Çavuşlu köyü: Batık bir şehrin üzerinde ilk turlar

Doğu Karadeniz’de günler değil, haftalarca gezmek lazım. Her yer uzak, her yere ulaşım zor, her gün yağmur bastırabiliyor; ama her bir köşe görmeye değer.

Çavuşlu köyü: Batık bir şehrin üzerinde ilk turlar
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 08.05.2021 - 15:57

Halfeti'yi artık herkes biliyor, görüyor. Ama Karadeniz'in doğusunda bir başka batık şehir var: Artvin’in Borcka ilçesinin Çavuşlu köyü. Yüzlerce yıllık yaşanmışlık, sular altında. Bir tek caminin minaresi ısrarla suyun az üstünde kalmış, bir de eski çay fabrikasının bacası. İyice bakarsanız, ama gerçekten çok dikkatli, evlerin catılarını, hayal meyal de köyün yollarını hissediyorsunuz. Çocuk seslerini, kahkahaları, hayalleri, okulun zilini, bayram sabahının neşesini sular örtmüş sanmayın sakın; hepsi orada, hepsi sonsuza dek orada.

Az kaldı, dünya normale dönecek. Sıkılıyorum, üzülüyorum ben de; herkes gibi. Üstelik program çektiğim için sürekli seyahat ettiğim halde. Donmuş sokaklar içimi burkuyor. İnsanların yüzlerindeki çökkünlük içimi acıtıyor. Ataol Behramoğlu'na sığınıyorum en çok. "Dünya daha güzel olacak, inanıyorum buna / Bir insan kalbinin güzelliğine, çocukluğuna, sonsuz cesaretine, olanaklılığına inandığım kadar"

Neyse, hayat gezince daha güzel yine de. Doğu Karadeniz’de günler değil, haftalarca gezmek lazım. Her yer uzak, her yere ulaşım zor, her gün yağmur bastırabiliyor; ama her bir köşe görmeye değer. Evdeki plan carşıya uymuyor bir türlü. Günlük “yaparız nasıl olsa” denen gezi rotası, bir türlü tamamlanamıyor.

Cavuşlu köyünü görebilmek icin çok uğraştım. Yağmurdan göz gözü görmedi, seller bastı, yollar kapandı. Gidilecek birkaç noktadan feragat ettik, dönüşü de bir gün ertelemeyi başardım. Nihayet dar ve engebeli yollarla; Borçka’ya 21, Artvin il merkezine 54 kilometre uzaktaki Çavuşlu Köyü’ne vardım.

İyi ki bu kadar uğraşmışım. Gördüğüm manzara, beni benden aldı. Dağlar, yeşil, göl ve işin romantik tarafı; suyun dibinde hissedilen bir yaşam. Üstelik henüz turistler gelmeden, etraf bu denli bakirken...

Sular altında kalan yerler, o batık şehirler, bana başka türlü bir hüzün veriyor. 

İLK TURİSTİK GEZİLER BU YAZ BAŞLADI

Köy, 2002 yılında boşaltıldı, bir yıl sonra da Muratlı Barajı’nın suları altında kaldı. Muratlı, Çoruh nehri üzerinde yapımı tamamlanan ilk baraj. 

Gectiğimiz 15 yılı aşkın süre boyunca, baraj gölünde türlü türlü balıklar üredi, su kendi yaşam dekorunu üretti. Nüfusu bir zamanlar 200’den fazla olan köyde, ancak 50 kişi kaldı. Diğerleri başka köylere, kentlere göc etti. Kackar Dağları’nın karlı zirvelerinin manzarasında, kimseler tekne turu yapmayı akıl edememiş.

Ta ki bu yaza kadar. Şakir Ataman, “neden olmasın” diye düşündü. Artık yalıya dönüşen evinin önüne bağladığı teknesiyle ilk turist gruplarını gezdirmeye daha yeni başladı. Zaten evini de pansiyona cevirdi. Şimdiye kadar ancak 40 gezgin bu güzellikleri gördü.

 BEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE

Çavuşlu Köyü’nün eski ismi Katophiya. Tarım, köyün yıllar boyunca başlıca geçim kaynağı olmuş. Toprak bereketli mi bereketli. Çay, fındık, mısır, her tür meyve ve sebze; yani ne ekseniz, çıkıyor türden. Bu yüzden özel işletmeye ait bir çay fabrikası kurulmuş köyde. Şimdi bacası görünen...

İlkokul, sağlık ocağı, cami, her kurumun lojmanları, evler, iki bakkal, kahve ve marangoz atölyesiyle hayat kendine yeter cizgide akmış gitmiş. Haftada bir gelen nayloncular, balıkçılar, elbiseciler; veresiye defterleri, çok çalışan köylüler...

Yapılan projeyle, köyün merkez mahallesinin sular altında kalacağı kesinleşmiş. Evlerini kaybedecek olanlara yeni araziler, evler tahsis edilmiş. Düzeni zaten değişecek ailelerin bir kısmı hepten köyü, şehri terk etmiş. İşini kaybedenler başka diyarlara yelken açmışlar.

Tekne turlarına başlayan Şahin Ataman “dört kardeşiz” diye anlatmaya başlıyor; “üç kardeşim gitti, her biri başka şehirde. Hepimizin hayatları burada kurulmuştu, ama bir tek ben kaldım. Burası benim dünyamdı, burayı bırakmayı göze alamadım. Ne yapabileceğimi düşündüm, turistik gezilerin iyi olacağına karar verdim. Grupları gezdirmeye de daha yeni başladım. Evimi de pansiyon olarak düzenledim, ilçe merkezinde bir evim daha var, ben orada yaşıyorum. Hedefim bu köyün turizmini canlandırmak, insanlara buraları gezdirmek.”

Şahin’le bir saat dolaştık. Köyünü, eski hayatını, ailesini, kardeşlerini anlattı. Sanki hem geçmişte hem bir cennetin icinde turladık. Ne bir ses vardı, ne başka bir tekne. Kaçkar Dağları şahidim olsun, o öğleden sonrayı çok, ama çok huzurlu gecirdik.

Şimdi, ilk baharın sonu, yazın ilk günleri, buraların en güzel günleri. Yeşilin ve umudun coştuğu zamanlar. Kuş seslerinin konserlerinin bitmediği zamanlar. Derelerin gürül gürül aktığı, çiçeklerin renklendiği, dalların meyvelerle dolmaya başladığı, ağaçların uzadığı... Bize en lazım olan şeyler tam da bunlar; öyle değil mi?

NASIL GİDİLİR?

Arabayla gitseniz daha iyi. Yollar umulandan biraz daha uzun sürebiliyor. Borcka ilcesinin merkezine 21 kilometre mesafede. İlce merkezinden saat başı minibüsler de kalkıyor. Sadece Şahin Ataman tekne turu yapıyor, köyde rahatlıkla bulabilirsiniz onu. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler