Bir kahramanlık destanı: Troya

Genel sanat yönetmenliğini Mustafa Erdoğan'ın yaptığı ve bir yıl önce sahneye koyduğu ''Troya'' gösterisini, bugüne kadar 350 binden fazla kişi izledi. Gösterinin çok uzun ve titiz bir hazırlık döneminin ardından sahneye konulduğunu bildiren Erdoğan, ''Müthiş bir ekip, çok kalabalık bir kadro. Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en iyileriyle çalıştık'' dedi.

Bir kahramanlık destanı: Troya
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 28.02.2009 - 11:11

"Troya" gösterisinin genel sanat yönetmeni Mustafa Erdoğan, yaptığı açıklamada, geçen yıl Nisan ayında sahneye konulan ve 120 dansçının 1,5 saat boyunca performans sergilediği yapımla ilgili teorik çalışmalara 1999 yılında, pratik çalışmalara ise 4 yıl önce başladıklarını belirtti.

Gösterinin çok uzun ve titiz bir hazırlık döneminin ardından sahneye konulduğunu bildiren Erdoğan, ''Müthiş bir ekip, çok kalabalık bir kadro. Alanında uluslararası deneyimi olan sanatçılar var. Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en iyileriyle çalıştık'' dedi.

''Troya''nın sahneye konulmasının teorik ve arkeolojik çalışmalar, dans ve sahneyle ilgili pratik çalışmalar, kostüm ve müzikle ilgili teknik çalışmalar ve seyirciye sunuş aşamalarından oluştuğunu anlatan Erdoğan, ''Yapmak yetmez, seyircinin önünde sınamak gerekir. Türkiye seyircisinin önünde, gelen yabancı konukların önünde sınamak ve gidip o ülkede sınamak gerekir. Bunların tamamını evre evre yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Süreç bitmiş değil, bu böyle 20 yıl boyunca devam edecek. Anadolu Ateşi'nin 10. yılında bu söylediklerimi yine yapıyoruz'' diye konuştu.

Erdoğan, gösteride yer alacak dansçıları nasıl seçtiklerini ise şöyle anlattı: ''Biz dansçılarımızı 4 aşamalı sınavla alırız. Halk dansları, bale, modern dans ve müziğe, ritme olan yakınlıkları... Bir de tabii bedensel uygunluk önemli. Bu aşamalardaki sınavları geçen adaylar bir ay bizimle çalışır. Bu aşama da birlikte yaşama kültürüyle ilgilidir. Grupla birlikte hareket edip edemeyeceğiyle ilgili. Bu sınavları geçerlerse bizimle kalıyorlar.''

Dansları bizzat kendisi uyguluyor

Provalara katılarak, bizzat kendisi de dansçılarla dans eden Erdoğan, koreografiyi yaparken de bizzat dansları kendisinin uyguladığını belirtti.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Koreografiyi yaparken kendimin uygulama sebebi şu. Ben yapabilirsem, onların önünde uygularsam, onları daha çok motive ettiğimi düşünüyorum. Ben yorulmayınca onlar 3 kat daha iyi performans gösteriyor. Riskli şeyleri önce ben yapınca onlar daha korkusuz yapabiliyor. Dövüş sahnelerinde gerçek kılıçlar kullanıyoruz. Orada herhangi bir hile yok, çıkan kıvılcımlar gerçek kıvılcım. Metal parçaları havada uçuşuyor. Riskli bir şey ama yine de seyircinin karşısında, canlı yapıldığında müthiş reaksiyon alıyoruz.''

O dönemi sahnede tekrar canlandırmak için müziklerin de dönemin enstrümanları ve şarkı sözleri kullanılan ''Troya'' gösterisindeki kılıçların da o tarihteki gibi Gürcistan'dan getirildiğini söyleyen Erdoğan, ''Troya döneminde de yani bundan 3 bin yıl önce de Troya'ya metaller ve silah yapılan bütün madenler Gürcistan'dan o zamanki adıyla Kolhis'ten getirilmiş. Garip bir tesadüf olarak biz de Troya projesinde Gürcistan'dan gelen kılıçları kullanıyoruz'' diye konuştu.
 

Salon sorunu

Mustafa Erdoğan, ''Troya'' gösterisinin geniş kadrosu, koreografisi ve sahne tasarımı sebebiyle İstanbul Gösteri Merkezi dışında başka salonlarda gösterilmesinin neredeyse imkansız olduğunu ifade etti.

Erdoğan, ''Ankara'da oynayacak salon yok. İzmir'de çok zor. Anadolu'nun diğer kentlerinde mümkün değil. Antalya'da oynayabilmek için de Antalya'ya tiyatro yaptık. Gloria Aspendos Arena bu gösteriler için geçen yıl inşa edildi'' dedi.

Erdoğan, ''Troya''nın İstanbul ve Antalya'da, ''Anadolu Ateşi''nin de diğer 2 grup tarafından yurtdışında sergileneceğini söyledi. ''Troya''nın Nisan ayında da Giza piramitlerinin önünde sahneleneceğini belirten Erdoğan, ''Bana göre dünyanın en güzel sahnesi orada. O atmosferde sahneye çıkmak her sanatçıya nasip olmaz'' dedi.
 

''Kazandığımız yeni projelere yatırıyoruz"

Erdoğan, ''Hem kültürel, hem de finansal açıdan hedeflediklerinize ulaşabiliyor musunuz?'' şeklindeki soruya ise şöyle yanıt verdi: ''Finansal geri dönüşüm bizim için geçerli değil. Çünkü biz kazandığımız parayı yeni projeye yatırıyoruz. Bu kriz ortamında bunları sürdürebiliyor olmak büyük başarı. 300 çalışanın olduğu bir yer burası, bir fabrikadan daha büyük. 300 kişiye maaş yetiştirmekte dönem dönem ciddi sıkıntılar yaşıyoruz ama bu işe duyduğumuz aşkla devam ediyoruz. Çok çok iyi olduğumuz dönemde dünyanın parasını da kazansak zaten yenisine yatıracağımız için öyle bir nefes alma durumu yok.''

Gösterilere yönelik eleştirilere de açık olduklarını dile getiren Erdoğan, ''Gelen yapıcı eleştirilerin tamamını hemen ciddiye alıp gerekeni yapıyoruz'' dedi. ''Anadolu Ateşi'' ve ''Troya'' gibi projelerin daha önce olmadığına dikkati çeken Erdoğan, daha sonra yapılamamasının nedenini de taklitlerin başarısız olmasına bağladı.

Erdoğan, şöyle konuştu: ''Türkiye'de var olan bir şeyi taklit edip ondan faydalanmak gibi yaygın bir alışkanlık var. Bunu denediler olmadı. Bu, halka da büyük saygısızlık. Bu, halkın beğenisiyle alay etmek gibi bir şey. Zaten orijinali varken neden taklidi izlensin? Denendi ve bitti. Orijinal bir çaba şu anda gerekli. Anadolu Ateşi deneyiminden yararlanacak ama onun gibi olmayacak. Böyle bir şey yaparlarsa biz de gidip alkışlarız. Kolay bir şey gibi görünüyor ancak kolay değil. Basit zannettiler ama öyle basit değil; hayatını adamak gerekiyor.''
 

İstanbul 2010 için "İstanbul Dreams"

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri kapsamında sahnelenmek üzere ''İstanbul Dreams'' adlı bir gösteri üzerinde çalışan Mustafa Erdoğan, Türkiye'yi kaliteli bir yapımla tanıtacaklarını ifade etti. Erdoğan, projeyle ilgili şu bilgileri verdi: ''Bizim çok görkemli bir tarihimiz var, şahane bir ülkemiz var. Bir yeryüzü cennetinde yaşıyoruz. Kendi memleketinde, gelen konukları ağırlayan bir kalıcı tiyatro düşünüyoruz. 2010'da ve sonrasında İstanbul'a gelen herkes, İstanbul'u anlatan bu düşü yaşasınlar istiyoruz. Biraz batılıların gözüyle İstanbul, onların yanlış tanıdıkları bizim İstanbulumuz, yani gerçek İstanbul ve bir de düş İstanbul'u... Görkemli geçmişiyle, Bizansı ile Osmanlısı ile zengin 3 diniyle, farklı farklı ulusal renkleriyle, dünya kenti İstanbul'u anlatacağız.''

İleride Çanakkale'de ''Truva''da da alternatif bir dans akademisi kurmayı hedeflediğini belirten Erdoğan, Çanakkale Savaşı'ndan başlayıp günümüze kadar gelen ''Türkiye müzikali'' hayali için de çalışmalarını sürdürdüğünü ifade etti.
 

Rakamlarla "Troya"

Tarih danışmanlığını Doç. Dr. Rüstem Arslan'ın yaptığı ''Troya'' gösterisinin koreografisini Mustafa Erdoğan, Alper Aksoy, Oktay Keresteci, Serdar Sezer, Oğuzhan Özel ve Emre Çelik yaptı.

İlk gösteri öncesi toplam 7 bin 200 saat prova gerçekleştirildi. Gösterinin müzikleri 5 bin 400 saat çalışılarak Prag Senfoni Orkestrası ve korosu, Civan Gasparyan, Vasilis Saleas ve Gheorghe Zamfir gibi konuk virtüözler tarafından çalındı.

Gösterinin 12 bin metre ve 450 çeşit kumaştan yapılan kostümleri 10 ayrı atölyede dikildi. 150 ışık robotunun kullanıldığı sahnenin ışıklandırılması, Christopher Ash ve Andrej Wilder tarafından yapıldı.

Bir yıl önce sahneye konulan ''Troya'', bugüne kadar 350 binden fazla kişi tarafından izlendi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler