Enerjideki pahalılığı 'geçmişe' bağladı

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, ''Bugün Türkiye'de enerji fiyatları pahalıysa sebebi, Türkiye'nin geçmişte olmayan enerji politikasıdır'' dedi.

Enerjideki pahalılığı 'geçmişe' bağladı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 28.09.2011 - 17:45

Gebze Ticaret Odası Meclis Toplantısında konuşan Bakan Çağlayan, Türkiye'de geçmişte paradan para kazanan ve Türkiye'ye borç verdiği için tahakküm edenler olduğunu belirterek, iki ay önce net bir şekilde ''Faiz lobisine dikkat edin'' dediğini anımsattı.

Faiz lobisinin, ''Türkiye'nin büyümesinin tehlikeli olduğunu, büyümemesi gerektiğini, bunun enflasyon artışına yol açtığını, bundan dolayı da faizlerin artması gerektiğini'' söylediğine işaret eden Çağlayan, ''Bu külliyen yalan. Sebep, Merkez Bankası gaza gelip faiz oranlarını iki puan daha artırırsa Türkiye'den kazandığı paraları daha da artıracaklar. Allah'a şükür Merkez Bankası bu tuzağa düşmedi. Merkez Bankası, bırakın faiz artırmayı, faizleri düşürdü'' diye konuştu.

Türkiye'nin rekor bir büyüme elde ettiğini ve diğer tarafta enflasyonun da başarılı bir seyir izlediğini ifade eden Çağlayan, Ankara Sanayi Odası Başkanı olduğunda konuşmalarında hükümetten enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmesini istediğini ve ''Türkiye mutlaka ortalama yüzde 20 büyümelidir'' dediğini belirtti.

''Bir gün, sanayi odasında toplandığımızda bana, 'Başkan sen ne istediğini bilmiyorsun' dediler. Ben de 'hayırdır hocam, yanlış bir şey mi söyledim?' dedim. Bana, 'Eğer büyümeyi istiyorsanız enflasyona razı olacaksınız, enflasyon istemiyorsanız büyümeden vazgeçeceksiniz' dediler. 'Ya hocam ikisi bir arada olmaz mı? Biraz şundan, biraz bundan?' dedim, 'Olmaz, iktisat bunu emrediyor' dediler'' diyen Çağlayan, aradan geçen zamanda bu tarz bir iktisat görüşünün iflas ettiğinin görüldüğünü söyledi.

Türkiye'nin enflasyonu, faizi düşürdüğüne, büyümeye başladığına değinen Çağlayan, şöyle konuştu:
''Şimdi bizim görevimiz, özellikle kronik hale gelmiş problemlerimizi çözebilmektir. Bugün Türkiye'nin her yerde, herkes tarafından konuşulan başka bir sorun da enerji fiyatlarının yüksekliğidir. Herkes enerji fiyatlarının yüksek olduğunu söylüyor, ancak enerji fiyatlarının yüksekliğinin sebebine gelince susuyor. Gerçi birileri susmuyor, enerji konusunda çeşitlendirmeye gidildiği zaman, 'istemezük' şeklinde karşı çıkıyorlar. Bugün Türkiye'nin 52 bin megavat kurulu elektrik enerjisi var.
Elektrik enerjisi, 'alayım bir kenarda stoklayayım, kenarda dursun' diyebileceğimiz bir meta değildir, ihtiyaç oldukça üretilir. Ya ithal edeceksiniz ya da enerji üretmek için uzun tedbirler almak yerine hemen doğalgaz ve termik santral kuracaksınız. Bugün Türkiye'de enerji fiyatları pahalıysa sebebi, Türkiye'nin geçmişte olmayan enerji politikasıdır. Bakın dünyanın hiçbir yerinde elektrik enerjisi üretiminde doğalgazın ağırlığı yüzde 52 olan başka bir ülke yoktur. Bugün en fazla doğalgaz ihracatı yapan Türkmenistan, Rusya, Cezayir için söylüyorum, bu ülkelerin hiçbirinde doğalgazın elektrik enerjisi üretimindeki payı yüzde 50'yi aşmamaktadır.''

Türkiye'nin geçmişte ''hovardalık'' yapıp elektrik üretiminin yüzde 52'sini doğalgaz kullanarak sağladığını dile getiren Çağlayan, ''Elektrik enerjisi üretiminde bütün yerli kaynakları kullanırsın, kalanını dışardan almaya çalışırsın. İlavesini gider başka yerden alırsın'' dedi.

Çağlayan, şöyle devam etti:
''Türkiye öyle bir yapıya geldi ki, doğal gaz fiyatları, enerji maliyetleri, dış ticaret ve cari açık arttı. Geçen sene enerji ithalatına ödediğimiz bedel 38,5 milyar dolar. Petrol fiyatları ortalama 75 dolardı. Bu senenin ilk altı ayında enerji ithalatına ödediğimiz bedel 25 milyar dolar. Geçen senenin tamamı 38,5, bu senenin altı ayında 25 milyar dolar... Enerji fiyatlarının ne olacağı belli değil. O zaman yapılması gereken, enerji çeşitlemesine gitmektir. Keşke daha önce yapılsaydı bu. Bakın şimdi iki nükleer santral kurulması konusunda çok ciddi ve kararlı bir şekilde gidiyoruz. Siz bakmayın 'şurada bu olmuş, orada bu olmuş'. Bizim bu ülke insanına, onları tehlikeye sokacak bir şey yapmamız beklenir mi? İnsanların milli gelir seviyesini artırmak için başbakanımız da dahil günde 20 saat çalışacağız, nizamımızı, sağlığımızı tehlikeye sokacağız ama iki nükleer santral kurulduğu zaman 85 milyar kilovat saat enerji üretmiş olacağız. Nükleerle yapmayalım, doğalgazla yapalım. 85 milyar kilovat saat enerjinin faturası yılda 4 milyar dolar. Peki nükleerle yaparsan ne kadar 350 milyon dolar.''

Çağlayan, sanayi envanteri, girdi tedariki stratejisi, rekabet gücü analizleri gibi çalışmalar yaptıklarına işaret ederek, sanayi envanteriyle ''ne üretiyorum, Türkiye'nin neresinde üretiyorum, benim üretim kapasitem nedir, kapasitemin ne kadarını kullanıyorum'' sorularına cevap verildiğine dikkati çekti.

Girdi Tedariki Stratejisi üzerinde çalışmaya başladıklarına değinen Çağlayan, şöyle konuştu:
''Demir, çelik, makine, otomotiv, kimya, tekstil, tarım ve gıda sektörlerini ameliyat masasına yatırdık. Bu sektörlerle ilgili çalışmalarımızı bitirdik. Niye bu altı sektör? Bu altı sektör ticaretimizde 32 milyar dolarlık dış ticaret açığı verdiğimiz sektörlerdir. Bu sektörlerin açığı olmasa Türkiye'de dış ticaret açığı dediğimiz bir şey kalmayacak. Bu çalışmaları niye yaptık? Şimdi yeni yapacağımız teşvik politikası ve sanayileşme stratejisini bunun üzerine kuracağız. 'Hangi sektörleri desteklemeliyim, hangi sektörlerde rekabet gücüne sahibim, hangi sektörlerde hangi ülkeye mal satabilirim', şimdi bunları araştırmaya başladık. Yaptığımız yeni çalışmayla 81 ilin rekabet gücü analizlerini çıkardık. Her ilde 500 sektörü tek tek inceledik, 81 ilin hangi sektörlerde dünya ile rekabet edeceğini ve hangi ülkelere ihracat yapma potansiyeline sahip olduğunu ortaya koyacağız. İkinci çalışmayla dünya ithalatının yüzde 96'sını karşılayan 73 ülkede bin 273 sektörü analiz ettik.''

Çağlayan, Türkiye'nin, Hindistan'ın yaptığı ithalatın en az yüzde 44'ünü çok rahat karşılayabilecek seviyede olduğunu ancak bu ülkede yeterince tanıtım yapılmadığını belirtti.

Uluslararası ilişkiler

Türkiye'nin dünyada geldiği noktanın son derece önemli olduğuna dikkati çeken Çağlayan, Afrika ülkelerini gezdiklerini, Libya'yı ziyaret ettiklerini, ancak oradaki petrole, yeraltı kaynaklarına müteahhitlik yapmak amacıyla gitmediklerini vurguladı.

''Onlara insan oldukları için, insanca yaşamaya hakları oldukları için gittik'' diyen Çağlayan, şöyle dedi:
''Bir gün öncesinden bizden rol çalmaya çalışanlar oldu. Avrupalı bir devlet başkanı, yanında bir ülkenin başbakanını da alarak sokakta iki kişinin elini sıktı. Afrika onları unutmadı. Osmanlı 600 yıl dünyada hükümdarlık yapmıştı ama hiçbir zaman sömürge devlet olmadı. Libya'daki ulusal geçiş konseyini tanıdık. Türkiye'de ve Libya'da bir araya geldik. Oradaki kardeşlerimize destek verdik. Ramazanda ekmek ve su alacak paralı yoktu. 300 milyon dolarlık destek verdik. Türkiye bu davranışları yaparken, geçmişte Libya'nın paralarını alan Avrupa ülkeleri Libya'nın 168 milyar dolar parasını bankalarında tutuyor. Bu parayı elinde tutanlar BM'nin kararı gereği bunu Libya'ya iade etmesi gerekirken hala etmiyor. Kendileri nemalanıyor bu kaynaklardan. Bu kaynaklardan hiçbir şekilde Libya halkına ödeme yapmıyorlar. Libya parasını istiyor, ancak Avrupalı devletler direniyor. Sebebi 168 milyar doları bir kaldıraç etkisiyle 1 trilyon dolarlık kredi olarak kullanmaktadır.''

SSK işveren payından 5 puan düşürülmesi

Bakan Çağlayan, önemli açılımlar yaptıklarını vurgulayarak, ''2008 yılında SSK iş veren payından 5 puan düşürülmesi her baba yiğidin harcı değildir'' dedi.

Çağlayan, şunları kaydetti:
''Bakın 5 puan dediğiniz nedir biliyor musunuz? Sosyal güvenlik piriminde her bir puandan vazgeçmenin bedeli tam 1 milyar liradır. Bugün sosyal güvenlik primleri Türkiye'de yüksektir. İş gücü maliyetleri yüksektir ama vazgeçtiğiniz 1 puan, 1 milyar TL'den vazgeçmek demektir. Biz o tarihte 5 milyar liradan vazgeçtik. Şu anda UMEM projesi çerçevesinde meslek sahibi olmak isteyen insanlara devletin cebinden adeta maaş veren bir proje yürütüyoruz. Hem 'meslek öğren' diyeceksin, hem para ödeyeceksin. Dünyanın başka bir yerinde böyle bir şey gördünüz mü? Devlet olarak mesleki eğitime verdiğimiz önemden dolayı bu çalışmayı yaptık ve buna özel sektörün de sahip çıkması son derece önemli.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler