Biri üzerimize sözlük atsın
Hayat dilde var olur denir; doğrudur... Son zamanlarda yaşadığımız hayatın gündelik lisandaki aksine göz gezdirip, birkaç popüler örneği derleyerek, ortaya nasıl bir manzara çıktığına şöyle bir bakalım dedik.
ATEŞ EDİYOR
Önceki dönemlerin, ‘yanıyor dönüyor’, ‘yıkılıyor’ vb. tanımlamalarının şimdilerde dönüştüğü jargon. Niyeyse, bizim argo literatüründe insanlar beğendiği bir şeyi böyle tahribat çağrıştıran bir tarzda ifade etmeye pek hevesli. Kız çok mu güzel, ateş ediyor… Çocuk çok mu yakışıklı, ateş ediyor… Mekan çok mu eğlenceli, ateş ediyor… Ev, araba, ayakkabı, jean çok mu havalı, ateş ediyor… Bir degav degav muhabbetidir gidiyor; sanırsın ‘Kanunsuz Kasaba’… Ki bir daha düşününce, e biraz da öyle aslında.
BİRİ ÜZERİME …. ATSIN
İlk kez dillere, Kurtlar Vadisi’nin “Allah’ını seven üzerime toprak atsın” repliğiyle dolandığı söylenebilir mi, emin değiliz. Uzun zamandır, genelde ‘Öyle daraldım ki boğulmak üzereyim, Allah rızası için biri can simidi atsın’ mahiyetinde kullanılıyor. Havalar bir türlü düzelmiyor mu, “Allah’ını seven üzerime güneş atsın…” Karnın mı acıktı, “Karnım sırtıma yapıştı; biri üstüme pizza atsın…” gibi. Dallandıkça dallandı, budaklandıkça budaklandı… “Yeni filminin fragmanını gördüm, o ne öyle, biri üzerime Ryan Gosling atsın”lara kadar geldi mevzu. En çok da daraltı geçirtmecesine yokluğundan mustarip olunan mevzulara uyarlanarak kullanılıyor. “Biri sevabına memleketin üzerine hukuk atsın” uygun düşer misal.
SIKINTI YOK
İsviçre çakısı gibi tabir. İmkanlar tırnak çakısı yeterliliğini haiz olsa da kullanılmaktan imtina edilmez. Nasıl olacak da olacak sorusunun, Pollyanna iyimserliği ihtiva eden, umut dolu cevabı. Kendini gaza getirmeye, karşındakini rahatlatmaya yönelik, ‘halledilir abi’, ‘oldururuz abi’ kıvamında da kullanılır; problemli durumlarda dert etme, aramızda mesele yok, sorun yok şeklinde de... Bir kimsenin nesi yoksa osu diline vururmuş ya, bizde de hayat sıkıntı yaratan vaziyetten geçilmediği için bu derece çok ve sevgiyle kullanıldığını düşünmeden edemiyor insan.
DM’DEN YÜRÜMEK
İlk kez kullanıma açılması, ‘bilmem kim bilmem kime yürüyor’, ‘sen bana mı yürüyorsun’, ‘şu tipe yürüyesim var’ şeklinde olmuştu. Evrimini geriye sardığınızda, yazılmak, asılmak tabirlerine tekabül ediyor. Twitter kullanıcılarının başkalarına kapalı, özel yazışmaların yapıldığı Direct Message özelliğinde vuku bulan diyalogların, röntgenci iştahı kabartan deyişi. Öylesine yayıldı ki Twitter haricinde de kullanılır oldu. Whatsapp yazışmaları, hatta telefon konuşmaları bile DM’den yürümek şeklinde anılır oldu. Bu satırların yazarı (!) şahsi bir travmasını aktarmakta beis görmüyor: Yakın bir tarihte uluslararası bir müzisyenin beni Twitter’da takibe alması üzerine, o müzisyene ortak hayranlık beslediğimiz bir dostuma iki satır havasını atarım diye, şakayla karışık DM’den yürümeyi düşündüğümü söyledim. “Poponu kaldırmaya mecalin yok. İmkanın olsa, tuvalete bile taksiyle gideceksin. Yürüye yürüye bir sanal alem flörtünde yürümen kalmıştı, nereye yürüyorsun sersem?” şeklinde darbeli bir cevap aldım. Bazı mevzuları gençlere bırakıp hiç ilişmemekte fayda var.
HAYALLER X HAYATLAR Y
Biz. Nokta. Milletçe içgörüden yana biraz nasipsizizdir malum; uzun yıllardır kendini bu kadar doğru tahlil eden, dürüstçe bir jargon yürürlüğe girmemişti. Gündem, konu başlığı ne olursa olsun, illa ki biri çıkıp, titreyip kendinize gelmenize vesile olan o hatırlatmada bulunuyor: Demokrasiden konuşurken hayaller İsviçre hayatlar Kuzey Kore; gönül işlerinden bahsederken hayaller Kıvanç Tatlıtuğ/Beren Saat hayatlar (Artık burayı herkes yanındaki insana bakıp kendisi doldursun, kimsenin özeline girmeyelim)…
BEYNİN LENS Mİ?
Özetle, bildiğiniz “Salak mısın nesin?” sorusuna tekabül ediyor malum. Son yıllarda, siyaset ve tartışma programlarının, vakti zamanın TeleVole figürlerini aratmayan ‘analizleriyle’ ekranları şenlendiren ‘konuşan kafa’larına, o programları izleyenlerin, bir yandan da “Ben niye oturmuş bunu seyrediyorum, mazohist olma ihtimalim nedir?” diye diye, kendilerine de söylenerek mention’lamalara doyamadığı bir kalıp.
YİYİN BİRBİRİNİZİ
Genelde kuyruğuna; “Yiyin birbirinizi ete para vermezsiniz”; “Yiyin birbirinizi, biz de kenarından doyarız” benzeri ‘tavsiye’ ve ‘temenni’ler eklenerek tamamlanan klişenin ilham kaynağını ayrıca belirtmek gerekir mi, bilemedik. Sosyal medyada kapışanlar olduğunda, tartışmaya katılan üçüncü şahısların da sık kullandığı bu muhabbet, tahmin edileceği üzere, yüksek rakımlı mevkilerdekilerin küsüşmesiyle yolunu iyice tuttuğundan beri, popülaritenin şahikasında geziniyor. Ekseri “Bir araya gelip bizi yediğiniz durumlardan evladır” gibi haklılık iddiasında zorlanmayan argümanlar eşliğinde kullanılıyor.
ADAMIN DİBİ
Olumlu anlamda kullanılmak üzere piyasaya düşeli epey olmakla birlikte, ışık hızıyla olumsuz, sarakaya saran anlam içeren bir tabire dönüştü. Öyle ki daha geçenlerde, yan masaya kulak kabartma durumundayken, karşısındakine “Adamın dibisin” diyerek takılan bir genci; arkadaşının “Bana bu Nihat Doğan ağızlarıyla gelme” şeklinde yanıtladığını duydu bu kulaklar. İnsan kavgada söylemez valla.
KEDİDİR KEDİ
Buna yeni demek pek doğru değil, yine yeni yeniden popülerlik kazanmış bir retro kalıp olduğu söylenebilir. İlk kez dillere pelesenk oluşu, 1977 yapımı, Zeki-Metin filmi Aslan Bacanak’a kadar uzanır. O zamanlar sebebi bilinmeyen, tedirginlik yaratan durumlar için, biraz kendini telkin, biraz karşısındakini geçiştirme ya da avutma niyetiyle kullanılırdı. Geçen belediye seçimlerinde trafoların çanına kedilerin ot tıkadığı iddia edildiğinden beri, daha ziyade, sıkça vuku bulan elektrik kesintilerinde dilleniyor. Evet, dalga geçme hesabına… Ve maalesef tedirginlik bâki yani…
EYVALLAH KARDEŞİM
(KARDOM)
Tüm zamanların her daim geçeri olan hitabı, hiç olmadığı kadar popüler. Tahammül eşiği yerlerde sürünen, kimselerin kimselere eyvallahının olmadığı toplumda, hele ki diyalog dediğin şeyin karşılıklı monoloğa tekabül ettiği böylesi bir dönemde, dile tutunmak bu olsa gerek. Özellikle son zamanlarda, özellikle gençlerin, merhabalaşırken, vedalaşırken, konular boyu cümle içinde en sık yinelediği kalıp muhtemelen. ‘Cnm nbr’den kat be kat iyidir elbet.
SİYASETİN ARMAĞANLARI
VELEV Kİ
İktidar tarafından günde üç öğün bir şey olmakla itham edilen, iftiraya uğrayan toplum tarafından, üstelik müfterinin kullandığı dili dönüştürüp, sen bana öyle diyorsun da, birincisi o hakaretamiz kullandığın kelime onur kırıcı bir şey değil, bilakis, işlediğin nefret suçu; ikincisi ben o dediğini, hele ki sen diyorsan, göğsüme liyakat madalyası gibi iliştirir öyle taşırım tavrı koyan, gururlu ifade. Pride’da açılan “Velev ki ibneyiz”, 8 Mart kortejinde yükselen “Velev ki orospuyuz”; 24 Nisan yürüyüşünde taşınan “Velev ki Ermeniyiz” dövizleri; “Velev ki çapulcuyum” tişörtleri; say say bitmez. Velev ki öyleyim, çok şükür, bir sen değilim manasına gelir.
X LOBİSİ
Son birkaç yılın, her canlı bir şeyin lobisine dahil olmakla suçlanmayı tadacaktır genelinde, başa ve paya düşen itham kalıbı. Vaktiyle uluslararası diplomasi dilinde kullanılan gayet teknik bir tabirken, faiz lobisi, vaiz lobisi vs. her kalıba uyarlana uyarlana cılkı çıktı. Tarih boyu yakından tanıdığımız enflasyon canavarı, trafik canavarı filan gibi, ismi var cismi yok hayali düşmanlara işaret edip, paranoya kaşıyıp, muktedirlerin kabahatli durumlarda sorumluluktan sıyırmak adına topu taca atmasına yarayan bir aparata dönüştü. Hani sanki, herkesin elinde sihirli değnek var, oturduğu yerden hayatı manipüle ediyor. Bir anaokul çocuklarının sümük lobisiyle ebeveynleri parmağında oynattığının filan iddia edilmediği kaldı. Ki belki o da dillenmiştir, bu hayhuyda gözümüzden kaçmıştır, bilemem, şaşırmam... Las Vegas’ın tüm otellerinin toplamında bizdeki kadar lobi yoktur yani; o derece... Millet, madem öyle gel böyle kafasıyla, akıl sağlığını muhafaza etmek adına, üzerine ceket beğenir gibi, lobi beğenir oldu. Ben kendime mevcut durumda kötü espri lobisini yakıştırıyorum mesela.
PARALEL
Hükümetin, kandırıldığı ve her zamanki gibi mağdur olduğu için teessüflerini sunduğu cemaat için kullandığı tabir, ülke sınırları dahilinde, paralel yapı azası olmakla itham edilmemiş kimse kalmayınca, ota salataya kullanılır oldu. Gelmiş geçmiş astrofizik, matematik teoremlerinin, şu bu tezlerinin alayının toplamında, bu kadar anılmamıştır herhalde paralel sıfatı/sembolü... Yapısı şöyle kenarda dursun, dünyanın gidişatıyla mukayese edince, bizim memlekette hayat, paralel evrende akıyor mübarek. Ya da hayatın akışı buysa, biz paralel evrene taşınalım mümkünse.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı