Bu kaçıncı Nikita?
Luc Besson’un bu hafta gösterime giren yeni filmi “Anna” yönetmenin bildik temalarının cilalı ama ruhsuz bir tekrarından öteye gidemiyor.
Filmde kendisi de bir model olan Rus Sasha Luss oynuyor. Luss, ilk oyunculuğunu 2017’de yine bir Besson filminde yapmıştı. (FİLMİN NOTU: 5/10)
Nedense Luc Besson yıllardır aynı filmi çekiyormuş gibi bir his var içimde. Oysa Fransız sinemacı yoğun bir yapımcılık mesaisinin de yanı sıra farklı türlerde işler üretmeye devam ediyor. Sanıyorum asıl mesele en iyi filmlerini 80’li 90’lı yıllarda ortaya koymuş olması ve o zamandan beri sinema adına dişe dokunur bir işe imza atamamış olmasında. Başkalarını bilemem elbette ama Luc Besson denince benim aklıma hâlâ “Le Grand Bleu /Derinlik Sarhoşluğu”, “Leon”, “Nikita” ve “Subway” gibi filmleri geliyor. Besson’un aklına bu filmler geliyor olmalı ki, örneğin “Nikita”nın birden fazla versiyonunu çekti son beş yılda. 2014 tarihli “Lucy” de bir “Nikita” uyarlamasıydı bana sorarsanız, şu sıralar salonlarda gösterilen ve bu yazının konusu olan “Anna” da.
Aksiyon sosu bol bir casusluk hikâyesi olan “Anna” 80’li yılların ikinci yarısı ile 90’ların başını kapsayan 5 yıllık bir zaman dilimi içerisinde Moskova-Paris hattı üzerinde geçiyor. İleri geri zaman atlamalarıyla seyircinin başını döndürmeyi hedefleyen ve sonlarda yer alacak sürprizleri örtbas edebilmek uğruna senaryonun önemli bir kısmını tekrarlar yüzünden feda eden Besson filme de adını veren Anna karakterinde tanınmamış bir oyuncuyu tercih etmiş. Geçmişte bu konuda oynadığı kumarlarda başarıya ulaştığını düşünsek de (Bkz. “Leon”daki Natalie Portman) kendisi de bir model olan Rus Sasha Luss’un (ki ilk oyunculuk deneyimini de 2017’de yine bir Besson filmi olan “Valerian and the City of a Thousand Planets”de yaşamış) oyunculuk kariyerinin pek verimli olacağını sanmıyorum.
Oyuncu kadrosu iyi
Besson’un konu itibarıyla “Nikita”yı fazlasıyla anıştırmasının yanı sıra bir sahnedeki diyalogların neredeyse bire bir “Leon”dan apartılarak filme yedirilmiş olması da (dikkatli izleyiciler “Leon”da Gary Oldman’ın ağzından çıkan cümlelerin neredeyse bire bir bu filmde de kullanıldığını hatırlayacaktır) yönetmenin tembelliğine mi verilmeli, acizliğine mi bilemedim. Öte yandan filmde karakterlerin kullandıkları bazı cihazların (cep telefonu, USB flash bellek vb.) filmin geçtiği yıllarda henüz kullanılmadığına neredeyse adım gibi eminim, bu da izlerken kafalarda soru işareti yaratan bir diğer konu. Sasha Luss hariç aslında fena sayılmayacak bir oyuncu kadrosu var filmin: Helen Mirren, Luc Evans, Cillian Murphy... Ama örneğin bir “Red Sparrow / Kızıl Serçe” gibi benzer bir konuyu işleyen sıradan bir filmin bile gerisinde kalan, kimi sahneleriyle “John Wick”i anıştırsa da onun seviyesine çıkamayan ve hatta “Atomic Blonde” ve “Lucy” gibi filmleri bile aşamayan “Anna” ne yazık ki Luc Besson filmografisinde alt sıralarda kendine yer buluyor.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi