Bodrum’un en ortası: Ortakent
En eski adı Episkopi, sonra da Müskebi olan Ortakent, 1996 yılında Yahşi’yle birleşti ve küçücük bir belde oldu. Hâlâ birşey yoktu.
Yıllarca kimselerin pek bilmediği, gitmediği yerdi Ortakent. Bana sorarsanız, yarımadanın en çok ayakları yere basan yeri. Aynı zamanda da hep arkasında durduğum şık bohemin yeni merkezlerinden; aman fazla yaymayın, bozulmasın.
En eski adı Episkopi, sonra da Müskebi olan Ortakent, 1996 yılında Yahşi’yle birleşti ve küçücük bir belde oldu. Hâlâ birşey yoktu. Mahalle olması on yıl önce falan. Diğer yerlere kıyasla fiyatlar uygundu, denizi temizdi. Hoş insanlar, güzel ama mütevazı sitelerle doldu.
Rivayete göre Kanuni bölgeyi 1523 yılında alınca, buralarda dolaşmaya gelmiş. Bağarası’nda mis gibi misket üzümlerinin kokusuna bayılmış. “Mis gibi” anlamında “Müskebi” demiş. İsim de öyle kaldı...
Şimdi pek üzüm, mandalina bahçeleri yok etrafta, ama mandalinalı yol tabelaları hala o havayı yaşatıyor. Denizi hala güzel, yürüyüş yolu keyifli. Lokantaların fiyatları fahiş değil. ‘Beach’ severler için güzel seçenekler de var. Ben o tayfadan değilim; lakin Dalga Beach’le kulvar değiştirdim diyebilirim.
Dalga dalga yayılan güzel enerji
Dalga Beach’in işletmecisi, fikir annesi, kurucusu İlksen, belgeselci dostum Ahmet Utlu’nun eşi. Onlar zaten çok uzun zamandır yazları Gümüşlük’teler. İlksen, sıcacık bir dost. İngilizce öğretmeni, ama son yıllarda, son dönemlerin moda eğitimlerinden mindfulness’a gönülden inanan, ve dolayısı ile en hakkıyla veren insanlardan biri. Nefes, dayanıklılık ve zihinsel esneklik kavramlarından başlayınca, dört kulak dinlemeye başlıyorum. Okullar için özel bir müfredat yapmış, hem öğretmenleri hem öğrencileri çok gerekli olan bambaşka bir alanda eğitmeyi sürdürüyor. Neyse, konumuza dönelim.
Dalga Beach, aslında İlksen’in evi. Sehpaların birer sanat eseri olduğu, duvarlardaki elle toplanıp kurutulmuş palmiye yapraklarının eşilik ettiği, çuvalla kaplanan çıplak ampullerin ışığının denizde dans ettiği çok özel bir mekan yaratıyor. “Kendimden yola çıktım, benim gibi insanlar gelsin istedim, evimde ağırlar gibi bir işletmeci olma hayali beni buraya getirdi. Ben ticarete doğmamış, duygu insanı bir eğitimciyim. Ana motifim de paylaşmak. Bitez’de bir otel sahibi olan, şimdiki ortağım Orhan Ertin’le yolumuz tesadüfen kesişti. Dalga’yı kiralamışlar, benim hayalim ile birleşince beraber yeşerttik. Buranın ışığını çok sevdim, kış boyu çalıştık, 1 Haziran günü de açtık” diye mutlulukla anlatıyor sohbet ederken.
Günboyu muhteşem bir müzik var Dalga’da; insanı mutlu eden, sohbetin önüne geçmeyen, fark etmeden hafıf hafif sallandığınız cinsten. Gördüğünüz, dokunduğunuz, kokladığınız, duyduğunuz, tattığınız herşey çok güzel. Benzer insanlar birbirini bulsun, iyilik ve güzel enerji dalga dalga yayılsın diye yaratılmış bir mekan olmuş sanki. Sofistike bir zevk var; ama detaylarda, basitlikte gizlenmiş.
Kişi başı minimum harcama bedeli 260 TL, 0 – 6 yaş arası bunun yarısı. Bu miktar, bir ana yemek, bir içki, bir meşrubata çok rahat yetiyor. Dolunay gecelerinde çok hoş sürprizler var, insan hiç kalkmak istemiyor… Giderseniz İlksen’e çok selam benden.
Neyse, ben kalktım. Mecburen. Gitmem gereken bir yer vardı. Bu da benim sürprizim olsun size!
Bir düğün gecesi
Sandy ve ben bir yıldır beraberdik. Biraz dalgalı, her 45 yaş üstü ilişki gibi, bazen coşkulu, bazen temkinli bir ilişkiydi. Herkes kendi oturmuş hayatında, evinde, işindeydi.
Dalga Beach’te, harika bir geceden kalktım, keşke bu gece bu güzelliği paylaşsaydık. Keşke her güzelliği, hatta zorlukları bile paylaşsak hissi sardı kalbimi ve bir anda Sandy’e “hadi evleniyoruz” dedim.
Bir hafta içinde oldu herşey.
Murat Öztürk ve Cihan Erdem’in Binarystar adında bir organizasyon şirketleri var. Geçen sene Sandy’nin doğumgünü partilerini onlar yapmıştı. O zamanlar tanışıp ikisinin de zevklerine ve çalışma etiklerine hayran kalmıştım.
Kısmet bugüneymiş.
Bizim evin bahçesinde küçücük bir parti dedik. Harika olur dediler. Beltur’un CEO’su Cenk Akın, çocukluk arkadaşım, canım dostum müthiş bir menü ve sunumla ekibini seferber etti o akşam. Müzik ise bir partinin cansuyu. Bizim yaşların müziğini, ruhunu en iyi bilen eşimin dostu DJ David Şaboy; ne demek, size düğün hediyem olsun dedi.
Hava çok güzeldi. Yemekler, dekorasyon, müzikler, gözlerinin içi gülen dostlar, sıcacık yürekler… Bu yaşta, ikinci kere “evet” dedik. 50 kişiyle yola çıkıp 80 kişiyle müziğin ritmi ötesinde zıpladığımız rüya gibi bir geceydi.
“Sandy Sialom, benimle evlenir misin?” diye sormuştum. Şimdi de parmaklarımızda alyanslarla Dalga Beach’e tekrar geldik…
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!