Gürol Sözen’in retrospektif sergisi İş Sanat Kibele Galerisi’nde ziyarete açıldı
Önceki akşam İş Sanat Kibele Galerisi’nde açılan “60. Yıl... ve Onlar” başlıklı retrospektif sergi, Gürol Sözen’in 60’lı yıllardan günümüze gelen üretiminden geniş bir seçki sunuyor.
Gürol Sözen kendisine boyacı diyor, ressam ya da sanatçı değil. Neden böyle bir tercih yaptığı sorumuza ise bakın nasıl yanıt veriyor Sözen: “Ben bir boyacıyım! Birçok nedenle... Gökyüzünü, denizleri; yeşilin, kahverenginin türevine bürünen dağları, kuşları, balıkları ve adlı adsız görkemli coğrafyada bana bulaşmadan her mevsim çiçeğine duran, güneş ve gecenin karanlığında ki siyahın karasını onlar gibi boyayamadığım için boyacıyım. Belki; çağlar boyu hiçbir uygarlığın yakalayamadığı mor rengin kaynağının (garip gelecek ama) tuzlu sularda ve kendi derinliğinde yaşayan deniz salyangozu Murex’in mor rengini Bizans imparatoriçeleri, imparatorları tutsak ettiği, yasaklar çıkardığı için boyacıyım. Bir de Kleopatra’nın yelkenlerinin, Büyük İskender’in çadırını ve çok sevdiği atının terkisine koyduğu mor renkli kumaşı kendi tekellerine alıp fermanlara not düştükleri için. Çok sevdiğim derin mavisiyle yazılarını yazıp, üstelik duvar resimlerinde maviyi kullanıp başına da Mısırlıların bekçi olarak diktiği Güneş Tanrısı için boyacıyım. Belki de Hattat Karahisari’nin altın ve siyah mürekkeple kûfi yazısındaki siyahı ve altını yakalayamadığım için de boyacıyım. Yani, toplumsal anlamda göz boyayan biri olamadığım için boyacıyım. Yani haddimi bildiğim için boyacıyım ve doğa... ve görkemli Anadolu uygarlıklarının yaratılarına sık sık tanık olduğum için; şiirler, masallar, destanlar ve peşi sıra Bach’ı dinledikçe çıraklığıma devam etmek isteyen boyacıyım. Bir de... bir de karanlıkları seçenleri gördükçe!...Aslında ben hayatın yalancısıyım.”
Sıra dışı bir sunum
Önceki akşam İş Sanat Kibele Galerisi’nde açılan “60. Yıl... ve Onlar” başlıklı retrospektif sergi, adının da anlattığı üzre, Gürol Sözen’in 60’lı yıllardan günümüze gelen üretiminden geniş bir seçki sunuyor. Sergi alışıldık kronolojik yerleştirmenin dışına çıkarak bağlama öncelik veriyor. Yani Sözen’in 70’li yıllardan bir eserinin hemen yanında 2018 tarihli bir eseri ögmeniz mümkün. Bu şekilde hem sanatçının yıllar içindeki teknik ve artistik yolculuğunu inceliyor (ve karşılaştırıyor) hem de onun sanatında aslında hep bulunan temaların kesintisizliğine tanık oluyorsunuz. Bunun izleyici açısından da ilginç bir deneyim olduğunu kabul etmek gerek.
Serginin birinci bölümünde, sanatçının ilk sergisinden bugüne dek ürettiği eserleri, “60 yılın seçkileri” isimli özel başlıklar altında yer bulurken, ikinci bölümde ise Sözen’in uzun bir süreden beri üzerinde çalıştığı “Kurtuluş Savaşı /Kuvayi Milliyecileri” eserleri ile yer alıyor. “1919-23/ DESTAN” başlığı altında eserlerini sergilediği ve 1974 yılında İş Bankası’nın 50. yıl armağan kitabı olarak kataloğunu bastığı, “Kurtuluş Savaşı” resimlerinin yeni yorumları tüm bu eserlerle sergileniyor. İlk kez sergilenen bu çalışmalarında sanatçı, 1919-23 yılları arasındaki destansı savaşın başlangıcını, Anadolu halkının onurlu destanını; tedirginlik, gerilim, kuşku ve yoksulluk içindeki başkaldırısını ve özgürlük arayışını resmediyor. Doğa, kadınlar, çocuklar, atlar, atlılar, kağnılar ve “Kuvayi Milliyeciler”in şiirsel yorumu, bu eserlerle birlikte yeniden can buluyor.
Sergi 20 Nisan’a dek görülebilir.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi