandı. "İran'ın, bu anda bile, Tahran'daki araştırma reaktörüyle ilgili 1 Ekim'de ortaya atılan teklif konusunda UAEK'ye spesifik yanıt vermediğini, o tarihten sonra P5 1 ülkeleriyle, uluslararası toplumun en kaygı duyduğu konuda toplantı düzenlenmesini kabul etmediğini" söyleyen Crowley, "İran, P5 1 ile diyaloğa geçmeye istekli olduğunu söylüyorsa bunu göstermeli. Bu, uluslararası toplumun temel bir talebi" diye konuştu. Crowley, Türkiye ve Brezilya ile olan temaslarında, bu süreçteki ana konuları yinelediklerini belirterek, "Türkiye ve Brezilya'nın bizim istediklerimizin ne olduğuna dair sıkı bir anlayışa sahip olduğunu düşünüyorum" dedi.

 

'Soruna diplomatik çözüm istiyoruz ancak sorumluluk İran'da'

Crowley, bir soru üzerine, soruna diplomatik çözüm istediklerini, ancak sorumluluğun İran'da olduğunu belirtti. Crowley, şunları kaydetti: "İran ile sivil nükleer enerji konusundaki temel hakkına nasıl sahip olabileceğini konuşurken, İran'ın ileri çıkıp uluslararası toplumun kaygılarını ele alması, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile yapıcı işbirliğine hazır olduğunu açıklaması ve BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda uranyum zenginleştirme faaliyetlerini askıya alması gerekiyor. Ancak BM Güvenlik Konseyi kararlarına meydan okuyan, uluslararası toplumla şeffaf biçimde temas kurmayan ve programının barışçıl sivil amaçlar taşıdığını göstermesi gereken taraf İran."

İran'ın bunu yapması halinde ABD, P5 1 ve uluslararası toplum içindeki diğerlerinin cevap vermeye hazır olduğunu ifade eden Crowley, "İran'ın nükleer programıyla ilgili uluslararası toplumun kaygılarını ele almaya hazır olması halinde İran ile herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda temas kurmaya hazır olmayı sürdürüyoruz. Son aylarda bunu yapmayan taraf İran" ifadesini kullandı.
 

'UAEK transferi idare edecek mi?'

Crowley, başka bir soru üzerine, "şeytanın ayrıntılarda gizli olduğu" ifadesini kullanarak, "İran, zenginleştirilmiş uranyumunu ülkenin dışına göndermeye istekli olduğunu belirtti. Ancak diğer taraftan, UAEK'ya da açıklaması gereken gerçek soru, UAEK bu materyalin kontrolünü eline alıp, yakıtın Tahran'daki araştırma reaktörü için transferini idare edecek mi? Bu, UAEK için düşündüğümüz rol. Ancak belgede, bunun İran'ın kontrolünde olduğuna dair ibareler var, bu da İran'ın daha önceden önerdiği, ancak reddedildiği bir detay" diye konuştu. P5 1 de dahil olmak üzere uluslararası toplumda, İran'ın uluslararası yükümlülüklerine uymadığına dair güçlü görüş birliğinin olduğunu ifade eden Crowley, İran'ın ise BM Güvenlik Konseyi kararlarına meydan okuduğunu yineledi. Farklı ülkelerin kendi pozisyonlarını tanımladığını, ancak İran'ın yükümlülüklerine uymamasının sonuçlarının olacağını anladığından emin olunması çabalarında önemli ilerleme sağlandığını düşündüklerini kaydeden Crowley, gelecek günlerde, bu belgenin herkes tarafından nasıl görüldüğü ve belge ışığında nelerin yapılması gerektiği gibi hususlarda istişareler içinde olacaklarını, Türkiye ve Brezilya ile de temaslarının olabileceğini belirtti.
 

'Yaptırım kararı taslağı üzerinde çalışmamızı engellemeyecek'

Crowley, bir başka soru üzerine, İran'ın uranyum takasıyla ilgili bildirinin, P5 1 içinde ve BM Güvenlik Konseyinde yeni bir yaptırım kararı taslağı üzerinde çalışmaya devam etmelerini engellemeyeceğini söyledi. Türkiye ve Brezilya'nın da içinde bulunduğu BM Güvenlik Konseyi ülkelerine, yakın gelecekte, olası yaptırımlar konusunda karar taslağının sunulacağına işaret eden Crowley, Türkiye ve Brezilya'nın hafta sonundaki çabalarına saygı duyduklarını da kaydetti. "Türkiye ve Brezilya'nın çabalarını destekleyip desteklemediğine" dair soru üzerine Crowley, "İran'ın izlediği yolu değiştirmesini sağlayacak her türlü diplomatik çabayı destekleriz. Sorulması gereken soru, İran'ın bugün yeni bir şey sunup sunmadığı ve biz bu konuda şüpheliyiz" dedi.

Crowley, şöyle devam etti: "İran neyi yapmaya hazır? İran eğer uluslararası toplumun kaygılarını ele almaya, UAEK ile şeffaf biçimde temas kurmaya, uranyum zenginleştirmesi faaliyetlerini askıya almaya hazırsa, çünkü hatırlayın, Tahran'daki araştırma reaktörüne yakıt sağlamak için yüzde 20 düzeyinde uranyum zenginleştirdiğini söyleyen taraf İran'dı, eğer İran, araştırma reaktörünün bir parçası olarak sunulan temel anlaşmayı kabul etmeye hazırsa, yüzde 20 düzeyinde zenginleştirmek için ne gibi gerekçesi var, hiçbir gerekçesi yok. İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki, New York'ta verdiği yemekte uranyum zenginleştirmeye devam edeceklerini yineledi. Bu, BM Güvenlik Konseyi kararlarının ihlali." Crowley, İran'ın ilk yapması gerekenin UAEK'ye resmi yanıt vermek olduğunu, UAEK ile nasıl bir temas kuracağını ve uluslararası toplumun bu muhtemel transferde ne gibi bir rol oynayacağını da anlatması gerektiğini vurguladı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler