ÇGD'den Kurşun'a verilen cezaya kınama

Bu cezanın basın, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunan kısaca çağdaş, demokrat olduğunu, hiçbir kişi ve kuruluş tarafından savunulamayacağını ifade eden Abakay, "Türkiye'de gazetecilere, yayın organlarına yönelik baskılar, yayın durdurmalar, tutuklamalar ciddi boyutlara varmıştır. Vedat Kurşun'a verilen ceza da bunu en tepe noktasına vardırmıştır. Bu sonuç ve ortaya konan bu manzara ile Türkiye demokrasiyle, insan haklarıyla, düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgisi olmayan Afrika ülkesi konumuna sokulmuştur" dedi.

Açılımlardan, demokrasiyi genişletmekten çokça söz eden AKP iktidarının yöneticilerinin bu konuda ne düşündüklerini, bu sonuca nasıl yanıt vereceklerini, nasıl savunacaklarını da merak ettiğini ifade eden Abakay, eleştirilerine şöyle devam etti:

"Bu cezayı eleştiremezler, karsı çıkamazlar çünkü Azadiya Welat ve diğer çok sayıda gazete ve gazetecinin tepesinde boza pişiren, gazete, dergi kapatmalara ve gazetecilerin tutuklanmalarına, yargılanmalarına yol açan terörle mücadele yasası bu iktidar döneminde ağırlaştırılmıştır. Bu ve benzer cezalar OHAL dönemlerini yeniden geri geldiği düşüncesini akla getiriyor. Türkiye'de bu tür davalarda ortaya çıkan bir başka sorunda da, iç hukukumuzda kabul edilmesine rağmen yargılamalarda ve verilen kararlarda AHİM içtihatlarının, hiçbir şekilde dikkate ve ciddiye alınmamasıdır. Bu da hukuksuz kararların verilmesine ciddi mağduriyetlere, haksızlıklara yol açmaktadır. Türkiye'de gerek TCK 301 gerek yargıyı etkileme gerekçesiyle TCK 288 maddesinden çok sayıda gazeteci yargılanmaktadır. Bunun yanında Terörle Mücadele Kanunu özellikle Kürt sorunu konusunda azgını açana ceza yağdırmakta büyük hukuksuzluklara, sübjektif ve ideolojik bakışla haksız mağduriyetlere yol açmakta, ülkemizin itibarını uluslar arası arenada sıfıra indirmektedir."