Büyük Satranç Tahtası
Şimdi Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada bir düzen kurulmak isteniyor. Türkiye’nin devre dışı bırakılmak istendiği bir düzen. Hem ABD’nin hem de AB’nin çıkarları bu düzenden geçiyor; yani güçlü değil, güçsüzleştirilmiş bir Türkiye’den. Türkiye hiç bu kadar iyimserliği terk etmesi gereken bir süreç yaşamamıştı.
“Uluslararası toplum tercihinin barıştan yana olduğunu hemen her ülkede çeşitli protesto eylemleri ile ortaya koymuş olmasına karşın, savaşın kaçınılmaz olduğu kanısı aşılmış değildi. Nitekim savaşın acımasızlığına defalarca tanık olmuş Irak halkı kaçınılmazı yaşadı.
11 Eylül olayı bir ayını doldurmadan, 7 Ekim’de başlatılan Afganistan harekâtının yalnız o bölgeyle sınırlı kalmayacağı nasıl bilinen bir gerçekse, Irak’ta başlatılan savaşın yalnızca petrole yönelik olmadığı zamanla anlaşılacaktır. Suriye, İran, Filistin doğrudan, Türkiye ise şimdilik dolaylı hedef.
Dünya barışı için savaş öyle mi?!..
Hiçbir kanıtı olmayan suçlamalar, terörü bahane ederek devlet terörünü uygulamak, uluslararası hukuku hiçe saymak dünya barışına mı, yoksa kaotik açılımlara mı hizmet eder?..
Kendine evrensel bir misyon biçerek, dünya egemenliğine soyunmanın ilk örneği değil tanık olduğumuz. Emperyalizmi “globalizm” adı altında yeniden üreten ve kendisini başat güç ilan eden ABD’nin, global bir tehdit unsuruna dönüşmesi 11 Eylül’ün ürünü de değil. ABD’nin önceliği ve bunun gerekliliği, ABD stratejisti Z.Brzezinski’nin yazılarında yer almıştı, şimdi yaşama geçiriliyor. ABD’nin Avrasya’ya kadar uzanan satranç tahtasının büyüklüğünü dile getiren de Brzezinski idi.
11 Eylül, ABD’nin tetikçisi. Kurduğu satrancın başında hamle yapmak için bekleyen ABD için şahane bir fırsat. Avrasya’nın Rusya güdümüne girmeden kontrol altına alınması girişimlerinde şimdilik başarılı görünen ABD’nin Türkiye’nin stratejik ortağı olarak Türkiye’yi bölgede güçlendireceği hesaplarını yapanlar yanılıp yanılmadıklarını bir süre sonra anlayacaklar. ABD’nin bölgedeki çıkarları Türkiye’nin önemini arttırmaktan değil, azaltmaktan geçiyor. Çok önemli bir konjonktürel değişim olmadıkça, Türkiye üzerinden yapılan hesaplar, bölgede söz sahibi olabilecek birliktelikler oluşturmasının önüne geçmek yönünde olacaktır. Öyleyse neden ABD; Türkiye’nin AB sürecinde yer alması için çaba gösteriyor? Biliyor ki, AB hiçbir zaman Türkiye’yi tam anlamı ile ortak statüsüne kabul etmeyecektir. Türkiye’nin aşırı istekliliği malum. Türkiye’nin istediğini yapıyor görüntüsü ile AB’nin tezgâhına Türkiye’yi daha çok itelemiş oluyor. Çünkü AB yolunda Türkiye demokratikleşmediği gibi, ulus devlet iddiası geriletecek içeriklerle donatılıyor. AB’nin adaylık pastasından Türkiye pay alamazken, hem AB, hem de ABD Türkiye’nin oyalanmasının tadını çıkarıyorlar.
ABD koşullu işbirlikçi
Savaş dünya gündemini hayli uzun süre meşgul edecek bu belli. Türkiye, ABD’nin satranç tahtasının önemli taşlarından biri, stratejik ortak olan biziz; ABD değil. Türkiye’nin gereksinimleri söz konusu olduğunda ABD koşullu bir işbirlikçi. Buna fırsatçılık da diyebilirsiniz. Demem o ki, Türkiye bundan sonra atacağı adımlarda ABD’nin satranç tahtasında kendisinin de olduğu hesabını iyi yapmalı. Kolektif güvenlik konusu hep bir soru işareti taşımıştı. NATO’ya gereksindiğimizde kolektif savunmanın da kolay harekete geçirilebilir olmadığına tanık olduk. Uluslararası güvensizlik ortamında ABD’nin mesajı açık; güvenliği ben oluşturabilirim, ya da bozarım. Birleşmiş Milletler’in devre dışı bırakılmasının başka bir özeti olamaz. II. Dünya Savaşı sonrası için İnönü, dünyada yeni bir düzen kurulacağını ve Türkiye’nin de bu düzende yerini alacağını söylemişti. Şimdi Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada bir düzen kurulmak isteniyor. Türkiye’nin devre dışı bırakılmak istendiği bir düzen. Hem ABD’nin hem de AB’nin çıkarları bu düzenden geçiyor; yani güçlü değil, güçsüzleştirilmiş bir Türkiye’den.Türkiye hiç bu kadar iyimserliği terk etmesi gereken bir süreç yaşamamıştı. Uyutulup unutulmamak adına, satranç tahtasında atılabilecek tüm adımların önceden hesaplanabilmesi için en azından iyimserlikteki aşırılıklarımızın törpülenmesi gerekiyor...
Dışarıdan destekli güç
Dışarıdan destekli hiçbir güç gerçek güç değildir. Kendi gücümüzü bileyecek yerde, biletmeye çalışılması anlaşılır gibi değil. İyimserliğin kabarık faturasından rahatsızlık duyma eşiğine çoktan geldik. Bunu savaşa hayır söylemleriyle vicdanımızı susturacak şekilde aşmak yerine şu eşikte ciddi muhasebe yapmamız gerekiyor; dostluklar, ortaklıklar, birlikler ve onların ne denli samimi oldukları üzerine...
Dilemekle oluyorsa; savaşsız, barış dolu, anaların ciğerinin yanmadığı, çocukların yüreğini korkunun dağlamadığı, her insanın hak ettiği insanca bir düzende yaşama hakkının güvence altına alındığı, insan kanı üzerine kurulmuş satranç tahtasına dönüşmeyen bir dünya temennisiyle...”
Yukarıdaki satırları Mart 2003’te kaleme almıştım. Bugünün stratejik derinlik(!) yanlısı dış politika yapıcılarının uyguladıkları ABD ve AB yanlısı politika, Türkiye’nin dış cenderesini daraltmış; bağımlılıkları arttırmıştır. Dıştaki kaos iç politikamıza taşınmış; uluslararası sistemi kendi lehine dönüştürmek isteyen ABD’nin politikası, rejimi kendi isteği doğrultusunda şekillendirmek isteyen AKP tarafından benzer biçimde iç politikamıza taşınmıştır. Hukuku hiçe saymalar, delilsiz suçlamalar, giderek etki alanı genişleyen kaotik ortam, tırmandırılan kurumlararası çatışma, güvenliğimizin teminatı olan TSK’ye yönelik itham ve iddialar... Hepsini ama hepsini, kurulan “Büyük Satranç Tahtası”nda Türkiye’nin rolü üzerinden okuyunca en doğru tahlili yapabileceğiz.
Yıl 2010. Geçen süre 2003’te yazdıklarımızı doğrulamamış mı?!. “21. yüzyıla Türkiye şekil verecek” demişti Clinton. Biz de “Türkiye üzerinden şekil verilecek” diye tercüme etmiştik. Türkiye üzerinden 21. yüzyıla şekil verilirken, Türkiye’de dengeler de yeniden şekillendiriliyor... Yıpratılan kurumlarla rejim hepimizin gözü önünde dönüştürülüyor. Hepimizin gözü önünde!..
Prof. Dr. Tülay Özüerman/CHP PM Üyesi
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Colani’nin arabası
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Çiçekçiyi yumrukla öldürmüştü: İstenen ceza belli oldu