Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum
Sözcükler ki kullanıldıkları zamanların ve durumların gerçek sahipleridir... Şiirin ağırlık merkezinde duran sözcükler, şairin anlam yaratma çabasını en acımasızca ele veren canlı, yaşayan 'şeylerdir'. Bu nedenle, şiirde anlamın peşine düşmek şiiri olduğu kadar şairi de bir parça zora sokmaktadır.
Şiir, sözcüklerin infilakıyla bitebilir ancak… Yaşama dair her şey, şiire konu olabilir. Şairin diline, yaşamın bütün boyutları vurur, yaşamın bir tarihi gibidir, şairin dili… Şiirler, yaşandığı kadarından bir hayat daha çıkarabilirler. Şiir bu yüzden ciddi iştir. Şiiri gözetip büyütmek, hayatın kendisiyle yaşatmak gerekir ki, insan kendini doğaya ve dünyaya, insana ve dosta, varlığa ve yokluğa, tavsamış bir yalnızlığa, yaklaşan bir aşka ait kılabilsin… Şiir yazmak, beklemeyi bilmek ve sabırsızlığa alışmaktır. Şiir yazıldıkça, bir başka tümce susmasını bilecektir. Sessizliğin doğası, şiir olmasaydı keşfedilemeyecekti. Sessizlik, şiirle ve imgeyle en tutkulu biçimde yaşanabilecektir. Şiir ne kadar az okunursa, o kadar az sevecektir insan birbirini ve o kadar az anımsanacaktır zaman…
Dün dağlarda dolaştım evde yoktum
Güneş cebimde bir bulut peydahladı. Taş, kördür diye yazdım. Ölüm, geleceksiz. Şeylerin yalnız adı var. Ve: “Ad evdir”. (Kim söyledi bunu?) Dün dağlarda dolaştım, evde yoktum. Bir uçurum bize bakmıştı, uçurumun konuştuğu usumda. Buydu bizim kendinde sonsuz olan duyduğumuz. Nesneler ki, zamanda vardır. Terziler çıracısı Hermüsül Heramise’nin pöstekisi her bahar ayaklanırdı. Yağmur yağmamazlık edemez. Taş, düşmemezlik. Ne diyordum, dünyanın düşünceleri yoktur. Otların canı sıkılmaz. Kurşunkalem
kendini ağaç sanır. Ufuk, hüthüt kuşu. Seni bilmem, bir söylene dönüşmek içindir dünya.
Onun için başka bir son yok. Bir söylene dönüşmek, bir söylen olmak! Sonsuzluk dediğimiz budur.
Nerden başlasam yine oraya geliyorum. Ben gidiyorum. Ölüme, o büyük tümceye,
çalışacağım.
İlhan Berk, ölümü eskitip gelmiş bir ‘uçbeyi’… Bugün Pera’da, hep geçtiğim o otelin önünde durup şiirin sonsuzluğuna dair düşündüm, sonsuzluk her yerde olmalıydı öyleyse. Şeyler Kitabı’nı aldığım gün geldi aklıma ve altlarını çizdiğim tümce-dizeler… İlhan Berk şiirini kalıplaşmış bir tanıma sokmak olanak dışıdır. Felsefenin, resmin, hayatın ve dilin uçurumlarında dolaşan çok fazla şair sayamayız çünkü. Sevgiliye armağan edilecek şiir, topluma haykırılacak şiir olarak ilk elden popüler bir dizeler bütünü olduğunu söylemek de olanaksızdır onun şiirinin… İlhan Berk şiiri izleklerin, yolların ve çarpışmaların şiiridir. O bir an şiiridir. Oylumunda hayatın fütursuz bir tanıklığı vardır. Mahçup eden tarafı, okurun kendisini dönüştürmeye başladığı deneyimin bir parçasıdır. Nasıl anlatılacaksa öyle anlatmanın en sivri yöntemi şiirde her neyse, İlhan Berk şiiri işte budur. Şairin yazma eylemi, yaşadığını, yaşayacağını ve yaşamış olduğunu gösterecektir. Yaşadığını yazmaz şair, yazdığı yaşadığının önünde iz sürer. Şairler keşişlerdir… Yazmanın yenidenlik ruhu, ölüme karşı durmanın, ölüme paha biçmemenin zarif yöntemidir. Yazmanın iktidarı her şeyin üstündedir. Yaşamın yüzü şiire dönüktür.
İlhan Berk’in aramızdan ayrılışının ardından tam iki yıl geçti. Türk şiirinde bir üslup deneyiminden ve dönüşümünden söz edeceksek, İlhan Berk’in yaşamı şiire emanet eden dilinden söz etmememiz haksızlık olacaktır. Özgürce bir bilincin ve yaşama aşkının toplamından çıkan sözcüklere İlhan Berk şiiri diyebiliriz. Otları güneşte kurutup, coğrafyaları keşfe çıkan, aşklardan acılar devşirip, gecelerden korkular sağan şair; imgeleminden bir şeffaf örtüyü, hayatın üstüne serecektir. İlhan Berk şiiri pek kolay okunan bir şiir değildir, bence iyi ki de değildir. Anglosakson şiiri etkileri, metaforlar ve simgelerle yüklü dizeleri, gerçeküstü ve avangard unsurlardan feyiz alan modern sanatlar tutkusu, yenilikçi ve bitmek bilmeyen görme arzusu Berk şiirinde ve metinlerinde kolayca sıradanlaşmayan bir çizgiyi oluşturmuştur. Yazması uzun zaman alan bir hayatın, yaşanması kadar kısa sürecek başka bir deneyim olamaz. Bu nedenle şiir anlamlı sözcükler ve hayatlardan taşıp gider, ele avuca sığmaz, ta ki, şairinin varlığını işitinceye dek…
Bir gün yine şiir, en aydınlık sabah ve en güzel ırmak kılığında pencereden süzülüp ele geçirecek sevdayı... Ben ki yatağından tedirgin bir suyum diyecek…
Ve sürgündür şair… İlhan Berk’e saygıyla…
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi