G20’nin yüksek teknoloji güvenlik sırları

Çok gizli dosyayı açıyoruz

G20’nin yüksek teknoloji güvenlik sırları
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.11.2015 - 21:05

 G20 (Grup20) diye anılan dünyanın en gelişmiş 20 ülkesinin liderler zirvesi geride kaldı. G20, “Gelişmiş 20” olarak da anılıyor. Katılan dünya liderleri ise mevcut en gelişmiş teknolojilerle korunuyor. Bilinen bazı standart teknolojiler var (çantaları x-ray’den geçirmek gibi). Bir de –özellikle ABD ve Rusya’nın- herkesten gizlediği, en üst derece devlet sırrı seviyesinde saklanan özel teknolojiler var. Bizi ilgilendirenler bunlar!

Elbette hafta sonu Başkan Obama veya Putin’i korumakta kullanılan gizli teknolojileri bilmemiz mümkün değil. Ama kısa bir süre öncesine kadar “çok gizli” olup da daha yeni “devlet sırrı” statüsü kalkmış bazı örnekleri vereceğiz: Mesela İstanbul’daki NATO Zirvesi sırasında çok gizli olan ve bütün dünyadan saklanan sesten saldırgan algılama sistemi gibi. Diyeceğim vereceğimiz örnekler öyle yüzden kimlik teşhisi yapan kamera değil (cep telefonlarında da var). Gece görüş dürbünü değil. (Karaköy’de Rus pazarında 50 liraya alırsınız). Plaka takip sistemi hiç değil. Çok daha özel ve gelişmiş en son teknoloji ürünler... Benzerlerinin veya daha ileri modellerinin Antalya’da kullanıldığına hiç şüpheniz olmasın.

Sözel saldırı alarmı

Yıl 2004, İstanbul’da NATO liderler zirvesi yapılıyor, ABD Başkanı George Bush’u kendi gizli servis elemanları koruyor ve elbette onlar da Türk emniyeti ile koordinasyon halindeler. Amerikan gizli servisi kendine göre bir merkez kurmuş, Türk emniyeti hemen yerde boy gösteriyor, zaten zirvenin yapıldığı bölge “kırmızı alan”a çok sıkı güvenlik önlemlerini aşmadan girmenin imkanı yok.

Amerikan güvenlik merkezinden bizim polise gelen bir mesaj –hele o dönemde- herkesi çok şaşırtıyor. Amerikalı diyor ki: Şurada bir adam var, Başkan Bush’a küfredip duruyor, işte enlem boylam olarak koordinatları, rica etsek gidip bir bakar mısınız?! Amerikalının bahsettiği yer zirve merkezine kilometrelerce uzakta... Bizimkiler hemen telsizden soruyor, “Malum bölgede Bush karşıtı bir eylem var mı? Cevap: “Yok, her şey normal”, Amerikalılara dönüp, “Orası sakin” diyorlar. Amerikalı güvenlikçi de “Yok tek bir adam var, Başkan Bush’a sürekli saydırıyor” diyor. Bizimkiler tek bir özel eleman gönderiyorlar, durumu kontrol etmek amacıyla ve anlaşılıyor ki tam o bölgede adamın biri gerçekten sürekli Bush’a küfrediyor. Adamı gözaltına alıyorlar ama gizli servisin bunu nasıl tespit ettiği uzun süre muamma olarak kalıyor.

Günümüzde artık biliyoruz ki insan sesindeki şiddet unsurunu tespit eten bir algoritma ile şiddet göstermeye meyilli insanı harekete geçmeden tespit edebiliyorlar. Fiziksel saldırıdan evvel yüzde 90 oranında sözel bir saldırı olması ve bu saldırı tonunun insan sesine yansımasının tespit edilebilmesi prensibine dayanan bu sistem şu anda ticari olarak herkesin kullanımına sunulmuş durumda. Merak edenler için: www.louroe.com

Kalkan çanta

Şahsa verilen özel korumalar, eğer ülkenin liderini koruyorsa, olası saldırıda gelen kurşuna gövdesini siper edecek şekilde lidere kalkan olma eğitiminden geçer. Şimdi işler değişti...

Liderlerin yanında gördüğünüz ellerinde bilgisayar taşıyan adamlar konusunda uzman danışmanlar değil, tam eğitimli koruma görevlileri. Ellerinde taşıdıkları o bilgisayar çantası görünümdeki şey de bir anda açılarak kurşun geçirmez bir kalkan vazifesi görüyor. Bir daha liderler zirvesinde, ekranda liderleri gördüğünüzde yanlarındaki adamların çantalarına daha dikkatli bakın... Bilgi için: www.forcetraining. com

Sosyal medya alarmı

Gösteri yürüyüşü, protesto ve benzeri eylemleri yapmak isteyenler ilk önce nerede buluşuyor? Doğru bildiniz: Sosyal medyada! Hazırlık, planlama Twitter, ınstagram, Facebook, You- Tube üzerinden başlıyor. Şimdi size desem ki benzer konudaki tartışmaları kimler yapıyor, o kişiler o anda nerede, birbirlerine hangi mesajları atıyorlar hepsi takip ediliyor!

Hatta daha ileri gideyim sizin konuşmanızın arasına girip mesaj dahi atabiliyorlar. Bu açıdan bakınca aslında sosyal medyanın manipülasyona ne kadar açık olduğunu da fark etmemek imkânsız. Bu yazılım o derece gelişmiş ki, cep telefonunuza bile yüklüyorsunuz. Adı:Geofeedia.

Bomba koklar

Bomba aramak için kullanılan metal detektörler, koku alan köpekler artık geride kaldı. Şimdi kokuyu cep telefonu büyüklüğünde bir aygıt alıyor, bomba, kimyasal silah hatta uyuşturucuyu bile anında tespit ediyor. Belki sokaktaki insana satmıyorlar ama hükümet yetkilileri ilgilenecek olursa adres: www. vaporsens.com.

Siber-korsanlıkta üzerimize yok

G20 benzeri zirveler sırasında mutlaka bir siber alarm da veriliyor. Dünyanın en önde gelen bilgisayar korsanları için, ev sahibi ülkenin bilgi işlem ağlarına zarar verip konferansa gölge düşürmek ve böylece isimlerinden bahsettirmek çok büyük bir prestij meselesi. Başımıza bir iş gelmediğine göre kazasız belasız atlattık ama bu tesadüf değil.

Dünyanın en önde gelen siber korsanları (“hacker”lar) arasında Türkler başı çekiyor. Bundan birkaç yıl önce Amerikan siber polisi, bizim siber polisle (siber.pol.tr) temasa geçiyor. Daha diplomatik bir dille söylüyorlar ama dedikleri “Yandık abi, ocağına düştük, bizi kurtar”. Bizimkiler atılıyor “Hayrola nedir?” Amerikalıların derdi büyük; “Siber korsanlar Amerikan Merkez Bankası’na (Federal Reserve) saldırı hazırlığında, saldırı ihtimalini tespit ettik, saldırının ne zaman olabileceği konusunda şüphelerimiz var, nasıl olacağını tam bilemiyoruz ve en kötüsü saldırıyı kim veya kimlerin yapacağını bulamıyoruz”.

“Bize neden geldiniz” sorusuna cevaben de “Kimin yapacağını bilmiyoruz ama saldırının Türkiye’den yönetildiğinden eminiz, büyük ihtimalle bir Türk hacker ama inanılmaz derecede iyi saklanıyor asla ulaşamıyoruz. Yardım edin” diyorlar.

Bizimkiler “Tamam, bize bırakın” diyor. İki gün içinde buluyorlar. Olay doğru çıkıyor ve adamı tutukluyorlar. Amerikalıların ağzı açık kalıyor, çok teşekkür ediyorlar, dönüyorlar. Olayı bana anlatan emniyet müdürüne sordum, “Sormadılar mı nasıl yakaladınız” diye... “Söylemeyeceğimizi bilirler” dedi.

 

Amerikan gizli servisinin başkanın arabasına verdiği isim “canavar” (beast). Başkan Obama’da “canavar”ı Antalya’ya getirdi. Dünyanın en konforlu tankı olarak da tanınıyor. Bütün özelliklerini sıralamak imkânsız çünkü çok gizli ama ne kadar çok gizli olsa da dünya basınına sızan bazı bilgiler var. İşte “canavar”...

-Arabanın çelik kapısı 8 santimetre kalınlığında ve bir Boeing 757 jetin kabin kapısından daha ağır.

- Füze saldırısına bile karşı koyabilmek için çift kat kuvvetlendirilmiş çelik, alüminyum, titanyum ve seramik alaşımlı bir kaportası var.

- Altında 13 metrelik bir çelik zırh var, yola döşenebilecek bombalara karşı koyabiliyor.

- Otomobil 8 ton ağırlığında.

-Kimyasal saldırıya karşı bir tedbir olarak içeriye hiç dış havayı almıyor, arabanın kendi içinde özel bir havalandırması var.

- Yedi yolcu taşıyabiliyor, tek pencere var onu da sadece Başkan Obama açıp kapatabiliyor.

- Bir panik düğmesi Başkan’ın yanında yer alıyor, ama neler yaptığı tam olarak bilinmiyor.

- Çok gelişmiş güvenli bir uydu telefonu var. Bu telefon Başkan Yardımcısı’na ve Pentagon’a direkt bağlanabiliyor.

- Başkan koltuğunun uçaklarda olduğu gibi katlanan bir masası var, buraya tepsi, bilgisayar konulabiliyor. Arabada wi-fi bağlantı da var.

-Canavarın çok çeşitli silahları özel bölmelerde taşıdığı biliniyor; tüfek tabanca, roketatar, göz yaşartıcı bomba bunlardan sadece birkaçı. Gece görüş kamerası da var.

-Arabada her türlü ecza malzemesi olduğu gibi başkanın kan grubuyla uyumlu kan taşıyan şişeler de var.

-Benzin deposu vurulsa bile parlayıp alev almayacak köpüklü özel karışım bir yakıtla (dizel/motorin) dolduruluyor.

-Araçta oksijen maskeleri ve yangın söndürücü sistem mevcut.

-Lastikleri çelik kaplama ve patlamaz lastik.

-100 kilometre sürat yaptığı söylense de daha hızlı gidebileceği düşünülüyor.

-Şoför özel sürüş teknikleri ustası bir CIA ajanı ve manevrası zor bu aracı bir ralli arabasıymışçasına kullanabileceği söyleniyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler