Havucun lezzete dönüşü

Mersin denildiğinde ilk akla gelen tatlardan olan cezerye, havucun uzun ve zahmetli bir dizi işlemden geçmesinin ardından sofralardaki yerini alıyor.

Yayınlanma: 02.09.2011 - 07:54
Abone Ol google-news

Adı kentle özdeşleşen ''cezerye'', adını Arapça'da havuç anlamına gelen ''cezer''den alıyor. Havucun ''cezerye'' olarak, sofralara ulaşması ise hiç de kolay olmuyor. Yaklaşık 1,5 günlük mesai gerektiren cezeryenin yapımı, havuçların itinayla seçilmesiyle başlıyor. Cezerye üreticileri tatlının ham maddesi olan havucu, ''kazık'' diye tabir edilen orta bölümündeki sarı kısmın yumuşak olması nedeniyle Konya'dan satın alıyor.
Konya'dan kamyonlarla Mersin'deki fabrikalara getirilen havuçlar, günün ilk ışıklarıyla imalathane bölümlerine taşınıyor. Havuçların iki ucunun kesilmesi ve yıkanmasıyla başlayan lezzet yolculuğu, havuçların sandıklardan buhar makinelerine boşaltılmasıyla devam ediyor.

105 derecede haşlanıyor

Burada yaklaşık 1 saat boyunca 105 derece sıcaklıkta haşlanan havuçlar, kazandan çıkarıldıklarında turuncunun en canlı haline bürünmüş oluyor ve bu işlemler havucun cezerye olma yolundaki ilk adımları olarak nitelendiriliyor.

Haşlanan havuçlar daha sonra bantlar aracılığıyla kıyma makinelerine gönderiliyor. Burada mesleğe yıllarını vermiş ustaların sopa yardımıyla kıyma makinesinden geçirdiği havuçlar, dev kazanlarda 85 derecede 1 saat pişirilerek marmelat haline getiriliyor.
Cezerye olmak için yolculuklarının yarısını tamamlayan havuçlar, bu kez de bir başka kazana alınarak toz şeker, glikoz, su ve isteğe göre ceviz, fındık veya fıstıkla harmanlanıyor. Oluşan karışım tablalara boşaltılarak, merdane yardımıyla düzleştiriliyor ve sterilliğini korunması için poşete sarılıyor.

Daha sonra ustaların tabiriyle ''tadının oturması'' için en az 1 gün oda sıcaklığında bekletilen cezeryeler, kesilme aşamasına geliyor. Makinelerin yardımıyla kesilen ve Hindistan ceviziyle kaplanan cezeryeler paketlendikten sonra satışa hazır hale geliyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon