Finlandiya Siyasetinin forveti Ozan Yanar
27 yaşında. Adı Ozan Yanar. Yeşiller’den Helsinki milletvekili seçildi.
Türkiye’den gelen iki kişi Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de yürürken aralarında Türkçe konuşan yirmili yaşlarda iki gence rastlıyorlar. Adres sorabilecek birilerini bulmanın rahatlığıyla konuşmaya başlıyorlar. Gençlere ne iş yaptıklarını sorduklarında biri bar işletmecisi olduğunu söyledikten sonra yanındakini işaret ediyor: “Bu da milletvekili”.
Türkiye’den gelenler şaşkınlıkla bu 27 yaşındaki genç adama bakıyorlar. Adı Ozan Yanar. Geçen ay yapılan genel seçimde Yeşiller’den Helsinki milletvekili seçildi. Şu sıralar bir toplantı için geldiği Türkiye’de şaşırma sırası onda. Toplantıda milletvekili olduğu söylenince aynı yaşlarda olduğu gençler saygıyla ayağa kalkıyor. Seçmenleriyle aynı metroda seyahat eden, vatandaşın sokakta çevirip partisinin politikalarını eleştirdiği bir siyasetçi için şaşırtıcı ve anladığım kadarıyla da aslında irkiltici bir tablo.
Bu iki şaşkınlık hikayesi ise hem Ozan Yanar’ı hem de İskandinav siyasetiyle Türkiye’deki siyaset arasındaki farkı anlatıyor.
FİLANDİYA'DA FUTBOLCU
Ozan, İstanbullu. Mimar bir çiftin çocuğu. Anne ve babası ayrılınca, 14 yaşına kadar annesiyle Kıbrıs’ta yaşamış. Kıbrıs’ı seviyor ama ona biraz dar gelmiş. O da bir Finlandiyalı’yla evlenip Helsinki’ye yerleşen babasının yanına gitmiş. Bilmediği bir dile, bilmediği bir topluma girmiş. Ancak iyi bildiği bir şeyi yapmış ve futbol oynamaya başlamış. Gençler liginin umut vaat eden golcüsü. Bugün CSKA Moskova’nın ünlü oyuncusu Roman Eremenko’ya karşı oynamış. Fin Milli takımından Perparim Hetamaj ile hala arkadaşlar.
Daha sonra üniversiteyi futbola yeğlemiş ve Helsinki Üniversitesi’nde İktisat okumuş. Siyasetin hayatına girdiği seneler bunlar. Yabancı düşmanı Gerçek Finliler Partisi bir oy patlayışıyla üçüncü parti olunca sosyal medyada siyaset hakkındaki düşüncelerini paylaşmaya başlamış. 2012’de başkanlık seçimlerinde Yeşiller’den Pekka Haavisto’nun seçim kampanyası ile siyaset iyiden iyiye hayatında ilham verici bir yer edinmiş.
İlk seçimini Helsinki Öğrenci Birliği’nde kazanıyor. Bir oy farkla ikinci oluyor. Öğrenci Birliği deyip geçmeyin, yıllık 3 milyon küsur euro gayrımenkul geliri olan bir yerden bahsediyoruz. Hitabeti ve insan ilişkileriyle dikkat çekiyor. Gençler liginde top koştururken gelmeyen transfer teklifleri siyasi partilerden gelmeye başlıyor. Ona göre Yeşiller bugünün ama asıl geleceğin partisi. Belki de haklı. Çürkü 25 yaş altı seçmenin birinci tercihi.
Avrupa Parlamentosu seçimlerini kazanamıyor ama geçen ay yapılan genel seçimlerde Meclis’e girmeyi başarıyor. Akıcı türkçesiyle hiç bilmediğimiz ve alışık olmadığımız bir siyasi iklimden bahsediyor. Kimsenin kimse önünde ceket iliklemediği, üyelerin birbirlerine adlarıyla hitap ettiği, gençlere eşit muamele edildiği bir diyarı anlatıyor.
Kimseye diyor “sen biraz daha piş diye yaklaşmıyorlar”. Türkiye’de ise gençlerin siyasette “pişe pişe haşlandıkları” fikrinde. Bir genç için siyasette yükselmenin mucize olmadığı, onlara siyasi sorumlulukların yüklendiği bir yeri tarif ediyor. Belli başlı Fin partilerinin gençlik kolları başkanlarının aynı zamanda milletvekili olduğu bir siyasi ortam. Gençlerin ülkenin geleceği olduğunu bayat siyasi nutuklara malzeme etmeyen bunu fiiliyata geçirmiş bir rejim.
Türkiye’deki gençlerle bir araya gelme fırsatı olmuş. “Hepsi zehir gibi, ülkeyi değiştirebilecek çok güçlü bir potansiyelleri var” diye düşünüyor. Ancak Türkiye’de genç siyasetçilerin önündeki engellerin de farkında. “Bu potansiyel heba edilmemeli” diyor.
GEZİ:GENÇLİĞİN HAYKIRIŞI
Türkiye siyasetinden bihaber değil. “Gençliğin haykırışı” olarak değerlendirdiği Gezi isyanından heyecan duyduğu belli. Siyasi ortamın kutuplaşmasını kaygı verici bulduğu da. Kimse konuşamazsa demokrasi olmaz. Türkiye’de siyasi kampların birbiriyle konuşma yetisini yitirdiği kanaatinde. Siyasi liderlerin televizyonda karşılıklı tartışmamasına hayret ediyor. Bir de gazetecilerin liderin karşısına dizilip çanak sorular sormasına. Çok genç ama canlı yayında gazeteciler tarafından sıkıştırılmaya hem alışmış hem de bunu doğal buluyor. Diğer türlüsü onun da söylediği gibi “Putin tarzı”.
Avrupalı yabancı karşıtlarına neden mesafeliyse Erdoğan’a da o sebeple mesafeli. Biri “ey Batı” diyor diğeri “ey Doğu.” Şeytanlaştırmanın siyasette yeri olmaması gerektiği fikrinde.
Meclis’in Plan Bütçe Komisyonu’nda. Hedefi Maliye Bakanı olmak. Bu dönem partisi muhalefette. Bir sonraki dönem koalisyonlarla yönetilen Finlandiya’da bakan olmaması için bir sebep yok.
Geçen hafta Alman Meclis takımıyla Finlandiya Meclis takımı bir futbol maçı yapmış. Gol atamamış ama Almanları 2-0 yenmişler. Alman takımında Mahmut Özdemir isminde bir milletvekili oynuyormuş. Ozan Yanar’la aynı yaşta.
Bana “genç köşe yazarı” denen bir ülkede benden on yaş küçük bir milletvekili ile konuşurken ya Finlandiya’da değil Türkiye’de olsaydı diye düşünüyorum. Herhalde potansiyeli heba edilen “zehir gibi gençlerden” olurdu. Kendi ifadesiyle gençlerin pişsin diye bekletilip haşlandığı değil “hemen topun ucuna sürüldüğü” bir ülkede siyaset yapıyor. Bir Finlandiya Yeşiller’i bir de Beşiktaş kulübü vaziyetin farkında. Birinden milletvekili olmuş diğeri de milletvekili seçildiğinde koyu Beşiktaşlı Yanar’a takım forması göndermiş.
Bir gün yolunuz Helsinki’ye düşerse ve yolda Türkçe konuşan iki gence rastlarsanız şaşırmayın. Biri bar işletiyorsa diğeri milletvekili olabilir. Hem belli mi olur, belki o akşam o barda oturup Finlandiya ve Türkiye siyaseti bile konuşabilirsiniz. Şaşırmayın.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama