Halkbank'taki kur skandalı yargıya taşındı

Halkbank'taki kur skandalı yargıya taşındı. 31 Ağustos akşamı Türkiye Halk Bankası internet bankacılığı üzerinden 3,72 TL’den Amerikan Doları, 4,32 TL’den Avro satmıştı. Satış anında Doların piyasa kuru 6,5, Avronun piyasa kuru ise 7,6 TL idi. Konuyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuldu.

Halkbank'taki kur skandalı yargıya taşındı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 03.09.2018 - 16:48

Halkın Kurtuluşu Partisi (HKP), Halk Bankası yönetim kurulu üyeleri hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na, “Kamu Kurum Ve Kuruluşlarının Zararına Olarak Nitelikli dolandırıcılık”, “Görevi Kötüye Kullanma ve Görevi İhmal”, “İrtikap” ve “Denetim Görevinin İhmali” iddialarıyla suç duyurusunda bulundu.

<haber-dikey:1072255,1071053,1070580,1069987,1070157>

 Konuyla ilgili HKP’nin yaptığı suç duyurusu şöyle:

 

“ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

 SUÇ DUYURUSUNDA BULUNAN : HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ

 VEKİLLERİ : Av. Metin BAYYAR, Av. F. Ayhan ERKAN,

 Av. Ali Serdar ÇINGI, Av. Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN,

 Av. Azime Ayça OKUR, Av. Halil AĞIRGÖL,

 Av. Pınar AKBİNA, Av. Doğan ERKAN

 Ortak adres: Kızılırmak Cad. No:7/9 Kavaklıdere/ANKARA

 ŞÜPHELİLER : 1- Recep Süleyman Özdil- HALKBANK Yönetim Kurulu Başkanı

 2- Himmet Karadağ – Yönetim Kurulu Başkan Vekili

 3- Osman Arslan - Genel Müdür ve Yönetim Kurulu üyesi

 4- Sadık TILTAK- Yönetim Kurulu Üyesi

 5- Dr. Ahmet YARIZ - Yönetim Kurulu Üyesi

 6- Mehmet Nihat ÖMEROĞLU - Yönetim Kurulu Üyesi

 7- Cenap AŞCI - Yönetim Kurulu Üyesi

 8- Maksut SERİM - Yönetim Kurulu Üyesi

 9- Meltem TAYLAN AYDIN - Yönetim Kurulu Üyesi

 10- Faruk ÖZÇELİK - Denetim Kurulu Üyesi

 11- Yılmaz ÇOLAK - Denetim Kurulu Üyesi

 Ve Suça Karıştığı ortaya çıkarılacak diğer şüpheliler

 SUÇ : 1- Kamu Kurum Ve Kuruluşlarının Zararına Olarak Nitelikli dolandırıcılık (TCK 158/d,e,f)

 2- Görevi Kötüye Kullanma ve Görevi İhmal (TCK 257/1, 257/2)

 3- İrtikap (TCK 250)

 4- Denetim Görevinin İhmali (TCK 251)

 AÇIKLAMALAR :

 31 Ağustos 2018 akşamı 22.00 ve sonrasında şüphelilerin yönetiminde ve denetimindeki Türkiye Halk Bankası internet bankacılığı üzerinden 3,72 TL’den Amerikan Doları, 4,32 TL’den Avro satarak, kamunun ve kamu kurumunun zararına olarak açık bir Dolandırıcılık eylemi gerçekleştirilmiştir. Satış anında Doların piyasa kuru 6,5; Avronun piyasa kuru ise 7,6 TL’dir.

 Şüphelilerin kendi açıklamalarına göre dahi, “bin 256 kişi 3,3 milyon dolar, 124 kişi 539 bin avro, 383 kişi ise diğer döviz cinslerinde 689 bin dolara eş tutarda döviz alım-satım işlemi gerçekleştirdiği anlaşılmıştır. Bu işlemlerin dolar cinsinden toplam büyüklüğü 4,6 milyon dolar civarındadır. Toplam işlem adedi ise 2 bin 569 olmuştur.” (http://www.milliyet.com.tr/son-dakika-halkbank-tan-ucuz-ekonomi-2735045)

Yine şüphelilerin açıklamalarına göre dahi bu kamu zararına ucuz dolar, avro ve diğer döviz satışı 31 Ağustos günü saat 22.01- 22.39 arasında sürmüştür.

 Halkbank ise tevil yollu ikrarda bulunarak “haberlerin ve tepkilerin ardından bir açıklama yaptı. Banka açıklamasında yaşanan kur düşüşünün "operasyonel ve sistemsel bir hata" olduğunu belirtirken, bu kur düzeyinden işlemler yapıldığını da kabul etti.” (https://odatv.com/halkbankta-gece-yarisi-neler-oldu-01091821.html)

 BU NASIL “HATA” OLABİLİR

 Bir kamu ortaklığı bankası, nasıl olur da yarım saati aşkın bir süre, piyasa ve merkez bankası kurlarının neredeyse yarısında döviz satışı yapabilir ve “hata” nasıl olur da bu kadar uzun sürerek milyonlarca dolarlık satış ile kamu ve kamu kurumu zarara uğratılır?

 Şüpheliler basına yaptıkları açıklamalarda bir takım teknik sebepler sıralamaktadır. Bunların hiçbirisi inandırıcı değildir. Yine yapılan satışların durdurulması ve hesapların bloke edilmesiyle herhangi bir zarar oluşmadığını ifade eden şüphelilerin bu açıklaması da Finans-Kapital piyasasının gerçekleriyle bağdaşmamaktadır. Doları ucuza alıp pahalıya satarak kar ettiği parayı çeken kaç kişi vardır? Bu vurgunu vuranların hesapları sonradan bloke edilse de kurum ve kamu zararına para çoktan uçup gitmiştir. Biz asıl vurgunun çok daha büyük olduğu ve bu açıklamaların toplumu rahatlatmaya dönük yalanlar olduğu kanaatindeyiz.

 Bağımsız bir soruşturma ile ortaya çıkarılması ve cevaplar bulunması gereken diğer sorular şunlardır:

 - GERÇEKTE UCUZA SATILAN DÖVİZ NE KADARDIR? BUNLAR TEK TEK HANGİ HESAPLARDAN YAPILMIŞTIR? HESAP SAHİPLERİ KİMLERDİR?

 - BU DÖVİZ ALIM-SATIMININ NE KADARI DURDURULABİLMİŞTİR?

 - GERÇEKTEN BİR SİSTEM HATASI VAR İSE SORUMLULARI KİMLERDİR? TEDBİR ALMAYAN VE DENETLEMEYENLERİN SORUMLULUĞU YOK MUDUR?

 - TEKNİK SEBEPLERE DAYANDIĞI İDDİA EDİLEN “HATA” –şüphelilerin açıklamalarına göre 15. Dakikada fark edilmesine rağmen - NEDEN 38 DAKİKA BOYUNCA UCUZ DÖVİZ SATIŞI DEVAM ETMİŞTİR?

 Tüm bu suç eyleminin ve kasıt yoğunluğunun anlaşılacağı soruların, şüphelilerin manipülatif ve dezenformatif açıklamalarına inanmayarak, onlardan bağımsız ve onları da içeren bir savcılık soruşturması ile aydınlanması şarttır.

 Bizler, ceza hukuku metodolojisinin de analiz aracı olan, “YAŞAMIN OLAĞAN AKIŞI”nın, gece saatlerinde ve yarım saat içinde, milyon dolara varan alım/satımların – bu paranın işleme sokulma hızı da göz önüne alınınca - sıradan vatandaşlar, sıradan “müşteriler” tarafından yapılamayacağını biliyoruz.

 Burada vaki bankacılık spekülasyonları, ve bu spekülasyonlardan anlayan, spekülasyonları yönetebilen ve buna ekonomik olarak anında dahil olabilecek güçte, ekonomik ve sınıfsal olarak üst sınıflara dahil, ve siyasi güç odaklarına yakın olduğu belli kişi ve çevreler olduğu bizce açıktır.

 Ancak bunların tek tek kimler olduğu, ve hangilerine izin verilip hangilerinin hesaplarına –eğer doğruysa- bloke konduğu gibi suça konu bilgileri bizlerin bilmesi mümkün değildir. Bunlar savcılıkça araştırılmalı, olayın şümulüne göre kasıt ya da ihmal sorumluları yargılanmalı, cezalandırılmalıdır.

 Türk Ceza Kanunu’nun 250. Maddesi, başkalarının yarar temin etmesi için gerçekleştirilen hukuka aykırı eylemlerin de cezalandırılmasını düzenler. Keza, 157. Madde-i mahsusanın unsuru “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlama” eylemidir. Kurun yarısından döviz satmak – ve bize göre hatta almak- bu hile eylemi muhtevasındadır. 158. Maddenin atfedilen fıkraları ise bankacılık sisteminin kullanılarak dolandırıcılık eyleminin gerçekleştirilmesi, ve en önemlisi KAMU VE KAMU KURUMLARININ ZARAR ETTİRİLMESİ ağırlaştırıcı hallerini düzenler. Eylem/eylemler içinde görevi kötüye kullanma yahut ihmal etme, ve denetleme görevini yerine getirmeme şümulündeki sorumlular da ayrıca tespit edilmelidir.

 Biz, bu dolar krizinde HİÇBİR SERMAYEDARIN, HİÇBİR ZENGİNLEŞMİŞ SİYASİNİN, CİDDİ MİKTARLARDA BİR DOLAR SATIŞININ OLMADIĞINI BİLİYORUZ. Üç-Beş kuruş kabilinden parası olan esnafımızın, memurumuzun, çiftçimizin dolarını bozdurmaya davet edenlerin hangisi ne kadar dolar bozdurmuştur? HİÇ… Bilakis, fırsatı bulduklarında, liderlerinin “dolarlarınızı bozdurun” çağrısını yiyip yutmuşlardır. Bu olay bunu da göstermektedir. Zira “yaşamın olağan akışıyla” hepimiz bilmekteyiz ki Halk Bankası, iktidara uzak kişi ya da grupların çalıştığı bir banka değildir.

 Bize kalsa, ÖZ VATANIMIZDA YABANCI PARASIYLA TİCARETİ YASAKLARIZ! Gerçekten Yurtsever olan, ABD Emperyalizmine ve onun Dolarizasyon/Spekülasyon sömürüsüne karşı olan varsa derhal bunu yapar.

 Bunu yapamayacaklarını biliyoruz. Ama en azından bu Halk Bankası vurgunu, en iyimser tabirle “hata”sından kimlerin hangi oranda sorumlu olduğu da ortaya çıkarılamaz mı? Bunun cevabını verecek olan Savcılığınızdır.

 NETİCE VE TALEP : Yukarıda açıklanan ve resen soruşturulacak nedenlerle, deliller toplanarak, şüpheliler hakkında gerekli soruşturmanın başlatılarak, ilgisine göre müsnet suçlardan kamu davası açılmasını arz ve talep ederiz. 03/09/2018

 HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ

 Vekilleri

 AV. Metin BAYYAR Av. Sait KIRAN Av. Azime Ayça OKUR Av. Doğan ERKAN”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler