Danıştay'dan saldırının 4. yılında sert açıklama

Danıştay 7. Dairesi Başkanı Turgut Candan, 2006 yılında Danıştay'a yönelik gerçekleştirilen ve Mustafa Yücel Özbilgin'in hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan saldırıyla ilgili, "çalışma arkadaşlarına sıkılan kurşunların sebebi türban değilmiş, Ergenekonmuş" dedi.

Danıştay'dan saldırının 4. yılında sert açıklama
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 17.05.2010 - 11:29

Danıştay'a yönelik saldırının 4. yılında "Danıştay'a Yapılan Saldırının Yıldönümü ve Yargı Şehidi Mustafa Yücel Özbilgin'i Anma Günü" dolayısıyla Danıştay'da tören düzenlendi.
Törene, saldırıda hayatını kaybeden Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in eşi Sema Özbilgin, çocukları ile Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, HSYK Başkanvekili Kadir Özbek ve Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'ın bazı üyeleri ile Danıştay mensupları katıldı.

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Özbilgin'i anlatan ve fotoğraflarından oluşan sinevizyon gösterisi sunuldu. Sinevizyon gösterisis sırasında Özbilgin'in eşi Sema Özbilgin ve bazı Danıştay mensuplarının gözyaşlarını tutamadıkları görüldü.

Sinevizyon gösterisinin ardından Danıştay 7. Dairesi Başkanı Turgut Candan, yaptığı konuşmada, BM'nin 1985 yılında Genel Kurulunda yargı bağımsızlığına dair temel ilkelerin kabul edildiğini anımsatarak, "Eğer BM örgütünün üye devletlere getirdiği bu konuda gerekeni yapma vecibesini uyulmayacaksak, o zaman neden bu örgütüne üyesi olduğumuz söylenir. Bizlere hukuk fakültesinin ilk yılarlında öğretmişlerdi, yargıcın; hukukun, adaletin ve hukuk devletinin bekçisi olduğunu. Eğer yargıç kararlarında konuşmayacaksa, yargılama yetkisinin gerçek sahibi olan yüce ulusa bekçilik görevinde tehlikede olduğunu kararlarında nasıl anlatacaktır. Nasıl diyecek kararlarında, 'bekçinin patronluğunun bundan böyle hukuk devletinin ilkelerinin kendilerinden korunması gerekenlere geçmekte olduğunu" dedi.

 

"Yargıç siyasetin kucağına bırakılıyor"

"Eğer yargıç konuşmayacaksa, kamuoyu ve sivil toplum örgütlerinin çoğunluğunun suskun kaldığı bu ortamda başı sıkıştığında ilk gideceği yer hukuk olan yüce ulusumuz, nasıl öğrenecek adaletin gücünü"
diyen Candan, şöyle konuştu:
"Biliyor musun Sayın Mustafa bir sene önce bazı aydın ve sanatçılar siyaset sanata karışmasın diye uyarıda bulundular. Haklılarda. Ama aynı aydın ve sanatkarlar, mülkün temeli olan ve aynı halka hizmet eden yargıcın siyasetin kucağına bırakılmasına nedense ses çıkarmıyorlar. Eğer yargıç sadece kararlarında konuşacaksa sevgili Mustafa örneğin bir siyasi, anayasa değişikliği konusunda 'yüksek yargıyla mutabık kaldık' dediğinde, hayır böyle bir şey yok biz özgürlüklerin temeli olan kuvvetler ayrılığını tehlikeye düşürülecek görüşünde olduğumuz için yapılaması tasarlanan değişikliklere karşıyız diye kararlarında yargıç nasıl haykıracak. 'Anayasa taslağı yüksek yargı organlarına gönderildi. Askeri yargı dışında kimse görüş bildirmedi' dendiğin de, hayır taslak bize gönderilmedi. Biz internet ortamından aldık. Kaldı ki bu girişim hakkında görüşlerimizi ilgili yerlere gönderdik."

Candan, Mustafa Yücel Özbilgin'e sıkılan kurşunun nedeninin "türban" olmadığını yönündeki ifadeleri anımsatarak, "Biliyor musun Mustafa? Sana ve çalışma arkadaşlarına sıkılan kuşunun sebebi türban değişmiş. Ergenekonmuş. Seni sevgili eşinden, çocuklarından, göremediğin torunlarından ve bizlerden , kararında Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının değişmez ilkeleri ve yasaları konuşturduğun diye ayırmadılar mı" diye konuştu.

Son günlerde bu ifadelerin sıkça kullanıldığını vurgulayan Candan, konunun yargıda olduğunu ve bu nedenle de konuya ilişkin fazla konuşmak istemediğini söyledi. Candan şöyle devam etti:

"Ancak, diyelim ki kurşun sıkan eli, varlığı iddia olunan Ergenekon kullandırdı. Bunun böyle olması menfur saldırının önceki günlerde dinin ve dinsel duyguların istismar nedeni ile laikliğe aykırı olduğu ve kararlı ve yoğun biçimde işlendiği Anayasa Mahkemesi kararı ile sabit eylemlerin ve kimi basın organlarında senin ve çalışma arkadaşlarının hedef gösterilmesinin yarattığı uygun ortamdan yararlanılarak uygulamaya konulduğu gerçeğini değiştirir mi? Bu anlayış hiçbir hukuk anlayışı içinde tanımlanamaz. Bu kararı kınıyorum. Danıştay Anayasanın gereğini yapmıştır.

Sevgili Mustafa sana kurşun sıkan ellerin kime ait olduğunu öğrenme fırsatın olmadı. O çirkin eller bir hukukçunundu. Hayretler içersindesin değil mi? Bende hayretler içerisindeyim. Düşünüyorum nerede hümanistlik duygusu diye. Emmanuel Kant, 'aydınlanmanın insanın aklının kendisinin kullanması' olduğunu söylemiş. Zaten bizim halkımızda aklını bizzat kullanmayı öğrenmiş biri için 'akıllanmış, adam olmuş' demez mi? Atatürk, 'ben laiklik nedir bilmiyorum' diyen bir hocaya, 'adam olmaktır hoca, adam olmaktır' demiştir. Laikliğe saldıranların korktukları da bu halkın adam olması. Kemalizmi bu günlerde bir ideoloji diyerek halkın gözünden düşürmeye çalışıyorlar. Sen Kubilaylardan birisin. Ne seni ne de Kubilayları unutturacağız. Bugün 17 Mayıs. 4 yıl önce Mustafa Yücel Özbilgin halkımız adına adalet dağıtırken şehit edildiği gün. Bu günü ve yargı şehitlerini unutmayalım."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler